Hep bir bebeği olmasını istemişti yaşamında Hep bebek oyuncakları ile bebeklerle oynamış, bebeklerle büyümüş ....
Hatta çocukluktan çıktığı halde bu tutkuyu atamamış hayalerinden, hem de rüyalarından... O kadar ki rüyalarla gerçekler ters-yüz oluyor Karışırdı gerçeklerle rüyalar...
Zeki bir kızdı Güzel okurdu okullarda... Dahası çocuk doktoru olmuştu eğitiminin sonunda Ve çok da zevkle,itina ile çalışırdı doktorluğunda Kendisi elbette kendine ait bir bebeğinin olmasını çok arzu etmişti ama bu arzusunun sadece kendi istek ve iradesiyle gerçekleşebileceğinin imkansız olduğu gerçeği, her nedense ihmal ettiği, bir düşünce idi kendisi için.
Gün gele beğenebileceği bir baba adayı çıkmaz mı karşısına Hem de yüzük kutusuyla, üstelik izdivaç teklifiyle birlikte. Bu sahneyi beğenmişti beğenmesine Bir de bebek tutkusu gelince aklına Derin bir nefes alarak Üstelik müstakbel eşi de beğendiği bir meslektaşı olunca, İki kez evet dedi arkadaşına. Çok mutluydular bu evlilikten Hiçbir şikayetleri olmadı birlikteliklerinden Neticede bir bebeğe sahip oldular mutluluklarından.
Artık beşikte yatan nur topu misali, bir oğlan çocuğu olmuş yaşamlarında... Tutkuyla bakıyorlardı çocuklarına. Ancak annenin bebek tutkusu o kadar çok yaşanmıştı ki mazisinde, Bilinç altına çocuğunun kaybolması korkusu terkedemediği bir fobisi olmuştu annenin.
Her gece uyanıp uyanıp kalkar yoklardı bebesi duruyor mu beşiğinde... Bu durum bir mutsuzluk unsuru olmuştu Eşi ile arasında.
Ɓereket ki şanslıydı her ikisi de.. Kocası psikiyatri uzmanı olduğundan Kolayca eşinin fobi sorununu çözdü bilgi birikiminden Ve mutlulukları devam etti yıllarca...