Dr. Arif Albayrak’ın “Varla Yok Arası” adını verdiği ve 444 rubaisinin yer aldığı kitabı yayımlandı. Kıbrıs’ta sadece rubailerden (Divan edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir) oluşan ilk kitap olan 240 sayfalık “Varla Yok Arası”nın grafik tasarımını ve sayfa düzenini Barış Parlan yaptı. Mavi Basım Yayın Ltd. tarafından basılan kitap, tüm kitabevlerinde satışa sunulacak. Kitabın kapağı da Albayrak’a ait. Müzik, resim, karikatür, şiir, fotoğraf gibi sanatın çeşitli yönleriyle ilgilenen eski milletvekili, tıp doktoru Albayrak’ın 11’inci kitabı olan Varla Yok Arası’nın önsözünü, araştırmacı yazar Bülent Fevzioğlu kaleme aldı. Fevzioğlu’nun, Albayrak’ın rubailerinin derlendiği kitapta “Bir ‘tefekkür buketi’ üzerine notlar…” başlığıyla yer alan önsözünde şu ifadeleri de yer alıyor: “Sevgili Dostum Dr. Arif Albayrak, tanıdığım yıllar boyunca hep, zihnin ve yüreğin labirentlerinde kendince açan ve hayata tutunmaya çalışan çiçekleri suvarmakla meşgul oldu hep… Kimi zaman bir karikatür çiçeğini suladı, kimi zaman bir resim… Az ötede bir şarkı çiçeği açtı, ona yürüdü suvarmak için… Labirentinin arka odalarında gürültüyle açtığını duydu bir şiirin, koştu şiire… Şiir çiçeğinin karşı sokağında notalar tınıladı, suvardı notaların çiçeğini de… Ve en çok… En çok da geçmiş mevsimlerin dolanıp bahçelerinde; aradı bir tebessümle bir terennümün asude izlerini… Ve şimdi; zihninin ve yüreğinin labirentlerinden özenle derlediği ‘Rubailer’ buketini, insanın ve hayatın kucağına taşıyıp, bırakıyor orada… Yaşadığı çağa olan bir borcun, tefekkürler buketidir bu bence… Denebilir ki şimdi, kimilerince: - Bilgisayarların, internetlerin, akıllı telefonların çağında RUBAİ mi kaldı? Diyorum ki ben de: Yaşanmış milyarlarca yıla, insana ve insanlık tarihine, ilime, bilime ve kitaba, eskiyip yenilenen mevsimlere, gazellere, hazanlara ve baharlara, sözlere nefeslere deyişlere, şarkılara türkülere ve ağıtlara ve daha aklın sınırlarını çatlatan nice yaşanmışlıklara ve sevdalara ‘rağmen’… … sen daha ‘dünkü çocuk’ kalmışsan - kalabiliyorsan hâlâ salt bir babanın üç-beş damlalık suyu ve bu biçare soruyla ortalarda; kökleri ve damarları kaç coğrafyaların gönül, fikir ve ruh pınarlarından gürül gürül beslenerek gelen RUBAİLER, neden kalmasın?” Ayrıntılar VATAN'da