Siyasette Her Şey Olabilir

7 Ocak 2018’de yapılan erken genel seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo, sağlıklı bir hükümet kurma modelini göstermiyor.  Rakamsal olarak olaya baktığımızda, Ulusal Birlik Partisi dışındaki partilerin dördü, “dörtlü koalisyon” için işi pişirmiş bile.
Lakin geçen gün Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu açıklama tam da yerinde ve teamillere uygun bir açıklamaydı.  Ne demişti Mustafa Akıncaı?
“Seçim sonrasında hükümeti kurabilecek bir partiye veya o partiden herhangi birisine görev vermek doğaldır ve teamüller bunu gösteriyor” mealindeydi açıklaması. 
Kelime kelime buraya almaya gerek yok Sayın Akıncı’nın söylediklerini.  Geçmişte neler yaşamadık ki?
Şimdi de yeni birşeyler yaşayacağız ve bu uğurda da demokrasi ve siyaset adına olgunlaşacağız.
Kabul etmek lazım...  Bu seçimden en büyük parti olarak Ulusal Birlik Partisi çıkmıştır.  Dolayısı ile hükümet kurma görevinin UBP’ye verilmesi yönünde bir beklenti içine girmeleri doğaldır.  Lakin Cumhurbaşkanı yine de kendi tasarrufunu kullanma hakkına sahiptir.  O tasarruf doğrultusunda kimsenin tepki göstermeye hakkı yoktur diye düşünüyorum.
Gerçek olan durum şudur.  Bugüne kadar UBP, her seçimden güçlü çıkmış ve en çok milletvekilini o göndermiştir meclise.  Lakin bu teamüllere UBP’lilerin de alışması gerekecek herhalde.
Hele bir düşünün bakalım...
1993 Erken Genel Seçimlerini...  Bu Erken Genel Seçimler öncesinde UBP pasta gibi ikiye bölünmüş ve bir umut olarak Sosyal Demokrat Parti doğmuştu.  Ve o heyecan içinde, Denktaş-Eroğlu kavgasının faturası UBP’ye çıkmıştı.
O fatura da, SDP-CTP koalisyonunu doğurmuştu.  Hatırlıyorum bir açık oturuma çıkmıştı bütün parti başkanları ve o açık oturuma anımsadığım kadarı ile rahmetlik Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da katılmıştı.  Denktaş o açık oturumda çakırkeyifti. Adeta Eroğlu’ndan intikam alırmış gibi bir tavır sergiliyordu.
O açık oturumda SDP ve CTP adeta bir muhabbet yumağı haline gelmiş ve Eroğlu şöyle demişti:
“Siz nikahı çoktan kıydınız.”
Evet o nikah öyle kıyılmıştı.
O zor ve karmaşık duygular içindeki UBP’li bürokratları düşünün bakalım.  Yaklaşık yirmi veya üzerinde üçlü kararname tutan üst düzeydeki bürokratlar derhal görevden alınmışlar ve Cumhurbaşkanı hiç tereddüt etmeden o üçlü kararnamelere imza atmıştı.  O bürokratlar ki, yıllarca Denktaş’ı omuzlarında taşımışlar, meydanlarda “YA TAKSİM YA ÖLÜM” sloganları atmışlardı.  Ama rahmetlik Demirel’in o sözleri, “Dün dündür, bugün bugündür” felsefesi egemen olmuştu o duruma.
İşte ilk kez UBP’liler koalisyon gerçeğini yaşamışlardı.  
O zaman Eroğlu tamı tamına dört kişiyi partideki odasına çağırmış ve muhalefet stratejisini onlarla çizmişti.  O stratejide, bütün görevden alınan bürokratlar kaleme sarılmışlar ve Birlik gazatesindeki yazıları ile koasliyon ortaklarını deli davane etmişlerdi.  Bu arada yaklaşık on altı tane ihtisas komisyonları kurulmuş ve parti organları bir canla değil, yirmi-otuz canla UBP’ye hayat vermişti.
Yani diyeceğim şu...
Ulusal Birlik Partisi şu muhalefette kalma durumunu ilk kez yaşamıyor.  O günlerde Herkesin rengi ortaya çıkmıştı.  Cepheler daha da keskinleşmişti.
Şimdi dörtlü koalisyon için dört parti anlaşmış.  Anlaşsınlar canım.  Bunda kızacak veya öfkelenecek ne var.  Bana göre UBP’nin manevra kabiliyeti artacak.  Hatta hükümet icraatlarını miskoskop altına alıp iyice analiz edecek ve olası bir erken seçimde tek başına iktidar olma şansını yakalayacak.  Yani daha da güçlenecek.
UBP hükümet dışında kaldığında zayıflamayacak bana göre.  Bilakis UBP milletvekilleri daha bir özgürce bölgelerdeki ilişkilerini tarayıp pekiştirecekler.
Hatırlıyorum yıllar sonra rahmetlik Cumhubaşkanı Rauf Denktaş ile bir buluşmamızda kendisine içimde kalan şu soruyu sormuştum:
“Efendim seçimler sonrasında UBP’yi neden dışarda bıraktınız ve CTP’yi tercih ettiniz?”
O da bana şu cevabı vermişti.
“Bak Güvenir!  Davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelir.  Şu CTP, yıllarca hem beni, hem de UBP’yi eleştirdi eleştirdi durdu.  O nedenle onları da bir sorumluk altına soktum ve bu halka onların da icradaki beceriksizliklerini gösterdim.”
İşte gerçekler bu mealde gelişmişti o zaman ve CTP bayağı zayıflamıştı.  Hatta için için kaynamaya başlamıştı.
Şimdi dörtlü koalisyon olacak da ne olacak Allah aşkına?
Zamanında ikili koalisyonlar yürümedi, şu dörtlü koalisyon mu yürüyecek yani?
Bunlar benim naçizane düşüncelerim ve yaşadıklarımdır sevgili okurlarım.  Daha da kestirmesi, oluşacak dörtlü koasliyonun icraatlarını yakından izleyip göreceğiz.  Şayet doğru icraat yaparlarsa alkışlayacak, yanlış yaparlarsa da acımasızca eleştireceğiz, o da bilinmesi gereken bir husus.
Velhasıl toplum için hayırlısı ne ise o olsun diyorum.