Kıbrıs Gazetesi Haftalık Ekonomi Eki’ne göre bankaların Merkez Bankası Risk Merkezine bildirilen bireysel kredilerin toplamı geçen ayın ocak ayına göre yüzde 68 oranında arttı.
Vatandaşın borcu 3.3 milyar TL’yi buldu.
Dikkatinizi çekmek isterim; bu borç hane halkının borudur.
Yani sade vatandaşın.
Öyle şirketlerin, ticari kesminin borcu değil.
Peki nereye gidiyor bu para?
Yine ayni gazetenin sınıflandırmasına göre bu 3.3 milyar TL’lik borç konut borçları otomobil alımı borçları ve 2.3 milyarını da ‘diğer krediler’ oluşturuyor.
Bu ülkede kredi kartı borçları da bir yılda yüzde 110 oranında artarak 300 milyon TL’ye çıktı.
Bir mukayeseli değerlendirme yapmamız gerekirse ve dedevletin vatandaşına ödediği maaş ve ücretlerin toplamı da 2 milyar TL olduğu bilinirken, demek ki vatandaş batağı ile karşı karşıya olduğu ortaya çıkıyor.
Diğer sektörlerin borcu ise 9 milyar civarında.
Ve bu diğer sektör borçlarının 2 milyarı yani yüzde 22’si ise yakın takipte.
Yani zorda demek!
Bu rakamlardan çıkarılacak tek bir sonuç var.
Demek ki ülkenin ekonomisi zorda.
Demek ki vatandaş, hane halkı ve özel sektör olmak üzere, zorda.
Ve yine demek ki bankalar da zorda.
Evet bir gazete haberinden çıkarılacak ülkenin ekonomik portresi böyle.
Peki ama ekonominin diğer kriterleri ne alemde?
İşsizlik mi!
Diz boyu.
Güney’in ekonomik durumunun sarsılmasından sonra Güney’de çalışan ve şimdilerde boşta kalan işçi sayısı 7000-8000’i buluyor.
Bu da ne demektir bilir misiniz?
Güney’de bir zamanlar çalışmakta olan bu işçilerden bu tarafa akan yıllık 18-20 milyon euronun ortadan kalktığı demektir.
18-20 milyon euro, bugünün değerleri ile 60 milyon TL eder.
Yani bu kaynak da sıfırlandı.
***
Sonuç olarak şu söylenebilir.
Ekonomimiz zor durumdadır.
Böyle olunca da hala burnumuz yere düşse eğilip almayacak bir havadayız.
Ekonomik aklımız adeta tükenmiş durumdadır.
O kadar ki önümüze çıkacak fırsatların bile farkında değiliz.
Bir çözümü ekonomik gözlüklerle görüp değerlendireceğimize hala daha üst yapı ve toprak kavgası peşindeyiz.
Elbette ki bunlar da lazım.
Lazım da al verin başlayacağının ilan edildiği bu günlerde ekonomik fırsatları da katledecek yaklaşımlardan sakınmalıyız.
Yalnız şu gaz meselesi var ya.
Bu hidrokarbon yataklarından adaya düşecek payın 300 milyon euro oldupu tahmin ediliyor.
Bunun yüzde 25’inin bile tarafımıza akmasını sağlayabilsek ekonomik bağlamda fevkalade bir duruma gelmiş oluruz.
75 milyar euro bizim 15-20 yıllık şimdiki gayri safi hasılamızdır.
Bir de bunun getireceği katma değeri düşünün!
Dahası mı, AB fonlarından sağlanacak avantajları düşünün.
Bu toplum ihya olur.
Onun için bırakın eski ezberleri de önümüzdeki fırsatlara bakın.
Akıllı olun, akıllı!