“TDP BUGÜNE DEĞİN LAİK, DEMOKRATİK, ÇAĞDAŞ, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ MERKEZİNE ALAN, KENDİ STRATEJİK KURUMLARININ ÖZELLEŞMESİNE KARŞI DURAN, KIBRIS KONUSUNDA ÇÖZÜM PERSPEKTİFİNİ ÖNDE TUTAN BİR SİYASET SÜRDÜRMÜŞTÜR. BU HASSASİYETLERİ İÇERECEK YAPILANMAYI HER FIRSATTA ZORLAYACAKTIR” Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Parti Meclisi dün gece Genel Başkan Cemal Özyiğit başkanlığında toplandı. Toplantıda son dönemde ülkede yaşanan hükümet boşluğu, hükümet kurma çalışmaları ve son olarak bu çerçevede yapılan ziyaretler değerlendirildi. TDP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, toplantıda tespitler yapıldı ve şunlara değinildi: “Yapılan değerlendirmede öncelikle, son dönemde toplumun en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayacak organizasyonu oluşturamayan, aynı zamanda halkın iradesi ve demokrasisini güvence altına alamayan bir yapı ile ülkenin bugünkü kaosa sürüklendiği ortaya konulmuştur. Bu gibi yönetimlerin tekrarı ise ciddi bir toplumsal özgüven kaybının yaşanmasına sebep olmakta, bununla birlikte ‘biz yapamayız’ tutumu bu durumu güçlendirmekte ve bu da demokrasimizi müdahaleye daha açık bir duruma getirmektedir. GENEL BAŞKAN VE MYK’YA YETKİ VERİLDİ Bu çerçevede bugün en temel ihtiyacın hem toplumun iradesine sahip çıkacak hem de insanlarımızın temel ihtiyaçlarına karşılık verecek bir yapı olduğu ortaya çıkmaktadır. TDP bu prensipler doğrultusunda oluşacak ve toplumun özgüveni ile kendi ayakları üzerinde duracak olanakları yaratacak olası bir yapıda sorumluluk almaya hazırdır. Bu şartları oluşturacak prensip ve adımlar Parti Meclisi tarafından belirlenmiş ve bu çerçevede tarafımıza gelecek olası ve gerçekçi bir koalisyon teklifi durumunda, belirlenen prensipler doğrultusunda bunu görüşmek üzere Genel Başkan ve MYK’ya yetki verilmiştir. TDP DIŞINDA OLUŞACAK 26 VE ÜZERİ SAYIYA SAHİP BİR OLUŞUMDA, TDP YER ALMAYACAK Bununla birlikte mevcut aritmetik değerlendirildiğinde, TDP dışında oluşacak 26 ve üzeri sayıya sahip bir oluşumda, TDP’nin yer almayacağı da karara bağlanmıştır. TDP bugüne değin laik, demokratik, çağdaş, temel hak ve özgürlükleri merkezine alan, kendi stratejik kurumlarının özelleşmesine karşı duran, Kıbrıs konusunda çözüm perspektifini önde tutan bir siyaset sürdürmüştür. Bu hassasiyetleri içerecek yapılanmayı her fırsatta zorlayacaktır.”