Elam örgütü , sağcı ve milliyetçi bir ideolojiyi taşımaktadır .
Elam’ın bu saldırısı , ne ilk nede son olacaktır .
Elam , her platformda , Kıbrıs Türk’lerini hedef almakta , üyeleri veya taraftarları tarafından onlara saldırılmaktadır .
Sn . Talat’ın , Leymosun’da bir konferans vereceği , hem kuzeyde , hem de güneyde haber olarak , medyaya düşmüştü .
Buna rağmen güneyde gerekli tedbirler alınmadı .
Sn . Talat :
Konferans mahallinde Rum polisinin olmadığını söyledi .
Bir de fikir yürüttü .
“ Kasıt var mı yok mu bilemem ama belki aralarında aşırı sağcı Elam’a yakın polis subayları bile vardı …
Sn . Talat , bu kanıyı , bir şey bilmeden söylemezdi .
Muhakkak bir şey bilerek bu sözleri sarf etti .
Elam , Yunanistan’daki Altın Şafak aşırı milliyetçi bir siyasal partinin adada devamı niteliğindedir .
Kıbrıs’ta , şubesi olarak görülmektedir .
Elam , Kıbrıs’ta yasal olarak kurulmuş bir örgüttür .
Faaliyetlerini serbestçe sürdürmektedir .
Ayrıca , Trodos Dağlarındaki , Maşara Ormanında da , eğitim kampları olup üyeler silahlı eğitim de yapmaktadırlar .
Güneydeki yönetimler , ne bundan önceki , nede şimdiki yönetim , bu faaliyetlerin durdurulması için hiçbir önlem almadı .
Siyasi örgüt olmanın yanında , bir de militarist bir güç olarak varlığını sürdürmekte ve buna da hiç kimse dur dememektedir .
Maşara’da yapılan silahlı eğitim sonucunda oluşan vurucu güçlerinin hedefindeki düşmanları acaba kim ?
Bu silahlı eğitimi, kime karşı yapıyorlar ?
Bunlar EOKA B ‘nin bir devamı mı ?
Niye bu örgüte ve faaliyetlerine karşı AB ve Kıbrıs’ı birleştirmeye çalışan güçlerin sesi sedası çıkmıyor ?
Yoksa , birleşik Kıbrıs’ta , Elam , hazır güç olarak , Kıbrıs Türk Halkı için mi
yetiştirilip , eğitilmektedir .
Elam gibi bir örgütün , Kuzeyde olmuş olmasını bir an için tahayyül edelim .
Hristofyas’ın , Girne’de verdiği bir konferansta , salonu basıp , salona yanıcı madde atılsın .
Vallahi dünyada, yer yerinden oynar .
Öyle bir oynar ki , dünya , 10 şiddetinde bir deprem gibi bir o yana bir bu yana sallanır .
Dünyadan ses seda yok .
Sn . Talat’a yapılan saldırı , Tüm Kıbrıs Türk Halkına yapılmış bir saldırıdır .
Bu böyle algılanmalıdır .
Kuzeyde bu olayla ilgili olarak , sol cenahın bu olayı yorumlamasına bakıyorum .
İşte “ küçük bir olay .”
“ Polis Md . görevden alındı . Bunun arkası gelecek “ yollu cümlelerle olay
örtbas edilmek istenmektedir .
Bunun arkasında , EOKA teşkilatında olanlar da muhakkak vardır .
Olayı Kıbrıs Türk Halkı için büyütmemeye çalışanlar ise :
“ Bunların silahlı eğitimleri sadece , Türkler için değil , Rum tarafındaki solcular için de tehlike arz etmekte .”
Bu açıklamalar , Kıbrıs Türk halkı üzerindeki muhtemel tehlikeyi azaltmaz veya küçültmez .
Kim ne derse desin , Elam , Kıbrıs Türk Halkı için , EOKA kadar tehlikeli bir potansiyel güçtür .
Hedefi de , Kıbrıs Türk halkını adadan sökmek ve adayı Yunanistan’a bağlamaktır .
Yani ENOSİS .
Bunu sadece Elam mı istemektedir .
Hayır .
Güneyde Hükümetteki Parti olan DİSİ de istemektedir .
Bunu da nereden çıkardın demeyiniz .
Vallahi bunu ben çıkarmadım .
Kimin çıkardığını hemen yazayım !
25 Mart ,Yunanistan’ın Osmanlı’dan bağımsızlığını kazandığı yılın yıl dönümünde DİSİ yöneticileri söyledi .
“ ENOSİS kurtuluşun ispatıdır .”
Anastasiadis , DİSİ’nin bundan önceki Başkanı idi .
DİSİ , hükümette .
Anastasiadis de görüşmeci .
Bir az geriye gitmek isterim .
Yıl 1967 , Yunanistan’da Cunta var .
Türkiye’de Sn . Demirel yeni Başbakan olmuş .
Yunanistan’a , Kırca Ali ve Dede Ağaç’a , Edirne’den giriş yapıyor .
Oralardaki , ( Batı Trakya ) Türk’lerini görmeye gidiyor .
Yunan Cuntasının lideri , Demirel’i sınırda karşılar .
Resmi görüşmelere geçilir .
Görüşmelerin bir yerinde , Yunanistan Başbakanı , Demirel’e Kıbrıs’la ilgili bir öneride bulunur .
“ Gelin Kıbrıs’ı bize verin , karşılığında da , Meis Adasını verelim . Kıbrıs Türk’lerini oraya taşıyın .”
Demirel, anında bunu reddeder .
Daha sonra , Cunta adayı Yunanistan’a bağlamak için , adada darbe yapar .
20 Temmuzun yolunu açar .
Vasiliu , Cumhurbaşkanı .
Bize biçtiği elbise :
“ Türk’ler bu adada işgalcilerin geride bıraktığı 400 yıllık misafirdir .”
Eh , misafirliğin de bir süresi olması gerek demeye mi getirdi ?
Bu son olay da göstermiştir ki , diğer konuları bir yana bırakıyorum .
İki halk arasında , çok ciddi bir güven bunalımı vardır .
Bu güven sağlanmadan , oluşmadan bir anlaşmaya gidilmesi halinde , iki halkı da çok büyük bir tehlike bekler durumdadır .
Bu olayı ne kadar küçük bir boyuta çekersek çekelim , olayın altındaki boyut çok büyüktür .
Bu ise , bizleri , 400 yıllık misafir olarak gören zihniyetin boyutudur .
Adamların , adanın diğer ortağı olarak , bizleri içlerine sindirememiş olmasıdır .
İşte , olayın boyutunun büyüklüğü burada yatmaktadır .
Büyük geçmiş olsun Sn . Talat .