Gündem

Eski Rum Müzakereci Mavroyannis: “Erhürman’ın seçilmesi Kıbrıs sorununda değerlendirilmesi gereken bir çatlak açtı”

"Türkiye, Erhürman’ın seçilmesine olanak tanıyan alanın oluşmasını engellemedi ama iki devlet tezini de hemen ve resmen geri çekmedi”

Eski Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis Tufan Erhürman’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6’ncı Cumhurbaşkanı seçilmesi ile Kıbrıs sorununda “değerlendirilmesi gereken bir çatlak açtığı” görüşünü ortaya koydu.
Haftalık Kathimerini’nin “Türkiye İki Devlet Tezini Hemen ve Resmen Geri Çekmeksizin, Kıbrıs Sorununda Biraz Hareketliliği Uygun Görüyor” başlığıyla aktardığı söyleşide Mavroyannis, Erhürman’ın “en güçlü mesajının, modern bir Avrupa çifti olarak oy kullanmaya eşi ile birlikte gitmesi” olduğu görüşünü belirtti.
Erhürman’ı “ülkenin yeniden birleşmesine inanan, müzakere edebileceğimiz ılımlı bir siyasetçi" olarak tanımlayan Mavroyannis “ancak kolay bir müzakereci olarak algılamayalım. Sayın Akıncı da kolay değildi. Tabii ki kendi toplumlarının çıkarlarını savunuyorlar ancak çözüm, ülkenin ve insanların yeniden birleşmesi vizyonunu paylaşıyoruz.” ifadesini kullandı.
Mavroyannis Ehürman’ın KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinin bu gelişmenin Kıbrıs sorunu açısından “Kıbrıslı Türklerin vizyonunun çağdaş ve Avrupalı bir Kıbrıs’a katılmak olduğu, geriye halan her şeyi sadece B planı olarak gördüklerinin doğrulanması anlamına geldiği” görüşünü ortaya koydu. “Ancak daha da önemlisi Türkiye Sayın Erhürman’ın seçilmesine olanak tanıyan alanın oluşmasını engellememesidir. Bu, iki devlet tezini hemen ve resmen geri çekmeksizin Kıbrıs sorununda biraz hareketliliği uygun gördüğü anlamına geliyor. Değerlendirmek zorunda olduğumuz çatlaklar açıyor” diye ekledi.
Bunun Türkiye’nin iki devlet çözümü tezi açısından ne anlama gelebileceği sorusuna karşılık Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na Hakan Fidan’ın atanmasının Türk dış politikasına büyük bir dönüşüm getirdiğine inanç belirten Mavroyannis, Türkiye’nin iki devlet tezini hemen ve resmen geri çekmeden Kıbrıs sorununda biraz hareketliliği uygun bulduğunu söyledi.
Mavroyannis, “Türkiye daha önce olmadığı kadar güçlü.” vurgusunu yaptı ve şunları ekledi: “İki devletten birinin istikrarsızlaştırılması onun açısından dünyanın sonu değil. Türkiye’nin Kıbrıs sorununda seçenekleri ve büyük olanakları var. Çözümle de çözümsüz de yaşayabilir. İşgal bölgelerini ilhak ederek de yaşayabilir, İki bölgeli iki toplumlu federasyonla da ve iki devletle de yaşayabilir. “
Türkiye tutumunu değiştirmeden, uzlaşılmış çerçeve içinde müzakere masasına nasıl dönüleceği sorusuna karşılık Mavroyannis “İlk aşamada, özlü müzakereler çağrılabilmesi için iki devlet ya da egemen eşitlik taleplerinde değişiklik beklediğini” söyledi.
Mavroyannis Erhürman’ın da masaya dönmek için ön şartlar koştuğu hatırlatıldığında “Kalınan yerden devam edileceğini, dönüşümlü başkanlığın ve siyasi eşitlik müzakere konusu olmadığını, müzakere sürecinin ucu açık olmaması ve Kıbrıslı Rumlar yüzünden başarısız olunursa Kıbrıslı Türkler lehine sözde izolasyonların kaldırılması ve/veya tanınma anlamına gelecek bazı karşılıklar olması gerektiğini az çok biliyoruz.” dedi.
Andreas Mavroyannis özetle şunları ekledi: “Bunlar elbette büyük sorun, her mantığın ötesinde ve kabul edilemez. Nikah kıymak için cazip boşanma şartlarında anlaşamazsın çünkü bu şekilde birleştirici güç aleyhine merkezkaç kuvvetini çoğaltırsın. Aynı zamanda da yanlıştır çünkü çözümsüzlüğün tek sorumlusunun Kıbrıslı Rumlar olduğunu varsayar ve Türk tarafına yersiz bir etik üstünlük tanır.”
