KENDİ SORUMLUKLARIMIZ VE HAKLARIMIZ

21 Aralık 1963’ü yazmak anmak kolay.

Elli yıl geçmiş üstünden.

Hükümetseniz  1964 yılından bu güne nereye vardığımızın  irdelemesini yapmak ile yükümlüsünüz ve bu yükümlülük hükümet veya hükümet ortağı olacak kadar oy alamayıp da hükümet değil ama fakat mecliste iskemle sahibi içinseniz de var sırtınızda.

1950’li yıllarda hayal bile edemeyeceğimiz bir yerdeyiz ve fakat bu yer olmamız gereken yerin çok gerisinde.

Halklar ve devletler tabii ki bu halkların ve devletlerin içinde yer alan barınan örgütler de kendilerini dünya devletlerinin ve halklarının en son sıralarında yer alanlarla değil ve hatta vasatı ile değil, kendi ideallerine göre 2023 yılında olunması gereken yer ile ölçmelidir.

Şüphesizdir ki Namibya’dan daha iyi bir yerdeyiz ve bu asla yetinilmesi gereken bir yer değildir. Aynı şekilde KKTC’ni İsveç ile kıyaslamak da abesle iştigaldir.

O halde ne.

2023 yılına sayılı günler kala her bir KKTC yurttaşı bir insan olarak nasıl bir hayatın hak ve sorumluluklarına ya da daha doğru bir yaklaşımla sorumluluk ve haklarına sahip olmak istiyor.

Ölçüt bu olmalı.

Niye hak ve sorumluluklar değil de sorumluluk ve haklar dedim.

Öyle dedim çünkü kişi sorumluluk sahibi oldukça hak sahibi olma iradesi ve isteğini geliştirebilir. Açalım mı peki en basitinden açalım.

Sıfır ile on sekiz yaş arasında sorumluluğu nedir insanların, bu soru sorumluluk ile hak arasındaki ilişkiyi doğru bir temele oturtmamızın başlangıcı olabilir.

Öğrencilik süreci boyunca insanın sorumluluğu derslerine karşıdır ve çalışıp da sınıf geçtikçe ufak ufak haklarını da anlamaya başlar.

Süreci böyle okur isek, on altı yaşında oy kullanma hakkına sahip olamamamızın daha o sorumluluğu yerine getirecek bir olgunluğa erişmemiş olduğumuz ile anlamlandırabiliriz.

Sorumlu olma olgunluğuna eriştikçe, ve kendi hayatımızı kendimiz olarak denetleyerek oluşturdukça sorumluluklarımızı kimseye boyun eğmeden ve kimsenin yol göstericiliği olmadan yerine getirmeye başladıkça haklarımızı söke söke almanın da olgunluğuna doğru yelken açmaya başlamışız demektir.

Yelken açmak evet.

Kendi kaburgamızdan kendi benliğimizden kendi kişiliğimizden oluşan / oldurduğumuz bir kayıkla okyanusa kafa tutmaktır bu.

Bir insan ve dev bir okyanus.

Kişi ve hayat. Halk ve dünya.

Kendimize karşı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirirsek hiçbir güç haklarımıza engel koyamaz.

Soru şu.

Kıbrıs Türk halkı ve KKTC kendi sorumluluklarını yerine getirdi mi getiriyor mu getirecek mi