Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Bahar Kalkanı Harekatı'nın şu ana kadar planlandığı şekilde başarıyla devam ettiğini belirterek, "Bugüne kadar; rejime ait 2 savaş uçağı, 2 İHA, 8 helikopter, 135 tank, 5 hava savunma sistemi, 86 top/obüs/ÇNRA, 16 tanksavar/havan, 77 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu, 2 bin 557 rejim unsuru ve askeri etkisiz hale getirilmiştir" dedi. Öte yandan İdlib'deki ılımlı muhaliflerin, 3 köyü daha rejim güçlerinden geri alarak, stratejik Cebel Zaviye bölgesinde kontrolü sağladığı bildirildi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Bahar Kalkanı Harekatı'nın şu ana kadar planlandığı şekilde başarıyla devam ettiğini, TSK'nın tüm saldırılara misliyle, en şiddetli şekilde ve tereddütsüzce karşılık verildiğini söyledi.

Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile dün geceyi de Hatay'da sınırın sıfır noktasındaki Taktik Komuta Yeri'nde geçirdi.

Gece boyunca İdlib'deki faaliyetleri, rejim hedeflerine yönelik operasyonu sevk ve idare eden Akar, asil milletin egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğini sağlamak maksadıyla her türlü tehdit ve tehlikeye karşı azim ve kararlılıkla mücadelenin devam ettiğini belirtti.

Rejimin İdlib'deki ateşkese rağmen çocuk, kadın yaşlı demeden masum sivillere karşı artarak devam eden kara ve hava saldırıları sonucunda derin bir insanlık dramı ve bununla birlikte Türkiye sınırına doğru büyük bir göçün yaşandığını ifade eden Akar, şunları söyledi:

"BM Sözleşmesinin 51'inci maddesinde yer alan 'meşru müdafaa hakkı' ile Adana, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde ateşkesi sağlamak, göçü önlemek, bölgede yaşanan insanlık dramını sona erdirmek ve birliklerimizin, halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak, bölgeye barış, huzur ve istikrarı bir an önce getirmek maksadıyla, başlattığımız harekatbaşarıyla devam etmektedir. Şu ana kadar fiili bir katkıları olmamakla birlikte uluslararası kamuoyu bizimle benzer endişeleri paylaşmakta, Rusya ve Suriye rejimi kınanarak Türkiye ile dayanışma vurgusu yapılmaktadır."


"BİZİM TEK İSTEĞİMİZ...''
Türkiye'nin garantör ülke olarak mutabakatlardan doğan tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini ve getirmeye devam ettiğini vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Rusya'dan da beklentimiz; garantör ülke olarak taahhütlerini yerine getirmesi, Rejimin saldırılarını durdurması ve Soçi mutabakatı sınırlarına çekilmesi için rejim üzerindeki etkisini kullanmasıdır. Diğer taraftan Rusya ile görüşmelerimiz de devam etmektedir. Defalarca ifade ettiğimiz üzere Rusya'yla karşı karşıya gelmek gibi bir düşüncemizin olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Bizim tek isteğimiz rejimin katliama son vermesi ve böylelikle radikalleşmenin ve göçün önlenmesidir. Bilindiği üzere 27 Şubat'taki menfur saldırının ardından Bahar Kalkanı Harekatı başlatılmıştır.

Harekat şu ana kadar planlandığı şekilde başarıyla devam etmektedir. TSK tarafından tüm saldırılara misliyle, en şiddetli şekilde ve tereddütsüzce karşılık verilmiş, verilmektedir. Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak için başlattığımız Bahar Kalkanı Harekatı kapsamında bugüne kadar; rejime ait 2 savaş uçağı, 2 İHA, 8 helikopter, 135 tank, 5 hava savunma sistemi, 86 top/obüs/ÇNRA, 16 tanksavar/havan, 77 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu, 2 bin 557 rejim unsuru ve askeri etkisiz hale getirilmiştir."

Bakan Akar, atışların ve faaliyetlerin planlandığı şekilde devam ettiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Ülkemizin ve asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine, asil ve vefakar milletimize saygı ve şükranlarımı sunuyorum.İdlib başta olmak üzere karada, denizde ve havada yurt içinde ve sınır ötesinde zorlu hava ve arazi şartlarında asil milletimizin sevgi, güven ve duasından aldığı ilhamla görevlerini büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yürüten kahraman silah ve mesai arkadaşlarımıza da sağlık, esenlik içinde kazasız, belasız, hayırlı, başarılı görevler diliyoruz."

''BAHAR KALKANI HAREKATI'NDA DA SONUCA ULAŞACAK, MÜCADELEYİ KAZANACAĞIZ''
Harekat Merkezi'nde sahadaki son durumu ve gerçekleştirilen faaliyetleri değerlendiren Akar, önemli günlerden geçildiğini belirtti.

