Gardaş Azerbaycan’ın Yanında Olmak

Yaz mevsiminde, bizim buralarda özellikle sabahları “deniz” sohbetleri ilginçtir ve hiç kuşkusuz “yılan hikayesi” ya da “Evkaf’ın su meselesi” durumuna dönüşen Kıbrıs meselesi, olmazsa olmaz sohbet konularından biridir.
3-5 gün önce de bir sivil toplum örgütünün başkanı olan ve o gün tanıştığımız bir arkadaşla da öyle bir deniz sohbetimiz oldu. Tabii ki konu geldi, konuşulmazsa olmazsa olmazlardan olan bizim meseleye! Ben bilinen görüşümü, yani eşitlikçi bir federasyonun artık ütopya olduğunu söyledim.
“Peki” dedi, “birilerinin zorlamasıyla bir anda öyle bir çözüm de mi olmaz?” “İhtimal dışı bırakmam ama böyle bir çözümü de istemem” dedim, “tarafların özümsemediği ve içselleştiremediği bir çözüm iyi ve uzun süreli olmaz.” O, “varsın çözüm olsun da tepeden olsun” dedi. “Böyle zorlama bir çözüm iyi bir çözüm olamaz, kesinlikle karşıyım” dedim.
Birkaç gün sonra, çok uzun süreden beri dünya için bildik bir konu olan ve Trump’un inisiyatifiyle bir sonuca ulaşmış “gibi” görünen, “ABD-Azerbaycan-Ermenistan” üçlüsünün “Zengebur Koridoru” uzlaşısı çıktı karşımıza! (Bir parantez açayım: Zengebur Koridoru konusunun, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in de dillendirdiği 33-34 yıllık geçmişi var.)
Bir de baktık ki konunun bizim medyaya ve sosyal medyaya çok hızlı yansıması olmuş. Ve mal bulmuş Mağrıbî gibi, bu yöntemin Kıbrıs meselesi için de mümkün olduğunu yazıp çizenler var. Hatta kesin olarak böyle olacağına hükmedenler de eksik değil! Yani Trump, tarafları bir araya toplayıp bir biçimde düğümü çözecek(miş)!
İşin ilginç yanı şu: Böyle tepeden gelen bir çözüme evet diyenler bayağı çok. Diğer ilginçlik ise müdahalelerden hatta “işgal”den söz edenlerin tepeden inme bir çözüme (yani müdahaleye) olumlu bakmaları!
Pes mi desem ne?

***

Öncelikle vurgulamalıyım: Washington’da barış anlaşması imzalanmadı. Yalnızca barış anlaşmasının imzalanması için uzlaşıldı ve uzlaşı parafe edildi, yani ortaya sadece bir beyan/niyet çıktı.
Kaldı ki Barış Anlaşması’nın imzalanması, özellikle Ermenistan bakımından çok da kolay olmayacak. Hatta bu sıralarda, Ermenistan’da üsleri ve askeri gücü bulunup bu sürecin içinde iken dışlanan Rusya destekli muhalefetin darbesinden söz ediliyor. Ve ayrıca Ermeni Başbakan Paşinyan’ının, barış anlaşmasını imzalayabilmesi için anayasa değişikliği yapması gibi bir zorululuğu/yükümlülüğü var. (Ermeni Anayasası’nda Türkiye ile Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne karşı kurallar var da!)

***

Her şey iyi güzel desek de, -illa ve lâkin- ulaşımın Ermenistan içindeki kısa bir bölümünün denetimi ABD’ye bırakılıyor ya! Üstelik Paşinyan’ın bile dillendirdiği “Turan Yolu” ya da “Zengebur Koridoru” Trump Rotası oluyor ya! Sinek bile mide bulandırır. Bu, onun katmerlisi. Kişi olarak benim aklım havsalam bunu almadı, almıyor ve almayacak. Çok uzun nedenlere gerek de yok. ABD ve Trump adları bile yeter. İşin o yönü bir yana bırakılsa bile, söz konusu olan “kısa günün kârı” gibi bir şey! Ve kısa günün kârı için geçmişte yapılan hatalar doluşuyor beynime! Kıbrıs’ı elimizden kaçıran süreç gibi! 542 No’lu BM kararı gibi!
Sahi, bu işin Trump’a Nobel Barış Ödülü kazandırmasından da söz ediliyor. İnsana şaka gibi geliyor ya da kara mizah gibi bir şey!
Yine de benimki geleceğe yönelik kaygı! Oysa ortada bir gerçek var. Üçlü uzlaşı, eğer Barış Anlaşması’na dönüşebilirse, elbette ki çok iyi bir anlaşma olacaktır. Çünkü barış gelecektir ve Türkiye ile Azerbaycan (ve Azerbaycan üzerinden koca Türkistan haritası) arasında kesintisiz ulaşım sağlanabilecektir. Ve bunun zaten yazılıp konuşulan, çok başka yararları da olacaktır.
Tabii Washington’da parafe edilen beyan/niyet, Barış Anlaşması’nın imzalanmasına, imzalandıktan sonra uygulanmasına kadar giderse!
Son olarak vurgulamak istediğim bir husus vardır: Barış Anlaşması’nın imzalanıp yürürlüğe girmesi, Kıbrıs Türkleri’nin de yararına olacaktır diye düşünenlerdenim. Azerbaycan rahatlayacak ve büyük olasılıkla kesin kararını verip bizi resmi olarak da tanıyabilecektir diye tahmin ediyorum.
Her durumda gönlüm, yakından çok iyi tanıdığım, defalarca gittiğim Gardaş Azerbaycan’ın yanında!