İngiltere’nin 1878’de Kıbrıs adasına el koymasıyla başlayan; Kıbrıs Türk Halkının, Rumlara karşı adada gerçekleştirdiği direnişe, var oluş mücadelesine yansıyan üç önemli gerçek vardır:

    Bu gerçeklerin ilki;

    1878 yılında Kıbrıs adasına el koyan İngiltere’nin müstemleke döneminden, 1960 yılında kurulan Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti dönemine kadar giden süreç de dâhil ama özellikle 21 Aralık 1963 tarihinde başlayarak, 20 Temmuz 1974’e kadar devam eden Rum tedhiş hareketleri karşısında; Kıbrıs Türklerinin ata yadigârı vatan topraklarında yaşam hakkının savunulmasıdır.

     İkinci gerçek ise;

    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun tapu senedi Lozan Anlaşmasıyla Akdeniz’de kurulmuş Türk-Yunan dengesinin,  20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtıyla Türkiye aleyhine bozulmasının önlenmesidir.   

     Ada tarihine kazınan üçüncü gerçek ise:

      TMT gibi efsanevi bir teşkilatta görev almış Türk subaylarının tarihe yazdığı nice kahramanlıklarla, o süreçte bu teşkilata destek veren Türkiyeli ve Kıbrıs Türk siyasetçilerinin unutulmaz çabalarının tarihe iz düşümüyle, teşkilata katılan Kıbrıs Türk Mücahitlerinin, Mücahidelerinin adadaki var oluş mücadelesinde gösterdikleri kahramanlıklarla, bu uğurda verilen nice şehitlerle, gazilerle ispatlıdır.

     Türk Milletinin ve onun ayrılmaz parçası Kıbrıs Türk Halkının yakın tarihimize yazmış olduğu ilk iki gerçeğin göz ardı edilmesinin mümkün olmayacağı gibi, yukarıda belirtmiş olduğum üçüncü gerçeğin altını da kalın çizgilerle çizmek gerekir.

    Çünkü bu gerçek; 50’li yıllardan, 1974 yılına kadar geçen çeyrek asırlık süreçte Kıbrıs Türk’ünün adadaki direniş ve varoluş mücadelesine önderlik ederek, Rum-Yunan ikilisinin adada gerçekleştirmek istedikleri Enosis’i önlemek amacıyla 1 Ağustos 1958’de adada faaliyete geçen TMT gizli teşkilatını, bu teşkilatta görev almış nice kahramanların yerine getirmiş olduğu vatan görevini anlatır.

    İlk iki gerçek yasal antlaşmalarla, tarihi belgelerle kanıtlıdır…

    Üçüncü gerçeğin yazılı belgesi yok denecek kadar azdır ama bu önemli gerçek, yaşanan olaylarla kanıtlanmış, tarihin unutmaz hafızasına ‘’Ölmek Var, Dönmek Yok’’ parolasıyla emanet edilmiştir.

    Tarih; vicdanımıza kazınan olayların hafızası, gerçekler ise zamanın vicdanıdır. Her şey değişebilir, dönüştürülebilir ama tarihi gerçekler asla değişmez, dönüştürülemez. Vicdanlara kazınan olaylar ise asla unutulmaz.

    TMT gerçeği de ne değiştirilebilir, ne de dönüştürülebilir. Hele, hele günümüzde tarihi gerçekleri saptırarak, internet bilgileriyle bilim insanı kisvesine bürünen, vicdanlarını cüzdanlarına tercih eden kimileri tarafından Türk Mukavemet Teşkilatının Kıbrıs Türk halkından aldığı destekle göstermiş olduğu o muhteşem direniş, gerçekleştirdiği başarılı mücadele; ne yok sayılabilir, ne de aslı astarı olamayan sokak efsanesiymiş gibi gösterilebilir!

     TMT mensupları; Kıbrıs Türk Halkının adadaki var oluş mücadelesinde, onlara verilen vatan görevi ne ise, sadece o görevi, kanı ve canı pahasına yerine getirmiş; ne haktan, ne de hukuktan ayrılmamıştır.

      Kıbrıs adası Türk toprağıdır. Kıbrıs Türk Halkı atalarından yadigâr bu vatan parçamızda sonsuza değin, hür ve bağımsız yaşayacaktır.

      Yıllar sonra gün gelecek tıpkı bugün olduğu gibi, tarih sayfaları yine açılacak, yaşanan tarihi gerçekler bir kez daha sorgulanacaktır!    

       Ancak yüzyıllar sonra dahi, kimler sorgularlarsa sorgulasın; TMT araştırıldığında, bu teşkilat nedir? Neden kurulmuştur? Diye sorgulandığında; karşılarına hep şu gerçek çıkacak, ağızlardan şu cümleler dökülecektir:

     ‘’Türk Mukavemet Teşkilatı, Kıbrıs Türk’ünün adadaki direniş ve varoluş mücadelesinin önderi, bizim yaşam kaynağımız olmuş. Bu gün ata yadigârımız Kıbrıs’ta kurulmuş bağımsız bir devlette özgürce yaşayabiliyorsak, bu topraklar bizim vatanımızdır diyebiliyorsak eğer; varlığımızla birlikte her şeyimizi o yıllarda atalarımızın vermiş olduğu o muhteşem direnişe, bu direnişte görev alanlara ve tabi ki, bizleri adada yok olmaktan kurtaran Türkiye’ye ve Mehmetçiğe borçluyuz.’’

       Kıbrıs adasında bundan 64 yıl önce ölüm, kalım mücadelesi veren Kıbrıs Türk’ünü, bu mücadelesinde yalnız bırakmayan, onlara önderlik ederek tarih sayfalarına ‘’TMT - Kod Adı: KİP’’ olarak geçen bu gizli teşkilat için söylenecek, yazılacak ne varsa, hepsi bundan ibarettir.

      Unutulmasın ki!

      Yaşanan tüm gerçeklere rağmen bu efsanevi teşkilatın ada tarihine kazıdığı o muhteşem var oluş mücadelesini göz ardı edenlere, Kıbrıs Türk’ünün ortaya koyduğu Kuva-yi Millîye (milli güçler) ruhunu yok sayanlara verilecek cevap; tarihin derinliklerinden bu efsane teşkilatın mensuplarından gelecek, ada topraklarında yine onların sesi duyulacaktır:

      ‘’Kıbrıs Türk’ünün yaşayış ve hürriyetine, malına, her türlü ananesine ve mukaddesatına, her nerede ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için, kendimi Yüce Türk Ulusuna adadım. Gördüğüm, duyduğum ve hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğime, ifşaatın ihanet sayılacağına ve cezasının ölüm olduğuna, verilecek cezayı seve seve kabul edeceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim.’’

        Vatan; Türk Mukavemet Teşkilatında görev alanlara minnettardır.

        (Kaynakça: TMT (Ölmek Var, Dönmek Yok - 2021 Atilla Çilingir)