ABD'nin pazar günü Afganistan'ın başkenti Kabil'de insansız hava aracı ile düzenlediği saldırıda öldürülen El Kaide lideri Eymen El-Zevahiri, Usame Bin Ladin'in sağ kolu ve örgütün baş ideoloğu olarak biliniyordu.
BBC Türkçe servisinde yer alan habere göre Eymen El-Zevahiri, Usame Bin Ladin'in Mayıs 2011'de ABD güçleri tarafından öldürülmesinin ardından El Kaide'nin liderliğini devralmıştı.
Bazı uzmanlar Zevahiri'nin, ABD'de 2001'de düzenlenen 11 Eylül saldırılarının "operasyonel beyni" olduğuna inanıyor.
Zevahiri, 2001 yılında ABD hükümeti tarafından açıklanan ve 22 kişinin yer aldığı “en çok aranan terörist" listesinde Bin Ladin'in ardından ikinci sırada yer almış ve başına 25 milyon dolar ödül konmuştu.
Bin Ladin gibi Zevahiri de, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’ı işgali sonrası saklanmaya başlamıştı.
-Seçkin bir aileden geliyor
19 Haziran 1951'de Mısır'ın başkenti Kahire'de doğan Eymen El-Zevahiri, Mısırlı seçkin bir aileden geliyor.
Zevahiri'nin babası tanınmış bir doktor, büyükbabası ise Orta Doğu’da Sunni İslam öğreniminin merkezi olarak bilinen El Ezher Enstitüsü'nde müezzindi. Amcalarından biri ise Arap Birliği'nin ilk genel sekreteriydi.
Mısır'daki radikal İslamcı hareket ile çocuk yaşlarda tanıştı ve ilk olarak 15 yaşında, Müslüman Kardeşler örgütüne üyelikten gözaltına alındı.
Daha sonra 3 yıl hapis yattı. Ayrıca adı 1981'de Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'a yönelik suikasta ve 1997'de Luksor'daki turistleri hedef alan saldırılara karıştı.
Ancak siyasi faaliyetleri, onu tıp okumaktan alıkoymadı. 1974'te Kahire Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve dört yıl sonra cerrahide yüksek lisans derecesi aldı.
1995 yılında vefat eden babası Muhammed aynı okulda farmakoloji profesörüydü.
-Radikalleşme serüveni
Zevahiri başlangıçta Kahire'nin dışında bir tıp kliniği kurarak aile geleneğini sürdürdü, ancak kısa süre sonra Mısır hükümetinin devrilmesini isteyen radikal İslamcı gruplara sempati duymaya başladı.
1973'te kurulduğunda Mısır İslam Cihadı’na katıldı.
1981'de, asker kılığına girmiş örgüt militanlarının başkent Kahire'deki bir askeri geçit töreni sırasında Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ı öldürmesinin ardından, diğer şüpheli örgüt üyeleriyle birlikte tutuklandı.
Sedat, İsrail ile bir barış anlaşması imzalayarak ve kendisini eleştiren yüzlerce kişiyi tutuklayarak İslamcıları kızdırmıştı.
Yargılama sırasında sanıkların lideri olarak ortaya çıkan Zevahiri mahkemeye, "Biz dinimize inanan Müslümanlarız. İslam devleti ve İslam toplumu kurmaya çalışıyoruz" dedi.
Sedat'ın suikastına karışmaktan aklanmasına rağmen, Zevahiri "yasa dışı silah bulundurmaktan" suçlu bulundu ve üç yıl hapis yattı.
Diğer tutuklulara göre, Zevahiri Mısır'da hapiste kaldığı süre boyunca yetkililer tarafından düzenli olarak işkence gördü ve dövüldü; bu deneyimin onu radikal ve şiddet yanlısı bir kişiye dönüştürdüğü söyleniyor.
1985 yılında serbest bırakılmasının ardından, Zevahiri Suudi Arabistan'a yerleşti.
