Ülkemizin tanınmış fotoğraf sanatçılarından olan, yaptığı yaratıcı çalışmalar ile birlikte kazandığı ödüller ile dikkatleri üzerine çeken ve başarıları ile adından söz ettiren Mustafa Müezzinoğlu, “sanatçı unvanına layık görülmek, zamanla ve insanların takdiriyle gerçekleşebilir" dedi. Soru: Sizi yakından tanımak adına kendinizden bahseder misiniz? Mustafa Müezzinoğlu: 26 Eylül 1980’de Lefkoşa’da doğdum. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldum. Evli ve iki çocuk babasıyım. 1999-2013 yılları arasında ulusal fotoğraf yarışmalarında fotoğraflarım sergilenmeye hak kazandı. 21. Devlet Fotoğraf Yarışması’nda “Hasret” isimli fotoğrafımla “Başarı Ödülü”nü kazandım. 2012-2018 yılları arasında 25 farklı ülkede düzenlenen FIAP patronajlı uluslararası fotoğraf yarışmalarında fotoğraflarım, 625 kabul alıp 20’si altın madalya 43 ödüle layık görüldü. 2013’ te PSA ‘’Who is Who?’’ listesine girmeye hak kazandım. 2014’te FIAP (Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu) tarafından AFIAP ve ardından 2015’te EFIAP unvanlarına layık görüldüm. Girne Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu ‘’Mavi’’ temalı fotoğraf yarışması jüri heyetinde ve FIAP-PSA patronajlı uluslararası fotoğraf yarışmalarından ‘’CHILD 2018’’ adlı yarışmada 9 kişilik uluslararası jüri heyetinde görev üstlendim. 2018 yılında Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü’nden mezun oldum. 2019 yılında FIAP-PSA patronajlı bir başka uluslararası fotoğraf yarışması olan BON VOYAGE 2019 adlı yarışmada 3 kişilik jüri heyetinde bulundum. Prime Four grubu üyesiyim. Sanat ve fotoğrafla uğraşan insanların yarışma arenalarında başarılar elde etmesi güzel bir şeydir elbette, teşvik edicidir; ancak bu başarılarla birlikte insanın, insan olarak kalabilmesi, karakterli duruşundan ödün vermemesi gerekir. Soru: Sizi fotoğraf sanatına yönelten etkenler nedir? Mustafa Müezzinoğlu: Yıllar önce lise hayatımda sevgili dayım Ali Yücel Pehlivan, bana filmli bir fotoğraf makinesi hediye etmişti. Yani, tutkumun tohumlarını atan dayımdı, o zamandan bu güne fotoğraf benim için tarif edilemez bir tutkudur. İlk zamanlar, üniversite hayatım boyunca İstanbul’dayken belli başlı fotoğraf klüplerinde kendimi geliştirme imkânı buldum. Soru: Fotoğraf çekerken dikkat ettiğiniz unsurlar nelerdir? Mustafa Müezzinoğlu: Fotoğraf ürünü üretimi için her ne kadar farklı yaklaşımlar ve çeşitli tercihler olsa da fotoğraf ürünün gücü ve kalıcılığı için atılacak ilk adım, kanaatimce, estetik disiplin ve sanatsal prensiplerdir. Fotoğraf üretimiyle uğraşan fotoğrafçı; özensiz ve disiplinsiz bir tarzdan uzak durmak zorundadır. Elini, gözünü ve ruhunu gelişigüzel bir akışa bıraktığı anda, fotoğraf yaratabilmekten gittikçe uzaklaşacaktır. Fotoğraf kompozisyonunun bütünlüğünü oluşturabilmek, fotoğrafçının birtakım seçkileriyle mümkün olabilir. Fotoğrafçı, kullandığı teknik bilgileri, kendi konumunu ve perspektifini, konuya olan uzaklığını, kadraja neyi dahil edeceğini seçip belirlemek zorundadır. Fotoğraf üretimi bir süreçtir. Denklanşöre bastığınız andan, fotoğraf baskısını alacağınız âna kadar sürüp giden bu süreç, kritik seçkilerden ibarettir. Soru: Örnek aldığınız veya tarzıyla ilgilendiğiniz sizde hayranlık bırakan sanatçılar var mı? Mustafa Müezzinoğlu: 2012 yılından beri Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu FIAP’ın desteklediği birtakım yarışmalara katılmaktayım. O dönemden itibaren çok sevdiğim abim resim ve fotoğraf sanatçısı Veysi Soyer’ in, fotoğraf üretimimi zenginleştirmemdeki katkısı büyüktür. Bunun dışında, özellikle Preraphaelist ressamlardan Edward Burne Jones ve J. Everett Millais veya Barok ressam Caravaggio hayranlıkla takip ettiğim sanatçılardır. Joseph Koedelka, Eugene Smith ve Henri Cartier Bresson gibi fotoğrafçılar ise benim için birer idol. Soru: Normalde bir yere gelebilmek için sanatçı sıfatını alabilmek için bir sürü aşamalardan geçmek