Halkımızın müzakere sürecinden beklediği, mal mülk sorununun nasıl çözümlendiğidir. En büyük sorunlardan biri olarak her müzakere döneminde karşımıza çıkmış ve maalesef her masaya oturduğmuzda tapulu mallarmızdan, Evkafın mülklerinden kaybetmiş durumdayız...
Sayın okurlarım, adil bir çözüm olcaksa en azından 1960 Antlaşmalarında elimizde olan topraklardan %33+ hiç taviz verilmemeliydi. NEDEN TOPRAK TAVİZİ VERİYORUZ ? Rumlar ve Yunanlılar 103 köyümüzü yaktıkları için mi ? Yoksa 21Aralık 1963 itibarı ile Kıbrıs Cumhuriyetini gasp ettikleri için mi? 11 yıl 1963-1974 arasında bizleri %3 kara parçasına ( Deniz hududu bile olmayan, ama aslında bilhassa Güney’de Deniz yalılarının bize ait tapulu mallarımız olmasına rağmen) haps etmişlerdi. O da yetmedi, işine gücüne giden masum insanlarımızı yollardan, tarlalardan, evlerinden toplayıp katletmediler mi?
1975 Mübadele antlaşması ile son defa Güney’deki evlerini kitleyerek, mallarını mülklerini bırakarak, canlarını kurtarmak için, Kuzeye güvenli bölgelere insanlarımız göç etmediler mi ? Bu antlaşma BM nin gözetiminde yapılmadımı ? BM nin kasasında değil mi? Uluslar arası hukuka aykırı mı, hiç mi geçerliliği yok?
Biz bu antlaşmalara güvenerek, Devletimizin bizlere verdiği koçanlara güvenerek 43 yıldır bu topraklara yatırım yapıyoruz. İş alanları yarattık, Üniversiteler açtık, Oteller yaptık, Sanayilerimizi kurduk... Şimdi bize (RUMLAR )43 yıl sonra HAYIR bu olmadı biz kabul etmiyoruz diyorlar. Bizde bazı malum çevreler hep bir ağızdan ( İşte toprak vermeliyizde Barış olsun ) diyorlar. BU NASIL BİR MANTIK NASIL BİR ADALET ? Rum hem kendi malını alıyor, hem bizim en verimli arazilerimize, Vakf mallarımıza el koyuyor... Bu da yetmezmiş gibi Dentaş Bey 1986 da %29.2 ye razı oldumuştu, bizde şimdi razı olduk. Siz de olacaksınız...diyorlar.
Rumlar buna da Hayır diyorlar... ve ısrarla bizim daha size kalan bölgelerde malımız var en az 50-60 bin Rum geri mallarına dönecek, diyorlar... ve bununla da yetinmiyorlar ( Biz sizin nufus oranınızı belirleyeceğiz ve siz bu nufus oranını asla geçmiyeceksiniz... diyorlar)
BUNUN ADI WIN-WIN miş yani KAZAN-KAZAN. Neyi kazanmışız acaba birileri çıkıp bize artık söylemek mecburiyetinde.
HELE O AVRUPA BİRLİĞİ... HİÇ Mİ BU ADALETSİZLİĞİN FARKINDA DEĞİL ? HANGİ ÜLKEDE SİZ HERHANGİ BİR TOPLUMA, NUFUSUNUZ ŞU KADAR OLACAK DİYEBİLİRSİNİZ
YA SUÇLUSUN, YA DEĞİLSİN... ÖNEMİ YOK DİYEMEZSİN...
Aşağıda ki yazı değerli dostum Taner Derviş beyin yeni açmış olduğu sitenin amacını açıklamaktadır. Yıllardır Millet Vekillerimize yaptığımız ikazlar hiç bir parti tarafından kaale alınmamış. AB Parlamentosundaki üyeler KKTC konusunda bilgilendirilmemiş, saha tam anlamıyle Rumlara ve Yunanlılara bırakılmıştır.
YILLARCA LOBİ FAALİYETLERİNİN, YEME İÇMELERE, GEZİLERE KATILMA FAALİYETLERİ OLMAMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİK ve YAZDIK. HATTA SON AB PARLAMENTER SEÇİMLERİNDE BÜTÜN YENİ ÜYELERİN LİSTESİNİN TAMAMINI e_mail ADRESLERİ İLE BİRLİKTE İLGİLİ MÜSTEŞARLARA SUNDUM.
NE OLDU İŞTE CEVABI AŞAĞIDA Kİ YAZIDA... ZATEN SİZDE NE OLDUĞUNUN CEVABINI BİLİYORSUNUZ.
KIBRIS VAKIFLAR PLATFORMU’NUN AMACI
Kıbrıs Vakıflar Platformu’nun temel amacı ada genelinde geçerli yasalar ve uluslararası antlaşmalar temelinde Kıbrıs Türk Halkının ada genelindeki toprak, mülkiyet ve tazminat haklarının korunması olarak belirlenmiştir.
