24 Ekim 2025 Cuma günkü Cumhurbaşkanlığı devir-teslim törenlerini tv. ekranından izledim. KKTC’nin altıncı Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tufan Erhürman, bu törenlerle görevi Beşinci Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’dan devralmış oldu.
Sayın Tufan Erhürman’ı bir kez daha bu sayfadan kutlayarak ona başarılar dilerken, sayın Ersin Tatar’a da bundan sonraki yaşamında sağlık, esenlik ve başarılar dilerim.
***
Dünya’ya geldiğimde Kıbrıs’ta İngiliz Sömürge Yönetimi vardı. 1960’ta ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluncaya kadar, bu yönetimi yaşadım. Elbette ki 1955-1958 kanlı EOKA vahşeti ve Türk direniş hareketinin palazlanma dönemini de!
Ardından ortak Kıbrıs Cumhuriyeti ve bu ortak devletin “işlevsel federe/konfedere birimi” Türk Cemaat Meclisi’ni de yaşadım. Yalnız üç yılcıktan biraz fazla bir dönem yaşayan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de!
Sonra o müthiş yıllar geldi: Kıbrıs Türkleri’nin yok olmamak için kadını-erkeği, yaşlısı genci, mücahidi lideri ile hep birlikte bütünleşerek verdiği destansı direniş yılları ve tarihin seyri ile alınyazımızın değiştiği 20 Temmuz (1974) süreci! 1960’da ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işlevsel federe-konfedere birimi Türk Cemaat Meclisi ile başlayan devletleşme sürecinin hız kazanması! Genel Komite, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Bu uzun tarihsel süreçte hep var oldum. Lise sonda iken, sürecin belirleyici unsurlarının başında gelen TMT’ye girdim. 1960 ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra, Anayasası üzerine tez hazırladım. 1960’da ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işlevsel federe-konfedere birimi Türk Cemaat Meclisi’nin belediyeler müfettişi oldum. 1960 Cumhuriyeti’nin yıkılışına neden olan etkenlerden biri olan belediyeler sorununun odağında bulundum. 21 Aralık 1963’te verilen destansı direnişte hem mücahit hem mücahit komutanı olarak görev yaptım. Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi ile KKTC’ye giden tüm parlamentolarda yer aldım. Meclis Başkanlığı, bakanlık, parti başkanlığı yaptım. Hem KTFD hem KKTC Kurucu Meclislerinde, KTFD ile KKTC anayasalarının yapılmasında etkili oldum. KKTC Cumhurbaşkanlığına aday da oldum. Çok partili yaşama geçişe damga vurdum.
***
Bütün bunları kendi kendime övgüler düzmek ve şişinmek için yapmadım. Buna gereksinimim de yok. Kıbrıs Türkleri’nin Varoluş ve Direniş Savaşımı ile devletleşme sürecinin bir parçası, birçok aşamasında karar vericilerden biri, yaşananların canlı tanığı, bütünüyle süreci okuyup araştıran bir KKTC yurttaşı olarak Cumhurbaşkanlığı devir teslim törenlerini izlerken, bu günlere nasıl geldiğimiz gözlerimin önünden geçip gitti ve halkımla gurur duydum ama bir yandan da benliğimi derin bir burukluk sardı. O güzel ve profesyonelce hazırlanmış etkili törenlerde vicdanımı, vefa duygumu, etik anlayışımı uyumlaştıramadığım ve içselleştiremediğim bir şeyler vardı.
***
Değinmek istediğim bir konu daha var: Törenlerde, medyada, şurada burada yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın özgeçmişi okundu ama benim duyduklarımın hiçbirinde, yazarlığından, özellikle de edebiyatçı yazarlığından söz edilmedi.
Oysa Erhürman aynı zamanda bir edebiyatçı yazardır. Çok sayıda akademik yayını yanında, roman üçlemesi (yani üç romanı) vardır: “Yüzleşme (2009)”, “Yozlaşma ( 2010)” ve “Yazışma (2012).”
Yani o bir romancı ve üç roman yazan Kıbrıslı Türkler’in sayısı iki elin parmak sayısı kadardır. Nitekim Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi’nin (1571-2017) roman türünü ele alan 4’üncü cildinde (tümü 5 cilt), Erhürman’a geniş yer ayrıldı.
Tufan Erhürman maddesini yazan Nuran Kekeç, Erhürman için “edebi açıdan ele alındığında, bireysel sorgulamaları toplumsal cinsiyet örüntüsü içinde gerçekleştiren bir yazar olarak belirir” der. Erhürman’ın, “kurmaca metinlerinde bireysel konulara yönelirken, adanın politik gündeminden dolaylı olarak beslendiğini,” “siyasi yazılarında da edebiyattan çokça beslenen ve edebi değerlendirmelere oldukça vakit ayıran” bir yazar olduğunu, “edebi yazılarında açıkça politik imajlara yer vermediğini,” hatta “siyasal kimliğinden azade bir edebi kimlik inşa etmeye çalıştığını” ve “güncel edebiyatı takip eden iyi bir okur olduğunun altını çizmeye çalıştığını” belirtir.
Erhürman’ın, “Kıbrıslı Türklerin Hâlleri Kara Gerçekle Yüzleşme Denemeleri (2011)” ile “Kıbrıslı Türklerin Hâlleri 2 (2014)” adlı iki deneme kitabı da var ve Edebiyat Tarihi’nin 5’inci cildinde deneme yazarı olarak da yer aldı.
Sözün kısası, Tufan Erhürman göz ardı edilemeyecek bir edebiyatçı yazardır. KKTC’nin 6’ncı Cumhurbaşkanı olarak özgeçmişi verilirken onun bu yönüne değinilmemesini çok yadırgadığımı söylemeliyim. Buna bir anlam da veremiyorum. Nasıl öyle bir şey yapılır, anlayamıyorum.
Ben, bir siyasetçinin edebiyatçı yazarlığının, ona artı değer ve saygınlık kazandıracağına inanıyorum. Özellikle uluslararası topluluk içinde!