gerekiyor. Siz de böyle bir süreçten geçtiniz mi? Mustafa Müezzinoğlu: Öncelikle ifade etmem gerekir ki ben sanat severim. Sanatçı unvanına layık görülmek, zamanla ve insanların takdiriyle gerçekleşebilir düşüncesindeyim. Sanata dair bir şeyler üretme çabası içindeyim, takdir, zamana ve insanların kararlarına kalmıştır. Soru: Bu alanda ilerlemek isteyen insanlara bir öneriniz var mıdır? Mustafa Müezzinoğlu: Fotoğrafın temel teknik bilgilerinin bilinmesi yeterli değildir. Fotoğrafa başlayan insanların kendilerini edebiyatla, felsefeyle, sanat tarihiyle, estetik değerlerle, psikolojiyle, sosyolojiyle, fotoğraf tarihiyle geliştirmeleri gerekir.Bilgi ve deneyim birikimlerini arttırmak için birtakım çalışmaları disiplinle sürdürmek, fotoğraf üretimlerini daha da başarılı hale getirebilir. Zaten gerçekten kabiliyetleri varsa, zamanla fotoğraf imgesi üretimi daha da zenginleşir ve nitelikli eserler meydana getirilir. Soru: Fotoğraflarınızı sergi aşamasına getirebilmek için ne kadar bir çalışma süreniz oluyor? Mustafa Müezzinoğlu: Sergi hazırlık süreci, konseptin zorluğuna ve koşullara bağlı olarak değişebilir. Sergiye layık bir fotoğraf üretimi sağlayabilmek, fotoğrafçıda titiz bir çalışma ve estetik disiplin gerektirdiğinden, uzun soluklu olmalıdır. Fotoğrafa yeni başlamış birçok kişi, daha belli başlı olgunlaşma süreçlerinden geçmeden, bir an önce bir sergi açma hayaliyle yanıp tutuşur. Halbuki her fotoğrafçı, eserlerini belli bir olgunlaştırma sürecinden geçirmelidir. Bu olgunlaştırma süreci, sergi hazırlığındaki çalışma koşullarına ve fotoğrafçının kaabiliyetlerine bağlıdır. Soru: Kıbrıs’ın Son Gurbetleri ile ilgili projeniz hakkında bilgi verir misiniz? Mustafa Müezzinoğlu: Bugünden yaklaşık beş yıl önce Prime Four grubu kuruldu. Benimle birlikte, Yıltan Taşçı, Mustafa Evirgen ve Ceyhan Özyıldız arkadaşlarımın meydana getirdiği bir fotoğraf grubu olarak projelerimizi tespit etmeye başladık. İlk Proje Kıbrıs’ta yaşayan gurbetlerin fotoğraflanması, fotoğrafların sergilenmesi ve fotoğraflardan oluşturulacak bir kitabın bastırılmasıydı. Zamanla bu projeyi hayata geçirmek için belli başlı toplantılar organize ettik, fotoğraf gezilerine gittik. Temel amacımız, onların varlıklarını, kültürlerini, yaşayışlarını belgelemekti. Eskiye nazaran sosyokültürel özelliklerini kaybetmekteydiler. Proje çekimlerine dahil edebileceğimiz kültürel değerlerini belirleyip onlarla ilgili çekimler gerçekleştirdik. Soru: Kıbrıs’ın Son Gurbetleri adlı çalışmanızla nasıl geri dönüşler aldınız? Mustafa Müezzinoğlu: Özellikle yeni nesilden insanlar kitabın sayfalarını çevirdikleri zaman veya sergiye gidip dolaştıkları zaman “Bu insanlar gerçekten Kıbrıs’ta yaşıyor muydu?” diye ilginç sorular yönelttiler bize. Özellikle yeni nesilden birtakım gençler, bu insanların Kıbrıs’ta yaşadığının farkında değillerdi. Bir bakıma toplumsal bilinç yaratabilmek bizim için mutluluk verici oldu. Genel itibarı ile fotoğraf camiasından olumlu tepkiler aldık. Soru: Yakın zamanda çalışmalarınız var mı? Mustafa Müezzinoğlu: Ferdî çalışmalarım her zaman sürmekte. Bunlar, özellikle kurgusal yaklaşımla oluşturmaya çalıştığım kompozisyonlardan ibaret. Grup olarak ise yine Kıbrıs’taki azınlıklardan biri olan Maronitlerle ilgili fotoğrafları, gurbet fotoğraflarına benzer bir çalışmayla organize edip düzenleme çabamız var. Şu anda belli dönemlerde çekimlerine gidiyoruz. Bu insanların da belli başlı dini ve kültürel etkinlikleri vardır. Amacımız, tıpkı gurbetlerdeki gibi, bir toplumsal bilinç algısı yaratabilmektir. Maronitler, Lübnan’dan gelen Hıristiyan Arap kökenli insanlardır. Guy De Lüzinyan tarafından buradaki Hıristiyan nüfusu arttırabilmek için adaya getirtilen insanlardır. Yıl içinde de belli dönemlerde dinle ilgili kültürel içerikli etkinliklerini takip etmeye çalışıyoruz. Yaklaşık iki yıl içerisinde bu projeyi hayata geçirebilmeyi planlıyoruz. Haber Ve Fotoğraf: Esengül Aykaç VATAN ÖZEL