Türkiye'nin birliği, bütünlüğü, güvenliği asil milletin geleceği için yapılması gereken faaliyetleri "Ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışı" ile yerine getirmeye devam ettiklerini dile getiren Akar, şunları söyledi:

"Hak için, hukuk için sadece kendimiz için değil Suriyeli kardeşlerimizin de rahatı, huzuru, güvenliği için yoğun gayret gösteriyoruz. Sadece askeri değil aynı zamanda insani bir sorumluluğu da yerine getirme gayreti içindeyiz. Tarihimizden ve kültürümüzden aldığımız ilhamla her zaman olduğu gibi mazlumların, mağdurların yanında olmaya, üzerimize düşen görevleri yapmaya devam ediyoruz. Burada önemli, büyük bir görevi yerine getiriyorsunuz. Hem ülkemiz için hem Suriyeli kardeşlerimiz için hem askeri hem insani anlamda çok önemli bir görevi yürütüyorsunuz."

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önemli başarılar kazandığını, bunda en büyük payın şehit ve gazilerde olduğunu vurgulayan Akar, şu değerlendirmede bulundu:

"Şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Bir kez daha ailelerine sabır tüm milletimize başsağlığı diliyoruz. Şu unutulmamalıdır ki şimdiye kadar, şehitlerimizin, gazilerimizin bir damla kanlarını yerde bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız. Sevdiklerinin akan gözyaşlarının hesabını sorduk, sormaya da devam edeceğiz."

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Bahar Kalkanı Harekatı kapsamında önemli bir mücadeleyi sürdürdüğünü dile getiren Akar, "Şimdiye kadar yaptıklarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor ve sizleri kutluyorum. Bundan sonra da artan bir azim, kararlılıkla inşallah kazasız, belasız bu görevin de sonucuna ulaşacak, bu mücadeleyi kazanacağız" dedi.

Akar ve Komutanlar daha sonra incelemelerinin ardından bölgeden ayrıldı.

Bahar Kalkanı Harekatı, 2. Ordu Komutanı Korgeneral Sinan Yayla'nın sevk ve idaresinde planlandığı şekilde başarıyla devam ediyor.

ILIMLI MUHALİFLER, İDLİB'DE STRATEJİK CEBEL ZAVİYE BÖLGESİNİ GERİ ALDI
Öte yandan ılımlı muhalifler, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde 3 köyü daha rejim güçlerinden geri alarak, stratejik Cebel Zaviye bölgesinde kontrolü sağladı.

Ilımlı muhalifler, dün akşam saatlerinde, Esad rejimi ordusu ve İran destekli yabancı terörist gruplardan oluşan rejim güçleri ile girdikleri yoğun çatışmalar neticesinde İdlib’in güneyinde yer alan Hazarin, Kefermus ve Darul Kebire köylerini geri aldı. Böylece, Cebel Zaviye bölgesi, rejim güçlerinden temizlendi.

Böylece son 3 günde ılımlı muhalifler, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde toplam 12 köyü geri almış oldu.


İdlib’e hakim sıralı dağların bulunduğu Cebel Zaviye, Halep ve Lazkiye'yi bağlayan M4 karayoluna açılan kapı konumunda olmasıyla da stratejik önem taşıyor.

İdlib’in güneyi, Hama kırsalı ve Halep'in batısında şiddetli çatışmalar sürüyor.

REJİM ORDUSU VE İRAN DESTEKLİ TERÖRİSTLER, SERAKİB'E SALDIRIYOR
Bu arada, sabah saatlerinden itibaren Rus savaş uçaklarının saldırılar düzenlediği Serakib ilçe merkezi çevresinde de çatışmalar yaşanıyor.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun emrindeki terörist gruplar ve rejim ordusu ile ılımlı muhalifler arasında, merkezin dış mahallelerinde çatışmalar sürüyor.

İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde M4 ve M5 kara yollarının birleştiği noktada yer alan Serakib ilçesi, 27 Şubat'ta ılımlı muhaliflerin kontrolüne geçmişti.

ASTANA ANLAŞMALARI VE SOÇİ MUTABAKATI
İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. Ülkenin kuzeybatısındaki İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.

Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere dört "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı dört bölgeden üçünü, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı.

Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana ise Suriye-Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bine ulaştı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 10 Mayıs 2019'da yaptığı açıklamada, rejim unsurlarının İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs’tan itibaren kara harekatına dönüştüğüne dikkati çekmişti. Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib'in güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirmişti. 17 Eylül 2018'deki Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verirken, Ocak 2019'dan bu yana göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bine ulaşmıştı.

Editör: Mehmet Kasimoglu