Kıbrıs sorununa bir ivme kazandırılırsa Rum tarafının tavrının nasıl olması gerektiği sorusuna Mavroyannis 3-11 Kasım civarlarında BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in gayriresmi genişletilmiş görüşme hazırlığı için Kıbrıs’ta olmasının beklendiğini hatırlattı. Genel Sekreter’in, Crans Montana’da kalınan yerden devam edilmesi gerektiği açıklamasının önemli olduğunu belirterek, özetle şunları söyledi:
“Bizim taraf, Crans Montana’da kalınan yerden, Guterres Çerçevesiyle belirlenen bütün özlü noktalardan, kaydedilen kazanımlardan ve bizim tarafın 5-6 Temmuz 2017’de sunduğu tezlerden devam etmek istediğini sebatla doğrulamak zorundadır. Konuları baştan açmamamız ancak Crans Montana çabasının çökme sebebi olan garantiler, güvenlik ve askerler konularında var olan açık noktalarla ilgilenilmesinde ısrar etmeliyiz. Böylece Guterres’in istediği stratejik anlaşmaya ulaşabiliriz. Diğer meseleler az çok yoluna girdi ve detaylar var. Stratejik anlaşma çözüm değil, ancak süreci geri dönülmez kılar.”
Mavroyannis, Hristodulidis’in müzakerelere Crans Montana’dan başlamaya hazır olduğunu söylediği hatırlatıldığında “Gerçek şu ki bizim liderliğimiz şu ana kadar ne siyasi iradesi ne itibarı ne de öze ilişkin konulardaki ciddiyeti konusunda ikna edici olmayı başaramadı... Hem BM’de hem geniş alanda süreci kast ettiğimiz ancak öze ‘kaldığımız yerden devam etmeyi’ kast etmediğimiz algısı yerleşti.”
Gazetenin Erhürman’ın müzakerelerin Crans Montana’da kalınan yerden devam etmeyi kabul edip etmediği sorusuna karşılık Mavroyannis “yeniden teyit etmeli. Hepimizin, referans noktasını sürtüşme noktasına dönüştürmekten vazgeçme zamanı geldi. Nereye vardığımızı hepimiz çok iyi biliyoruz.” ifadesini kullandı.
Politis gazetesine de benzer bir söyleşi veren Mavroyannis ve Tufan Erhürman’ın KKTC Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesine olanak veren alanı Türkiye’nin yarattığı görüşünü ortaya koydu.
Türk Dış politikasının, diğer şeyler yanında Türkiye-Avrupa ilişkileri, AB’nin yeni silahlanma programı SAFE’ye katılım, gümrük birliğinin güncellenmesi, Avrupa ile özel ilişki, enerji gibi siyasi hedefleri olduğunu belirten Mavroyannis “Yunanistan’ın beşli görüşme fikrini yeniden gündeme getirmesi gibi yeni inisiyatiflerin bu çerçeveden görülmesi gerektiğini” söyledi.
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz kıyı devletleri forumu olarak açıkladığı beşli görüşmeye Kıbrıslı Türklerin katılımının nasıl olacağı sorulduğunda, “Bu büyük sorun. Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs, Mısır, Libya doğu Akdeniz’in kuzeyinden ve güneyinden komşu olmaları nedeniyle bu hikayede nesnel bir payları var. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması ve ‘KKTC’nin de olmasını isteme zorluğunu aşma yöntemi bulunursa bunun, çözüm bulunmasında katalizör olacağına inanıyorum” dedi.
Mavroyannis, şunları ekledi:
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasadışı bir varlıkla aynı masaya oturması mümkün değil. Olabilecek şey, örneğin Kıbrıslı Türklerin Türk heyetiyle birlikte olmasıdır. Diğer hal çareleri kimseyi tatmin etmeyebilir ama uluslararası hukuka, uluslararası meşruiyete saygılı olmamız ve sorunları çözme yöntemi bulunması önemlidir. İş birliği yapman için ötekinin seni tanıması şart değil. Yöntem vardır.”