Oynarken Öğrenmek Cennetleri

Çocuk ve çocukluk nedir ve kimin içindir diye sorsam.
Yüzlerce binlerce cevabı olabilir / vardır bu sorunun. Her bir kişi kendine göre bir cevap verebilir, bir de devletin, hükümetin, ilgili bakanlığın ve bakanın verdiği vereceği bir yanıt vardır ki bağlayıcıdır nesiller boyu çocukları ve yıllar yılı hayatı.
İlgili bakan, bakanlık, hükümet ve devlet çoğunlukla çocuk ve çocuklar devletin milletin yarınlarıdır ve dahi yarınları içindir diye yanıtlar çocuk ve çocukluk nedir ve niçindir kimin içindir sorununu / sorunsalını.
Oysa çocuk ve çocukluk tartışmasız bir şekilde her bir çocuğun kendi özü ve özeli içindir.
Yetmiş yıldır konserve malumatın bilgi zannedilerek öğretmek adı altında ezberletilmesi anlamına gelen ‘‘ müfredat ’’ kavramını gerek isim ve gerekse içerik olarak güncelleyemeyen hükümet erbabı ( devlet diyemiyorum bizdeki organizmanın adına, bu öyle bir şey ki devleti olmayan bir hükümet yapısı, devleti tanısalardı ona azacık da olsa saygı duyardı bu hükümet teşkilatı )
Çocuğun çocukluğunu hakkıyla yaşayabilmesi bütün yetişkinler için boyun borcudur. Bu nasıl sağlanabilir sağlanmalıdır üzerinde kafa yormalı her bir yetişkin.
Aile içinde çocuğun hakları ve sorumlulukları olduğu öncelikle anne babalar tarafından kabullenilmeli ve gereği gereğince yapılmalıdır.
Nedir ki bu haklar ve sorumluluklar diye sorulursa, bu soruya benim verebileceğim ilk yanıt, sizin için üstünde yemek yenen ya da yazı yazılan masanın çocuklar için altında oynanabilecek ( mesela ev olarak, çadır olarak mağara olarak kullanılabileceğidir ) bir nesne olduğunu kabullenebilmektir.
Okulda verilen ev ödevlerini çocuğun bir başına ( anne baba yardımı almadan ) yapması da sorumluluklarından sadece birisidir.
Bu arada bu yıllar boyunca / çocukluk yılları boyunca paylaşma, dayanışma, kardeşlik, arkadaşlık ilişkilerini öğrenme anlama ve içselleştirmeleri konusunda çocuklara en büyük öğretici ve yardımcıların anne baba, abi abla, teyze hala, dayı amca ve öğretmenler olduğu / olması gerektiği de anlaşılmaldır.
Kültürel mirasın anne babadan değil nine ve dededen geçtiği de bir an önce kavranmalı çocukların dede ve neneleriyle / yaşlı akraba ve komşularla da sevgi saygı dolu sıcak ilişkiler kurmasına özen gösterilmelidir.
Ve elbette okulların konumları ve mimari yapıları çocuklara uygun / zevk alabilecekleri hale getirilmeli ve adına ders dediğimiz her ne varsa oyun potası içinde eritilerek oynarken öğrenme cennetine doğru yelken açılamalıdır