Bırakın bu yazıyı okumayı ve kaldırın başınızı, ilk gördüğünüz kimse ona, onu sevdiğinizi söyleyin. Alın çocuğunuzu, dizlerinizde hoplatın ve şen şakrak bir sesle sevdiğinizi söyleyin. Karınıza, kocanıza, sevgilinize, komşunuza, arkadaşınıza, kediye köpeğe, ağaca dala çiçeğe, arıya böceğe, hatta taşlara bile onları sevdiğinizi söyleyin.
Kaldırın başınızı gökyüzüne ve bağırın sevinçle, seviyorum diye.
Ateşi çalan
Tanrılardan çalan
Eski masalardan kaçak çocuksun
Kal içimde
Çiçeklenelim
Okuyup da beğendiğiniz bir yazı varsa gazetede, açın telefonu yazara ya da gazeteye, yazıyı çok beğendiğinizi söyleyin. Karpuz iyi güzel tatlı çıkmışa, kimden satın aldınızsa ona teşekkür edin karpuzu, yetiştiricisini, satanı takdir edin beğenilerinizi sempati ve sevgilerinizi söyleyin.
Hiçbir neden aramadan da sevebilirsiniz komşularınızı, ayni köyü, kasabayı, şehri paylaştığınız insanları sevmiyorsunuz demiyorum, demiyorum da ne siz bunun farkındasınız ne de o, ve hatta ne de polis. Söylemiyorsunuz çünkü.
Ateşimsin Evet
Su döktükçe alazlanan
Yakıyorsun rüzgârınla dağlarımı
Şiir olup akıyorum ağzınla
Devlet ve polisi farkında olmalı mı bir birimizi sevdiğimizin.
Evet olmalı.
Polis, insanların bir birlerini hem de sebep aramadan sevebildiklerini, sevdiklerini görür, anlar ve içselleştirirse, işte o polisin memuru olduğu devlette, işler iyiye, güzele doğru evrilmeye başlayacaktır anında.
çığlık çünkü aradığı için eylemini
neşesini yaşamanın öfkenin ağlar
doğarken çocuklar
İnsanların bir birlerini sevdiklerini içtenlikle ve sık sık gösterdikleri bir yaşam biçiminde, eli varmaz polisin bu kadar kolay, copa biber gazına işkenceye.
Sevelim bir birimizi ve anlayalım, diktaya, zulme karşı en tutarlı direniş, zulme uğrayanların sevmesidir birbirlerini, hayatı ve memleketi.
çığlık çünkü
atmacanın yerini
belirler gecede.
Sevmektir amentüsü günün gülün dünün yarının dağların rüzgârın akarsuyun duru suyun gölün çağlayanın şelâlenin ve lâlenin