Çağdaş ve bağnaz yaklaşım

KKTC ile Güney Kıbrıs arasında sınır kapılarından geçişlerin serbest bırakılmasının üzerinden 11 yıl geçmiş. Sınır kapılarının açılması çok tartışıldı. Geçişlerin olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde çok duruldu.
Sınır kapılarının açılmasının en büyük faydası sanırım Rumlar tarafından KKTC’nin varlığının somut bir şekilde görülmesi olmuştur. Rum Yönetimi’nin Kıbrıslı Türklerin çok kötü şartlarda yaşadığı iddiasının doğru olmadığı vatandaşları tarafından görülmüştür.
KKTC ile Güney Kıbrıs arasında sınır kapılarından geçişlerin serbest bırakılmasının sağladığı faydalardan biri de, Kıbrıs’taki iki taraf arasındaki düşünce farklılığını daha da belirginleştirmesi olmuştur.
KKTC ile Güney Kıbrıs arasında sınır kapılarından geçişlerin serbest bırakılması ile çağdaş düşünce konusunda KKTC’nin, Güney Kıbrıs’ın fersah fersah üstünde olduğu görülmüştür.
KKTC’deki çağdaş düşüncenin egemenliği, geçişlerin serbest bırakılması ile daha iyi görülürken, Güney Kıbrıs’taki bağnaz düşüncenin egemenliği de ortalara serilivermiştir.


*


Güney Kıbrıs bize yakın geçmişte soykırım uygularken, biz barış adına onlara herhangi bir düşmanlık gütmeden, “bir daha bunu yaşamayacak şekilde gelin dost olalım” dedik.
Güney Kıbrıs toplumsal varlığımızı ortadan kaldırmak için uğraş verir ve bu çerçevede bize ambargo uygularken, biz barışçı yaklaşımımızı sürdürerek iyi niyet önerilerinde bulunduk. İki taraf arasında var olan güvensizliği ortadan kaldırmak için güven artırıcı önlemler alınmasını istedik.
Dostluğu sağlamak için bize uyguladıkları ambargonun kaldırılmasını istedik. İki taraf arasında ticaretin geliştirilmesini istedik.
Hepsini bağnaz bir yaklaşımla reddettiler. İyi, dost birer komşu olma yönünde uygar ilişki kurulmasını konuşmak dahi istemediler.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bağnaz yaklaşımını muhafaza ederek düşmanlık duygularından bir türlü sıyrılamaması üzerine Türklerin iyi niyetini ve barışçılığını göstermek için sınır kapılarını geçişlere açtık.
İyi niyetimiz tüm dünyada takdir toplarken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve güdümündeki yapı bağnazlığını ısrarla sürdürmek istemektedir.
Bugüne kadar kendilerine Türkler hakkında uyduruk hikayeler anlatılan Rum halkı KKTC’ye gelip gerçekleri görünce, Güney’deki bağnaz yapının öfkesi daha da kabardı.
Bağnaz düşünceleri ile iki tarafın dost olmasını istemediklerini ve barıştan hayli uzak olduklarını gösterdiler.
Bu düşünce tarzı ile KKTC’ye geçecek olan Rumların KKTC’de yemek yememesi, alışveriş etmemesi, Türklere bir lira dahi vermemesini istediler...

*

Güney Kıbrıs’taki bağnazlığın boyutu bu kadarla da sınırlı değildi. Güney Kıbrıs’a geçenler bizzat bu bağnazlık ile tanışma fırsatını bulmuştur.
Güney Kıbrıs’a geçenler neler görmüştür.
Bu çağda, Türklere kola dahi satmak istemeyenleri görmüşlerdir.
görme yaklaşımı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesinde egemen olmuştur.
Güney Kıbrıs’a giden Türklere zaman zaman saldırıldığı ve bu saldırıların Güney Kıbrıs’ta normal kabul edildiği ve hiçbir tedbir alınmadığı ve saldıranların cezalandırılmadığı görülmüştür.
Ziyaret etmek istedikleri cami ile atalarının mezarlarının yerinde yeller estiğini görmüşlerdir.
Türk evlerinin bakımsızlığını, virane haline dönüştüğünü, büyük çoğunun ise yıkıldığını görmüşlerdir.
Gittikleri köyde Türklere ait ne varsa hepsinin ortadan kaldırıldığını görmüşlerdir.
Tüm bu yok ediş, Türk varlığını silmek, Türk’e ait hiç bir iz bırakmamak düşüncesinin eseri idi.
Güney Kıbrıs’ta bağnazlık o kadar egemen olmuş ki, değil Türkün eserine, gölgesine dahi tahammül edilmediği görülmüştür.
Bu bağnaz düşünce yapısı ile Türkleri kendilerinden aşağı bir varlık olarak
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin korumaya çalıştığı bu bağnaz yapı ve yaklaşım Kıbrıs’ta gerçek barışın önünde büyük ve önemli bir engel olarak durmaktadır.