Gündem

Özersay: “Ülkemiz stratejik bir yerde ve taşınmaz mal satışına acilen yeni düzenleme getirilmeli”

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay “Filistin- İsrail çatışması bizim için önemli bir örnek. Çünkü çatışmaların asıl kökeni Filistinlilerin zamanında topraklarını İsrail’e satmasına dayanıyor. Orta Doğuda coğrafyasının yanı başında çok stratejik bir konumda bulunduğumuz için yabancılara taşınmaz mal satışına acilen yeni bir düzenleme getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay “Filistin- İsrail çatışması bizim için önemli bir örnek. Çünkü çatışmaların asıl kökeni Filistinlilerin zamanında topraklarını İsrail’e satmasına dayanıyor. Orta Doğuda coğrafyasının yanı başında çok stratejik bir konumda bulunduğumuz için yabancılara taşınmaz mal satışına acilen yeni bir düzenleme getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Özersay devletin adının değiştirilmesi ve Kıbrıs Türk devleti tartışmalarına da değinerek "ülkedeki yöneticileri gelişigüzel açıklama yapmakla" eleştirdi.

-“Ülke ve dış politikamız açısından gerçekten üzülüyorum”
Özersay Kıbrıs Genç TV’de Alternatif Gündem programında yaptığı açıklamada, “Rahmetlik Denktaş hayatta olsaydı böyle bir şey yaşanmazdı, Türkiye’nin bu adaya ilişkin politikalarının şekillenmesinde Kıbrıs Türkünün seçilmiş temsilcileri fikir ortaya koyabilmeli, politikaların şekillenmesine katkı yapabilmeli ve yönlendirici olmalıdır. Şu anki görüntü maalesef bu açıdan hiç iç açıcı değildir, sıradan açıklamaların arkasından savrulan bir görüntü çiziyorlar, ülkemiz ve dış politikamız açısından gerçekten üzülüyorum” ifadelerini kullandı.
Programda öncelikli olarak Filistin- İsrail arasında çıkan savaşla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özersay “Ülke olarak yaşadığımız coğrafya hem büyük fırsatlar sunuyor hem de çok tehlikeli bir yer. Geçmişe göre çok daha dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz” dedi.
 Yaşadığımız coğrafyadaki tehlikelerden de bahseden Özersay savaştan dolayı ülkede bir nüfus hareketliliği söz konusu olduğunu, ülkede hem İsrailliler var hem de Filistinliler’in bulunduğunu, ileride olası bir çatışmaya karşı önlemler alınmasının gerekli olduğunu kaydetti.
KKTC’deki toprak ve mal satışının bu dönemde daha da fazla artabileceğine de değinen Özersay, Filistin- İsrail çatışmasının kök sebebinin Filistinlilerin zamanında topraklarını İsraillilere satması olduğunu, şu anda bunun ne şekilde etki ettiğinin görülebildiğini belirtti.
Büyük toprak sahibi olan ülkelerde belki böyle bir endişe olmadığını fakat KKTC’de bunun tehlikeli olduğunu ifade eden Özersay, “Bundan sonra toprak ve mal satışında daha dikkatli olmak gerekiyor” dedi.

