DEĞİŞMEMENİN AKIBETİ

Salıdan Çarşambaya ne değişir.

Hiçbir şey değişmez demek de olası, az şey değişir, çok şey değişir demek de.

Her şey değişir.

Taş değişir, ot değişir papatya lâle değişir.

Masa değişir masadaki kalem değişir kitap değişir

Kapı ve duvar pencere ve dam

Duvardaki resim,  orta masası ve orta masasındaki tente değişir.

Yattığınız kalktığınız yatak örtündüğünüz yorgan değişir.

Dünkü çayı zaten içemezsiniz, dünkü zeytin yenmiş bitmiştir, kapıya yönelirsiniz.

Aştığınız eşik dünkü eşik değildir ve yürüdüğünüz sokak değişmiştir.

Arabanıza mı bindiniz o da değişmiştir.

Geçtiğiniz her köşe her sokak,  vardığınız okul dünkü okul değildir eğer öyle görünüyorsa gözünüze ya okul değildir o  ya da göz doktoruna ihtiyacınız var.

Kaç yıl var aynı işe, daireye gittiğiniz sanıyorsunuz ama aynı değildir ve fark etmeseniz de her gün değişmiştir.

İşteki arkadaşlarınız da değişir her gün.

Ne Ali dünkü Ali’dir ne de Çilem dünkü Çilem.

Duvardaki Atatürk, Dr. Küçük, Denktaş ve Tatar fotoğrafları da dünkü fotoğraflar değildir.

Oturduğunuz masa, önünüzdeki bilgisayar ve oynadığınız oyun da değişmiştir dünden bu güne.

Ve dünkü işini bu güne ertelediğiniz vatandaş da dünkü vatandaş değildir, işi de dünden daha zordur isterseniz erteleyin yine yarına.

Yarınki yarın bu günkü yarından değişik olacaktır.

Her şey değişmiştir dünden güne ve değişecektir de günden yarına.

Siz değişmediniz mi dünden güne.

Ben değişmem asla diyorsanız büyük ihtimalle örgütlüsünüz tüzel kişilikte.

Tüzellerdir en zor değişen.

Kırk yıl önce ne söylemişseniz yine onu tekrar ediyorsanız.

Emin olun ki bu gün 11 Ekim 1993 Pazar ve siz 20 yaşında çakılıp kalmış.

Çakılıp kaldığınız duvar çoktan değişmiş, yoksa siz yok hükmünde misiniz