Toprak ve mülkiyet Kıbrıs sorununun en önemli konu başlıkları arasında yer almaktadır. Kıbrıs Türk Halkı için arzettiği toplumsal öneme rağmen ulusal toprak ve mülkiyet politikası oluşturulmamıştır. Resmi kurumlar Kıbrıs Türk Halkının toprak ve mülkiyet haklarını koruma kapasitesini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, 1878 tarihinden itibaren gaspedilmiş vakıf emlak ile 1958 yılından itibaren zarara uğratılmış özel mülkiyetten kaynaklanan mülkiyet ve tazminat haklarının tespiti ve uluslararası platformda savunulması ihmal edilmekte, bunun doğal bir sonucu olarak Kıbrıs Türk Halkının ada genelindeki toprak, mülkiyet ve tazminat hakları yitirilmektedir.
Kıbrıs hukuk sisteminde yer alan temel hükümlere ve uluslararası antlaşmalara rağmen 1878-1960 sömürge idaresi dönemi ile 1960-1974 Cumhuriyet döneminde, Kıbrıs tarihinin en büyük emlak yağması gerçekleştirilmiştir. Kıbrıslı Rumlar tarafından hukuk kurallarına aykırı bir şekilde işgal edilmiş Vakıflardan kaynaklanan mülkiyet ve tazminat hakları Kıbrıslı Rumların AİHM sürecindeki iade ve tazminat taleplerini aşmaktadır.
1878 tarihinden itibaren gaspedilmiş vakıflar ile 1958 yılından itibaren zarara uğratılmış özel mülkiyet haklarına sahip çıkılmadığı takdirde, ilk etapta pilot dava olarak belirlenmiş Kapalı Maraş tazminat ödemeleri ile birlikte işgalci Rumlara verilecek, yaratılacak domino etkisi ile ada genelindeki Vakıf emlak heba edilmiş olacak ve bunun sonucunda muhtemel bir siyasi anlaşmada Kıbrıs Türk Halkının ada genelindeki özel mülkiyet payı % 16.8 seviyesine, Kıbrıs Türk Devletinin toprak payı ise % 21.8 seviyesine düşecek ve 114,000’e ulaşacak göç dalgası yaratılacaktır.
Kıbrıslı Rumlar tarafından AİHM üzerinden yürütülen süreç ve bu sürece paralel olarak oluşturulan tek taraflı tazminat sistemi Kıbrıslı Türklerin Vakıflardan kaynaklanan kollektif mülkiyet ve tazminat haklarının heba edilmesine neden olmaktadır.
Rum Yönetimi’nin AİHM ve AB üzerinden yürüttüğü plan kapsamında öncelikle Kapalı Maraş’ı almak istediği, buna bağlı olarak ada genelinde gaspedilmiş Vakıf taşınmaz malların tasarrufunu sağlamlaştırmayı amaçladığı ve son aşamada Türkiye Cumhuriyetini bir soykırım suçlaması ile baskı altına alma girişimi başlatacağı anlaşılmaktadır.
Yukardaki anlatım çerçevesinde, Platformun temel amacı stratejik bir politika değişikliği ve hukuk ilkeleri temelinde sözkonusu sorunları bertaraf etmek, Kıbrıslı Rumlar tarafından işgal edilmiş Vakıfların tazminat ödemeleri ile birlikte iadelerini sağlamak ve 1958-1974 döneminde özel ve toplumsal haklara yapılan zararları tespit etmek suretiyle, Kıbrıs Türk Halkının ada genelindeki toprak, mülkiyet ve tazminat haklarını korumaktır.
Taner Derviş
Kıbrıs Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdürü
Kıbrıs Vakıflar Platformu Kurucusu
Sayın okurlarım daha önümüzde hiçbir metin yok, ancak medyadan öğrendiklerimiz ile yetiniyoruz. Bizi endişelendiren de bu zaten. Rum medyası hergün inanılması güç aşırı taleplerle karşımıza çıkıyor. Bir yandan da bazı Rum çevreleri, siyasi partileri ve Papaz efendi Türklere çok taviz verildi diye yaygarayı basıyor... O kadar ki AP milletvekillerini bile Türkelre çok taviz verildiğine inandırıyorlar... SONUNDA SİZ NE DERSİNİZ ÖNEMLİ OLAN O... MAĞDURİYETLERİ YAŞAYACAK OLAN SİZLERSİNİZ, YILLARCA MAHKEME KAPILARINDA , KOMİSYONLARDA, KOŞUŞTURACAK OLAN DA SİZLERSİNİZ. NETİCEDE KARAR VERECEK OLAN DA SİZLERSİNİZ. BİZİM ACİZANE YAPTIĞIMIZ SİZLERE GERÇEKLERİ AKTARMAKTIR. ŞİMDİ MÜCADELE VERMEZ İSENİZ BAŞIMMIZIN ÇOK AĞRIYACAĞI BİR GERÇEK OLARAK ORTADA DURUYOR.
ÖĞRENMEK İSTEDİĞİMİZ BİZE VERİLEN KOÇANLARIN AKİBETİ NE OLACAK ? BİZİM AKİBETİMİZ NE OLACAK ? SANIRIM BUNU SORMAK HAKKIMIZ...
SAĞLICAKLA KALIN.