-“Şirketler üzerinden yapılan alımlarda önlem yok… Acil önlem alınmalı”
HP olarak daha önceden de bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunduklarını belirten Özersay “Biz parti olarak toprak satışı konusuna uzun zamandır dikkat çekiyoruz. Hatta dış basında da yer buldu. Ülkemizde ciddi şekilde önlem alınması gerekiyor. Mal satışları bir süzgeçten geçirilmeli. Şu anda bununla ilgili kişisel olarak alımlarda ciddi önlemler var ama şirketler üzerinde yapılan alımlarda böyle bir önlem yok. Yabancılar burada KKTC vatandaşlarıyla ortak şirket kurarak taşınmaz malları bu şirket üzerine alıyorlar. Çünkü bu şekilde alımlarda güvenlik soruşturması yok, arazinin alındığı yerle ilgili bir engel yok, miktarla ilgili bir kısıtlama yok. Bu yüzden stratejik yerlerde yabancı şirketlerin bizim ülkemizde mal alması mümkündür. Bu yüzden İsrail- Filistin örneğini göz önünde bulundurursak acil olarak buna bir önlem alınmalı ve yeni düzenlemeler yapılmalı” şeklinde konuştu.
Yaşananların ABD’nin Rusya ve Çin’in genişlemesinden rahatsız olmasından kaynaklı olduğunu belirten Özersay “NATO’nun genişlemesinin sebeplerinden birisi Rusya’nın önünü kesmektir. Amaç Rusya’yı çevreleyerek durdurmaktır. Benzer şekilde ABD’nin hiç kendisini ilgilendirmediği bir coğrafya ile ilgilenmeye başlıyor ve Türki devletlerle toplantılar yapmaya başlıyor. Ortadoğu’da ise Rusya mevcudiyetini askeri olarak güçlendirdi. Doğu Akdeniz’de ABD’nin gücü yüksekken Rusya yaptığı Suriye hamlesiyle buradakini gücünü artırdı. Bu gelişmeler belli ki batıyı bir miktar rahatsız etti ve yeni bir hamleye yöneldiler. Ne yaptılar? ABD, kavgalı olan müttefiklerini barıştırarak iş birliği yaptırmaya başladı. Bunu yaparak Rusya’nın buralardaki etkisini azaltmaya çalışıyor. Bunun içerisine Güney Kıbrıs’ı da katın. Silah ambargosunu kaldırması bunun en büyük örneği. Bunun karşılığında ne istedi? Rus gemilerini limanlarına sokmayacaksın dedi. Bunun karşılığında Çin, İran ile Suudi Arabistan’ı barıştırdı. Bunun önüne geçmek için de ABD Suudi Arabistan’la yakın ilişkiye geçti. Büyük resmi görmemiz açısından; Suudi Arabistan son 3 haftadır ABD ile ittifak anlaşması üzerinde çalışıyor. Bundan en mutsuz olan Filistinliler oldu. Çünkü biz İsrail’den bu kadar işkence çekerken Arap ülkeleri nasıl bu anlaşmaları yapıyor. Bu durumu birileri dinamitlemek istedi. Bunun arkasında Rusya ve İran’ın olduğuna dair söylentiler var. Bu aslında Filistin- İsrail çatışması değil başka ülkelerin güç kavgasının sonucu” dedi.
KKTC’nin isminin değiştirilmesiyle ilgili tartışmalara da değinen HP Genel Başkanı Özersay “Bu ülkenin yöneticisi konumunda olanlar böyle bir şeyden haberdar değillerdi. Kendilerine sorulduğunda ilk verdikleri tepkilere baktığınızda bu böyleydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin açıklamasından sonra her biri farklı telden çalan açıklamalar yaptılar. Bu kadar önemli bir konuda gelişigüzel açıklamalar gördük. Böyle bir konuda bir politika belirlenecekse, devlet adının değişmesi, sistem değişikliği, anayasa değişikliği olacaksa bunu Türkiye ile oturulup konuşulması gerekmektedir. Birlikte şekillendirmek gerekir” şeklinde konuştu.
Meclisteki muhalefetin bunun federasyonun bir parçası olduğundan bahsedip kapıyı açık bırakmasının “kendini kandırma” olduğunu söyleyen Özersay “Türkiye’nin, KKTC’nin politikası net değil mi? İki devletli çözüm politikası net artık. Sayın Erdoğan bunu BM Genel Kurulu’nda da iki yıldır söylemiyor mu? Burada da bu politika ileriye taşınıyor. Dolayısıyla kimse kendi kendini kandırmasın. Bu federal bir ortaklık için ortaya atılmış bir ifade değildir. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet tezini konsolide etmek güçlendirmek ve ileriye taşımak için ortaya atılmış bir fikirdir ve küresel dengeler ve diplomatik şartlar el verirse uygulamaya konulmaya çalışılacaktır diye düşünüyorum. Kısa bir süre sonra Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir toplantısı olacak. Muhtemelen burada sayın Erdoğan ‘Kıbrıs Türk Devleti’ olarak tam üye olmamız için inisiyatif alacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Kıbrıs Türk Devleti” hamlesinin BM Güvenlik Konseyi kararlarına alternatif yaratmak için yapılmış bir hamle olabileceğini belirten Özersay “BM’nin aldığı 541 ve 552 numaralı kararlar var. Bütün dünya devletlerine KKTC’yi tanımayın çağrısı yapan kararlar vardır. Bu kararlar burada dururken Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerde KKTC’yi tanımakta çekingen davranıyor olabilirler. Başka bir yapılanma ile girerseniz Güvenlik Konseyinin aldığı kararlar Kıbrıs Türk Devleti’ni bağlamayacağı için ve belki de Rusya’nın Türkiye ile olan yakın ilişkisi nedeniyle yeni bir tanımama çağrısı kararının alınmasını Güvenlik Konseyi’nde Rusya veto edebileceği için Kıbrıs Türk Devleti hamlesi bu çerçevede düşünülmüş olabilir” dedi.