MECLİS HALKIN İRADESİNİ YANSITIYOR(MUŞ)

                Meclisin toplanamaması veya nisabın hasıl olamaması, gerçekten halkın iradesi açısından onur kırıcıdır.   Maalesef uzun zamandan beri mecliste bir nisap sorunu yaşanıyor.  Bu da nereden kaynaklanıyor, bir partinin tek başına iktidara gelmemesi veya güçlü bir koalisyon ortaklığı oluşmamasındandır.

                Meclis Başkanı Önder Sennaroğlu Meclis’i toplamak ve nisabı sağlamak için adeta canını yiyip bitiriyor.  Meclis’in iç tüzüğü neyi emrediyorsa onu yapıyor da, bilhassa bu dönemde Meclis Başkanlığı yapmak büyük sorun.

                Önder Sennaroğlu bir çıkış yolu ararken, üzerinde durduğu bazı önemli, hatta acil yasa tasarıları olduğu hususuna parmak basıyor.

                Bakınız Sennaroğlu ne demiş...

                “Önümüzde çok önemli yasa tasarıları var ve bu yasa tasarılarının bir an önce geçmesi gerekiyor.  Tarım Sigorta Fonu Bütçe Yasa Tasarısı çok acildir.  Çünkü üreticinin tazminatını alıp tarlasını ekmesi gerekiyor.  Çiftçi perişan durumdadır.  Bütün milletvekilleri buna özen göstermelidir.  Çiftçinin bekleme şansı yoktur.  Herkes tarlasını ekecek.  Ayrıca Yabancılar Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısı da önemli olanlardan biridir.  Tabii ki diğer yasa tasarıları da önemlidir.  Muhalefet bunları uygun görüp toplantıya katılırsa, bunlar görüşülebilecektir.

                Gerçekten çiftçinin bekleme lüksü yoktur ve olamaz da. O bağlamda bu önemli yasa tasarısının hiç  gecikmeksizin meclisten geçmesi gerekiyor.

                Önder Sennaroğlu bu durumu uyarı niteliğinde ortaya koyarken bir soru geliyor akla.

                “Muhalefet mecliste bu yasa tasarısının veya diğer acil yasa tasarılarının meclisten geçmesi için Mecliste ‘olumlu’ bir tavır sergiler mi?”

                Evet işin özü buradadır.

                Ne yani düğüm tarağa geldikten sonra muhalefet hiç mevcut hükümete rant sağlar mı? 

                Muhalif kanadı görüş ve düşüncesi bu noktadadır.

                Halbuki halk, yani seçmen bu durumları görebiliyor ve kafasında bunları şekillendiriyor.

                “Yarın sandık başında kalem bizim elimizde olacak.”

                Madem mevcut hükümet mecliste nisabı sağlayamıyor ve erken seçim konusu gündeme geldi, bence CTP hiçbir zaman mecliste olumlu bir tavır sergilemeyecektir.

                Halbuki konuya bir de gerçekçi gözle baktığımızda, bence CTP bu yasaya veya acil yasalara onay vermiş olsa, elbette ki olası erken genel seçimlerde halka söyleyebilecekleri çok sözler olacaktır.  Yani ne gibi?

                “Biz bu yasalara onay vermeseydik, çiftçi perişan olacaktı.  Bu başarı hükümetin başarısı olarak görülse de, bu başarı, gerçek anlamda CTP’nin başarısıdır.”

                Tabii ki UBP kanadının da diyecekleri olacaktır seçmene ve özellikle çiftçiye.

                “Bunca zaman biz didindik durduk çifçinin çıkarları için ve nisap sorunu nedeniyle bir türlü bu yasayı meclisten geçiremedik.  CTP’nin olumlu yaklaşımı, halkın çıkarları ve demokrasi adına olumlu bir yaklaşımdır, ve demokrasi adına bu bir görevdir.”

                Bütün mesele politika...

                O zaman sormak lazım yeniden.

                “Halkın iradesi meclise yansıyor mu?”

                Bence yansımıyor.

                Yansır gibi görünür ama yansımaz.

                Bakmayın meclisteki milletvekillerinin sayısına.  Meclis, gerçek anlamda halkın çıkarlarını korumak, yine halkın menfaati için mantıklı bir düşünce içinde yasaların geçmesini sağlamak için vardır, en üst organ ve makam olarak.

                Bir seçim zamanı geldi mi, bütün siyasileri iğne deliği sığar, tabir yerindeyse.   Sırf halka şirin görünmek için her kılığa girerler.

                Bir bölgenin en güçlü adamından yararlanmak gerektiğinde, o adam mandarada, hayvan dışkıları içinde ineklerini ve koyunlarını sağlarsa, elbette oraya kadar gireceklerdir, siyasal rant için.

                Halkın oylarını kendi saflarına çekmek için elbette memleketin en hücra yerlerine kadar gideceklerdir.

                Şayet Kaleburnu’nda oy varsa, oraya gidecekler. Şayet Yeşilırmak’ta da oy varsa, oraya da gidecekler.  Bunun adı “oydur kardeşim”, bunun başka izahı yok.

                Milletvekillerinin ilk oturumda yapmış oldukları veya yapmakta oldukları yemin, davranışları ile çelişiyor.  “Milletin varlığını ve çıkarlarını...” diye başlayan o yeminin derinliklerinde ne denli onurlu ifadeler vardır.

                Bir de şunu düşünüyor ve hem üzülüyor, hem de tepki gösteriyorum.

                Meclis oturumlarında bir iktidar mensubu kürsüde konuşurken salon boşalıyor.  Ve o milletvekili kürsüde boş koltuklara konuşuyor.  Ama milletvekilleri şöyle diyebilirler.

                “Bütün odalarda, koridirlarda ve oturma odalarında hoparlör vardır ve biz oradan bütün konuşmaları izleyebiliyoruz.”

                Bu doğru olabilir. Lakin Meclis’in siyasi erk olarak onuruna ve şanına yakışmayan davaranış biçimleridir bunlar.  Yani şayet siz bir milletvekili iseniz, mutlaka orada bir varlık göstermek zorundasınız.

                Her ne ise...  Ne şu, ne de bu!

                Bütün çanak çiftçinin, köylünün ve halkın başında kırılıyor.  Ne yapsın insanlar?  Yarın yağmurlar başlayacak ve henüz tohumlarını tarlaya atamamış olacaklar.

                Ülke ekonomisi dönem bir çark gibidir.  Veya domino taşları gibi.  Yani birbirini etkilen bir sistemdir ekonomi.  Çiftçi tohumunu ekecek, ürün zamanı ürününü hasat edecek, hayvancı hayvanını yemleyecek, o hayvanlardan süt elde edecek, hellim ve peynir yapacak, piyasa bu ürünlerle beslenecek ve çark dönecek.

                Şu donimo benzetmesi diğer sektörler için de geçerlidir.

                Velhasıl ne söylesek boş.

                Meclisteki görüntü, gerçek meslis değildir.  Halkın beklediği ve görmeyi arzuladığı bir manzara da değildir.

                Yani Meclis halkın iradesini yansıtıyor(muş) derler.

                Hadi canım siz de!...