HOCALI VAHŞETİ

     1992 yılında , SSCB’nin desteklediği Ermeniler, Hocalı’daki Azerbaycan Türk’lerine karşı soykırım hareketine girişmişlerdi .
     Rusya , bunu kabul etmese bile , Rus ordusuna ait 366’cı alayın , 1991 yılının sonbaharından itibaren , Ermenilerin safında savaştığı , alaydan kaçan dört askerce teyit edilmiştir .
     On bin nüfuslu Hocalı da , katliama tanık olan ve görüntüleyen bir gazetecinin aktardıklarını ibret olsun diye , yazıyorum :
     “ Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım . Görüntülerle belgeledim  ve video çekimleriyle, bir günde, bin üç yüz Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce katledilişini tüm dünyaya duyurdum . Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti . Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov , vahşeti dört gün boyunca kamu oyundan gizlemeye çalıştılar . Bütün Azerbaycan şok olmuştu . Ermeni bıçaklarından , kurşunlarından kurtulmayı başaranlar ; Kadınlar , ihtiyarlar , çocuklar , karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında , çoğunun ayakları donmuştu . Bazılarının ayakları kangrenden dolayı kesilmişti . Bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü . Hocalı ile Agdam arasındaki on iki kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti .”
     Bir gazetecinin katliamla ilgili , söyledikleri :
     Ermeniler , Erzurum ve havalisinde , buna benzer katliamları Çarlık Rusya’sı döneminde de yapmışlardı .
     Birçok Türk, çoluk çocuk demeden katledilmişti .
     Kolordu kumandanı , Kazım Karabekir’in erken müdahalesi ile , Ermenilerin hedeflerine varması engellenmiş ve o yöre Ermenilerden arındırılmıştı .
     Bunu niçin anlattım ?
     Ermenilerin  mentalitesini, ortaya koymak için .
     Ermeniler , Erzurum’da, da ayni .
     Hocalı’da , da ayni .
     Şimdi de, ayni .
     Değişen bir şey yok .
     1991’de , Dağlık Karbağ bölgesi Parlamentosu , bağımsızlığını ilan etti.
 
 
     1992 ‘de de , Rus askerleri bölgeden çekildi . Silahsız ve savunmasız , Azeri Türk’lerinin üzerine , geçmişte Ermenistan’dan getirilen, Ermeni milislerinin ortamı hazırladıktan sonra . Ermenistan’dan gelen tam teçhizatlı Ermeni askerlerinin de katılımı ile , 25 – 26 şubat 1992 ‘de ,
20’ci yüzyılın en büyük soykırımlarından biri , Hocalı’da , gerçekleştirilmiştir .
     Aradan 22 yıl geçmiş olmasına rağmen , bu katliamı yapanlardan hesap sorulmuş değildir .
     Hesap vermek bir yana , tamamen Azerbaycan Türk’lerine ait olan , Dağlık Karabağ bölgesi ise , halen Ermenilerin işgali altındadır .
     BM’ler, GK’nin 822 sayılı  kararı ile Ermeni Kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istemesine  rağmen . Ermenilerin işgali devam etmektedir .
     BM’ler , bu konuda hiçbir ciddi adım atmadılar .
     Konuya, AGİT el atarak , arabuluculuk görevi üstlenmesine rağmen , bu güne kadar somut ve çözüme yönelik bir gelişme olmamıştır .
     Halbuki , tarafları değiştirelim .
     Dağlık Karabağ , Ermenilerin olsa idi . Bu işgali Azeri Türk’leri yapsa ve Ermenileri ayni sayıda katletse idi , ne olurdu ?
            Hemen belirteyim .
     Nato veya Koalisyon Güçleri , Dağlık Karabağ’ı işgal eden ve bu katliamı yapan , Azerilerin üzerine , tonlarca bomba yağdırırdı .
     Dağlık Karabağ işgal edilir ve işgalciler , Dağlık Karabağ’dan sürülerek,
gerçek sahipleri olan Ermenilere verilirdi .
     Ama ne acıdır ki , mağdur , Ermeniler değil de , Azerilerdir .
     O nedenle , ne Nato’nun nede , Koalisyon Güçlerinin , kılları kıpırdamaz.
     Hocalı’dan sonra , Ermeniler Nahcivan’a da saldırmışlardı .
     Kars Anlaşmasına göre , Rusya , Ermenistan , Azerbaycan ve Türkiye Nahcivan’ın statüsünü korumakla mükelleftirler .
     O zamanki Türkiye’deki idare , bundan yararlanıp da müdahale etse idi , belki de Dağlık Karabağ’ı da kurtarabilirdi .
     Çünkü o yıllar , Rus ordusu savaşamayacak kadar berbat bir durumda idi.
     Bu önemli fırsat yitirilmiş oldu .
     Dağlık Karabağ , dünyaya , Keşmir gibi bir sorun olarak devam edecek .
     Bu yıl dönümünde , katledilen kardeşlerimize tanrıdan rahmet dilerim .
     “ Vurdumduymaz “ batının da dikkatini çekerim .
     
 
Uyguladıkları çifte standardı da protesto ederim .
     Bloklaşan dünyamızda maalesef bu olaylar , değişik coğrafyalarda devam ettirilmektedir .
     Dünyamızı yeniden şekillendirmeye çalışan süper güçler . Bu şekilleşmeyi gerçekleştirmek için , yitirilecek ve dökülecek can ve kan  onların umurunda değil .
     Onların ilgi alanı , dünyadaki her tür maddi kaynaklardır .
     Tabii , bunun başında da petrol gelir .
     Kıbrıs’ta da, her iki topluma dayatılan ortak metnin , kaynağı bu değil midir ?
     Dünyayı yeniden şekillendirmeye çalışan dış güçler , adadaki her iki halka da, bunun bedelini , ödettirecektir .
     Bu bedel , sırf petrol uğruna , her iki tarafa da ödettirilecektir .
     Fakat , Türk tarafının bedeli daha ağır olacaktır .