YAPILABİLİR / YAPILMALIDIR

Düşünmek ve eylemek üzerine düşünmek gerek.

Evvel emirde düşünmenin bir eylem olduğunu ve bilgi donanım ve sorumluluktan hız ve haz aldığını anlamalıyız.

Dağ / dağlar nasıl aşılır konusunda düşünmeye bile gerek olmayabilir eğer dört çeker bilmem kaç beygir gücünde arazi arabanız varsa.

Düşünmek bir o kadar anlam kazanır, dağ, kar boran ise ve bırakın dört çeker arabayı, bisikletiniz bile varla yok arası üstelik de lastiği patlak, dinamosu yok ve zilini de hırsızlar götürmüşse.

Hal tam da bu haldir

Ve düşünmek boyun borcudur.

Ne gerek düşünmek için ve düşünüp de eylemek için.  Bilgili olmak gerekir donanımlı ve sorumluluk duygusu. Bunlar varsa dağ / dağlar aşılabilir. Yok eğer bunlar yoksa koşar adım ve pazu şişirerek ‘ açılın dağlar ben / dokuz dağın efesi ben geliyorum’ diye nağra atmak hiçbir işe yaramaz.

Birinci ile ikinci olmak kendi başlarına ne anlam taşır acaba.

Yarış kime karşı ve kiminle olmuştur.

Yarışın akılla bilgiyle irdelenmesi boyun borcudur.

Yarışın hedefi neydi.

Her yarışçı kendini birinci ya da ikinci üçüncü addedebilir ve fakat toplu yaşamak bir atletizm pistinde ille de kazanacağım / kazandım histerisine kurban edilemez.

Yarışın bir amacı vardı ve bu amaç sorunların aşılabilmesiydi / aşılmasıdır.

Dağın eteklerinde finiş çizgisine birinci / ikinci gelmek,  kişilerin / gurupların / takımların bir plaketle / mazbata ile  kişi ve takım olarak ödüllendirilmeleri ile biter mi.

Bitmez.

Yarış, dağı / dağları / sorunları aşmak için değil miydi.

Birinci ile ikinci hükümet olmakta bir araya gelmek zorunda değildir ve fakat sorunların teşhisi ve aşılması konularında ortak bir çalışmayı pekâlâ yapabilirler ve bundan da halk memleket ve kendileri de kazançlı çıkabilir.

Gün, ben deme günü değildir. Sorunlar bizimdir ve aşmak için de biz olarak çalışmalıyız kendi bizimizden ödün vermeden de bu mümkündür.

Plân üzerinde anlaşmak ve plânın uygulanmasını denetlemek mümkündür hatta şarttır