Kısa bir süre sonra Pakistan'daki Peşaver’e, daha sonra komşu Afganistan'a gitti ve burada Sovyet işgali sırasında ülkede doktor olarak çalışırken Mısır İslam Cihadı’nın bir fraksiyonunu kurdu.
1993'te yeniden ortaya çıktıktan sonra, Zevahiri Mısır İslam Cihadı’nın liderliğini devraldı ve grubun, Başbakan Atıf Sıdkı’nın da aralarında bulunduğu Mısır hükümetinin bakanlarına yönelik bir dizi saldırısının arkasındaki kilit isimdi.
Grubun 1990'ların ortalarında hükümeti devirme ve ülkede bir İslam devleti kurma hedefi, 1200'den fazla Mısırlı'nın ölümüne yol açtı.
1997'de ABD Dışişleri Bakanlığı onu, aynı yıl Luksor'da yabancı turistlerin katledilmesinin arkasında olduğu tahmin edilen ve İslam Cihadı’nın bir kolu olan Fetih Öncüleri örgütünün lideri olarak tanımladı.
İki yıl sonra Zevahiri, örgütün birçok saldırısındaki rolü nedeniyle Mısır askeri mahkemesi tarafından gıyaben ölüme mahkum edildi.
 -Amerikalı siviller hedefte
Zevahiri'nin 1990'larda hem sığınak hem de finansman aramak için dünyayı dolaştığı düşünülüyor. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası Bulgaristan, Danimarka ve İsviçre'de yaşadığına ve bazen Balkanlar, Avusturya, Yemen, Irak, İran ve Filipinler'e sahte pasaportla seyahat ettiğine inanılıyor. Aralık 1996'da, Çeçenistan'da geçerli bir vizesi olmadan yakalandıktan sonra altı ay Rusya'da gözaltında tutulduğu belirtiliyor.
Zevahiri tarafından yazıldığı iddia edilen bir nota göre, Rus makamları bilgisayarında bulunan Arapça metinleri tercüme ettiremedi ve böylece kimliğini gizli tutabildi.
1997 yılında Zevahiri'nin Usame Bin Ladin'in bulunduğu Afganistan’ın Celalabad şehrine taşındığına inanılıyor.
Bir yıl sonra Mısır İslam Cihadı, Yahudilere ve Haçlılara Karşı Cihad İçin Dünya İslam Cephesi'ni oluşturmak için Bin Ladin'in El Kaide'sinin de aralarında olduğu diğer beş radikal İslamcı militan gruba katıldı.
Cephenin ilk ilanı, Amerikalı sivillerin öldürülmesine izin veren bir fetvaydı. Bu tarihten itibaren de Usama bin Ladin'in sağ kolu olarak anılır oldu.
6 ay sonra, Kenya ve Tanzanya'daki ABD büyükelçiliklerine düzenlene saldırılarda 223 kişi öldü.
El Kaide'nin saldırının arkasında olduğunun kanıtı olarak kullanılan uydu telefon görüşmelerinin bir kısmı Zevahiri'ye aitti.
Saldırılardan iki hafta sonra ABD, grubun Afganistan'daki eğitim kamplarını bombaladı. Zevahiri ertesi gün, Pakistanlı bir gazeteciyi telefonla aradı ve "Amerika'ya bombalamalarının, tehditlerinin ve saldırganlıklarının bizi korkutmadığını söyleyin. Savaş daha yeni başladı" dedi.
Zevahiri'nin daha önce muhtemelen ölüme en yaklaştığı an, Amerikan ordusunun 2006'daki füze saldırısıydı. Pakistan'ın Afganistan sınırı yakınlarındaki saldırıda 18 kişi öldü.
2001'de ise Afganistan'ın Kandahar kentinde düzenlenen saldırıda eşi, oğlu ve iki kızının öldüğü bildirilmişti.


 

Editör: Mehmet Kasimoglu