Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu, Rum lider Nikos Hristodulidis’in sadece garantiler konusunda değil, Kıbrıs konusundaki tüm başlıklarda uzlaşmaz olduğunu belirtti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasipoğlu, Rum liderin açıklamalarını değerlendirdi.
Hasipoğlu, Rum liderin bir taraftan Türk tarafının önerilerini “ön şart” olarak nitelendirip, “takvim olmasın, KKTC’nin tanınması anlamına gelecek taleplerde bulunulmasın” derken, diğer taraftan “Türk askeri gitmeden ve Türkiye’nin müdahale hakkı ortadan kaldırılmadan anlaşma ve müzakere masası olmayacağı” yönünde ön şart ileri sürdüğüne dikkat çekti.
Oğuzhan Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Erhürman bir yandan ‘görüşme masasının müzakere masasına dönmesi için çabalayacağız ve o masadan kalkmayacağız’ derken, diğer yandan masa için zaman sınırı ve takvim önermesi çelişkilidir. Bize göre; Rum tarafının radikal ve değişmez pozisyonu görülerek, iki halkın yararına olacak şekilde iki devletin iş birliği görüşmelerine kaldığı yerden devam etmek daha gerçekçi ve sonuç alıcı bir yöntem olacaktır.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu, Rum lider Hristodulidis’in sadece garantiler konusunda değil, Kıbrıs konusundaki tüm başlıklarda uzlaşmaz olduğunu belirterek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tutumunun değişmediğini ve müzakere zemini yaratmaya yönelik bir irade ortaya koymadığını kaydetti.
Rum lider Nikos Hristodulidis’in açıklamalarının, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini doğrudan hedef aldığını belirten Hasipoğlu, Rum liderin, Türk askerinin adadan çekilmesi ve garantörlük sisteminin kaldırılmasına yönelik ifadelerini “kabul edilemez bir ön şart ve dayatma” olarak nitelendirerek, bunun Rum tarafının yıllardır sürdürdüğü uzlaşmaz yaklaşımın yeni bir örneği olduğunu ifade etti.
Hasipoğlu, Rum Meclisi’nin 19 Şubat 2010 tarihli kararı ile Crans-Montana sürecindeki tutumun, Rum tarafının Türk askerinin varlığını ve Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını ortadan kaldırmayı temel hedef haline getirdiğini gösterdiğini belirtti. Hasipoğlu, bu yaklaşımın “bir anlaşma niyeti taşımadığını” söyledi.
-Türk askeri barışın teminatıdır
Hasipoğlu, Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve özgürlüğünün, uluslararası çıkar hesaplarına, AB’nin çifte standartlarına veya Rum liderliğinin keyfine göre şekillenmeyeceğini vurgulayarak, “Türk askeri bu adaya barışı getirmiştir; varlığı barışın teminatıdır. Garantörlük sistemi Kıbrıs Türk halkının kırmızı çizgisidir. Bu konuda geri adım atmak bir seçenek değil; milli çıkarlarımıza aykırı bir duruş olur” ifadelerini kullandı.
Hasipoğlu, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın Rum liderin garantilere ilişkin sözlerine anında tepki göstermesinin olumlu olduğunu belirtti, ancak Rum tarafının garantiler dışında egemen eşitlik, mülkiyet, toprak, ulaşım, spor, ticaret ve KKTC yetkililerinin uluslararası temasları gibi tüm konularda da "katı bir tutum" sergilediğini vurguladı.
-İki devletin iş birliği görüşülmelidir
Hasipoğlu, egemen eşitliğin ve KKTC’nin Güney Kıbrıs Rum Devleti ile uluslararası düzeyde eşit statüsünün teyit edilmeden müzakere masasına oturulmasının mümkün olmadığını, bunun Türkiye tarafından da desteklenen en doğru ve güvenli yol olduğunu kaydetti.
Hasipoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Erhürman, iki halkın menfaatine olacak görüşme masasına odaklanmalıdır. Bizler de egemenliğimizin ve Türkiye’nin etkin ve fiili müdahale hakkının kırmızı çizgimiz olduğunu hep dile getirdik. Rum liderin garanti ve güvenlik konusunda geri adım atmayacağını biliyorduk; nitekim bizi yanıltmadı. Cumhurbaşkanı Sayın Erhürman’ın zaman içinde Rum tarafının radikal pozisyonunu daha iyi anlayacağını düşünüyoruz.
Sayın Erhürman’ın bir yandan ‘görüşme masasının müzakere masasına dönmesi için çabalayacağız ve o masadan kalkmayacağız’ derken diğer yandan masa için zaman sınırı ve takvim önermesi çelişkilidir.
Rum tarafının radikal ve değişmez pozisyonu görülerek, iki halkın yararına olacak şekilde iki devletin iş birliği görüşmelerine kaldığı yerden devam etmek daha gerçekçi ve sonuç alıcı bir yöntem olacaktır.”