Rusya , bunu kabul etmese bile , Rus ordusuna ait 366’cı alayın , 1991 yılının sonbaharından itibaren , Ermenilerin safında savaştığı , alaydan kaçan dört askerce teyit edilmiştir .
On bin nüfuslu Hocalı da , katliama tanık olan ve görüntüleyen bir gazetecinin aktardıklarını ibret olsun diye , yazıyorum :
“ Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım . Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle, bir günde, bin üç yüz Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce katledilişini tüm dünyaya duyurdum . Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti . Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov , vahşeti dört gün boyunca kamu oyundan gizlemeye çalıştılar . Bütün Azerbaycan şok olmuştu . Ermeni bıçaklarından , kurşunlarından kurtulmayı başaranlar ; Kadınlar , ihtiyarlar , çocuklar , karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında , çoğunun ayakları donmuştu . Bazılarının ayakları kangrenden dolayı kesilmişti . Bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü . Hocalı ile Agdam arasındaki on iki kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti .”
Bir gazetecinin katliamla ilgili , söyledikleri :
Ermeniler , Erzurum ve havalisinde , buna benzer katliamları Çarlık Rusya’sı döneminde de yapmışlardı .
Birçok Türk, çoluk çocuk demeden katledilmişti .
Kolordu kumandanı , Kazım Karabekir’in erken müdahalesi ile , Ermenilerin hedeflerine varması engellenmiş ve o yöre Ermenilerden arındırılmıştı .
Bunu niçin anlattım ?
Ermenilerin mentalitesini, ortaya koymak için .
Ermeniler , Erzurum’da, da ayni .
Hocalı’da , da ayni .
Şimdi de, ayni .
Değişen bir şey yok .
1991’de , Dağlık Karbağ bölgesi Parlamentosu , bağımsızlığını ilan etti.
1992 ‘de de , Rus askerleri bölgeden çekildi . Silahsız ve savunmasız , Azeri Türk’lerinin üzerine , geçmişte Ermenistan’dan getirilen, Ermeni milislerinin ortamı hazırladıktan sonra . Ermenistan’dan gelen tam teçhizatlı Ermeni askerlerinin de katılımı ile , 25 – 26 şubat 1992 ‘de ,
20’ci yüzyılın en büyük soykırımlarından biri , Hocalı’da , gerçekleştirilmiştir .
Aradan 22 yıl geçmiş olmasına rağmen , bu katliamı yapanlardan hesap sorulmuş değildir .
Hesap vermek bir yana , tamamen Azerbaycan Türk’lerine ait olan , Dağlık Karabağ bölgesi ise , halen Ermenilerin işgali altındadır .
BM’ler, GK’nin 822 sayılı kararı ile Ermeni Kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istemesine rağmen . Ermenilerin işgali devam etmektedir .
BM’ler , bu konuda hiçbir ciddi adım atmadılar .
Konuya, AGİT el atarak , arabuluculuk görevi üstlenmesine rağmen , bu güne kadar somut ve çözüme yönelik bir gelişme olmamıştır .
Halbuki , tarafları değiştirelim .
Dağlık Karabağ , Ermenilerin olsa idi . Bu işgali Azeri Türk’leri yapsa ve Ermenileri ayni sayıda katletse idi , ne olurdu ?
Hemen belirteyim .
Nato veya Koalisyon Güçleri , Dağlık Karabağ’ı işgal eden ve bu katliamı yapan , Azerilerin üzerine , tonlarca bomba yağdırırdı .
Dağlık Karabağ işgal edilir ve işgalciler , Dağlık Karabağ’dan sürülerek,
gerçek sahipleri olan Ermenilere verilirdi .
Ama ne acıdır ki , mağdur , Ermeniler değil de , Azerilerdir .
O nedenle , ne Nato’nun nede , Koalisyon Güçlerinin , kılları kıpırdamaz.
Hocalı’dan sonra , Ermeniler Nahcivan’a da saldırmışlardı .
Kars Anlaşmasına göre , Rusya , Ermenistan , Azerbaycan ve Türkiye Nahcivan’ın statüsünü korumakla mükelleftirler .
O zamanki Türkiye’deki idare , bundan yararlanıp da müdahale etse idi , belki de Dağlık Karabağ’ı da kurtarabilirdi .
Çünkü o yıllar , Rus ordusu savaşamayacak kadar berbat bir durumda idi.
Bu önemli fırsat yitirilmiş oldu .
Dağlık Karabağ , dünyaya , Keşmir gibi bir sorun olarak devam edecek .
Bu yıl dönümünde , katledilen kardeşlerimize tanrıdan rahmet dilerim .
“ Vurdumduymaz “ batının da dikkatini çekerim .
Uyguladıkları çifte standardı da protesto ederim .
Bloklaşan dünyamızda maalesef bu olaylar , değişik coğrafyalarda devam ettirilmektedir .
Dünyamızı yeniden şekillendirmeye çalışan süper güçler . Bu şekilleşmeyi gerçekleştirmek için , yitirilecek ve dökülecek can ve kan onların umurunda değil .
Onların ilgi alanı , dünyadaki her tür maddi kaynaklardır .
Tabii , bunun başında da petrol gelir .
Kıbrıs’ta da, her iki topluma dayatılan ortak metnin , kaynağı bu değil midir ?
Dünyayı yeniden şekillendirmeye çalışan dış güçler , adadaki her iki halka da, bunun bedelini , ödettirecektir .
Bu bedel , sırf petrol uğruna , her iki tarafa da ödettirilecektir .
Fakat , Türk tarafının bedeli daha ağır olacaktır .