Rum bölgesinde, Rumlarla birlikte yaşayıp, Rum adı (Alekos) ile yaşayan ve onların politikalarını ileri götürmeye çalışan Derviş Ali Kavzaoğlu’nu büyük barışsever olarak anmak, Kıbrıs Türk-Rum dostluğuna örnek ve öncü olarak göstermek şimdilerde moda oldu.
Üstelik de bu barışsever(!), Türk-Rum kardeşliğine(!) örnek gösterilen kişi, Rum Yönetimi bölgesinde yaşadığı sürece kullanmış olduğu Rum adı (Alekos) ile anılmıyor.
Bu barışsever, Rum adı ile yaşamasının hilafına, Türk ismi ile anılıp, Türk-Rum dostluğuna örnek gösteriliyor.
Bu ne biçim iştir, anlayamadım.
Üstelik de bu barışsever(!), Türk-Rum kardeşliğine(!) örnek gösterilen kişi, Rum Yönetimi bölgesinde yaşadığı sürece kullanmış olduğu Rum adı (Alekos) ile anılmıyor.
Bu barışsever, Rum adı ile yaşamasının hilafına, Türk ismi ile anılıp, Türk-Rum dostluğuna örnek gösteriliyor.
Bu ne biçim iştir, anlayamadım.
*
Türk-Rum dostluğu o kadar kuvvetli iken nasıl olur da Rum Yönetimi bölgesinde Rumlarla birlikte yaşamayı seçen bir kişi Türk ismi ile yaşayamamış.
Yoksa, Rum Yönetimi bölgesinde Türk adının yarattığı bir hazımsızlık mı söz konusuydu?
Rumlar, Türklerin dost ve kardeşliğine inanıyorlardı da neden Kavazoğlu Rum tarafında Türk ismi ile yaşayamamıştı?
Türk isminin hazmedilmediği bir atmosferde, Türk dostluğu ve kardeşliğinin telafuz edilmesi büyük bir riyakarlık değil midir?
Türkler ve Rumlar dostça yaşıyor ve birlikte hareket ediyorlardı da buna inanan insanlar dahi Türk olduğunu neden gizleme, dilini konuşamama yoluna gitmişti?
Yoksa, Rumlar, dostluğun ve kardeşliğin sadece kendi isimlerinin, kendi dillerinin kullanılmasının, kısaca kendileri gibi olmakla mümkün olduğunu mu göstermek ve kanıtlamak istiyordu?
Eğer öyle ise, bunun adı dostluk ve kardeşlik değil, asimilasyon olur, osmosis olur.
Türk-Rum dostluğuna örnek gösterilen Derviş Ali Kavazoğlu, Rum Yönetimi bölgesinde Derviş Ali Kavazoğlu ismini kullanamamış, Alekos ismi ile bir Rum gibi yaşamak zorunda kalmıştı.
Fakat o, Türk-Rum dostluğu yolunda mücadele eden biri olarak, Rumlar tarafından düzenlenen etkinlikle Kavazoğlu adı ile anılıyor.
Böylesi bir tavır iki yüzlülüğe girmiyor mu?
Yoksa, Türk-Rum dostluğu denilerek aslında osmosise yani asimilasyona mı hizmet ediliyor?
*
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesinde, “barış, dostluk” denilirken Rumlarla birlikte bir Rum gibi yaşamak anlaşılıyor.
Bu hayatta Rum adını, Rum dilini, Rum inançlarını benimsemek ve özümsemek vardır.
Bu hayatta, Türk olunduğuna dair herhangi bir işarete yer yoktur.
Böylesi bir yaşama da dostça ve kardeşçe bir yaşam değil, asimile edilen bir yaşam denilir.
Barış, kardeşlik, dostluk nakaratını tekrarlayanların, Rum tarafında yaşamak zorunda kalanlarla ilgili anıları iyice bellemesi gerekmektedir.
İyice bellenmeli ve öne sürülen dostluk ve kardeşliğin ne anlama geldiği iyice sorgulanmalıdır.