YARALI PARMAK

‘Yaralı parmağa işemek’’

Böyle bir deyim var güzel Türkçemizde.

Donanımınız, ben donanımlıyım demek kuruluğuna,  yaşlılığına vardıysa ya da böbürlenmek için kullanıyor ve yaralı parmağa işemekten imtina edip, donanımlı olduğunuzu söylemekle yetiniyorsanız, o işaret fişeğinizdir ki sadece kendi dibine yarar,  yanisi şu ki kendine Müslüman olmak gibi ve kadardır.

İnsan niye öğrenir, kullanılmayan, kullanılamayan, kullandırıltmayan, kullanılmayacak bilgi ne kadar bilgidir diye sormak şart olur ki yaman sorudur.

İlk gençliğimde ben de yapardım, zevk çıkarırdım yarı buçuk bildiğimi zannettiklerimle.

Sonra kendimi ayıpladım.

İnsanın kendini ayıplaması zenginliktir ve ancak kendini de ayıplayabilenler başkalarını da ayıplama hakkına sahip olurlar.

Hak dediğin zaten yerinde, doğru ve güzel kullanılırsa haktır, demem o ki kendini eleştirmekten fellik fellik kaçanlar, başkalarını ihtirasla eleştirmeyi alışkanlık haline hatta tiryakilik durumuna taşıdılarsa, bu eleştiri hakkını kullanmak değil gasp etmektir ki hak gasp edilmek için değil kullanmak içindir.

Ne yazıktır ki bizde hakların neredeyse tümü kullanmak için değil gasp etmek için pelesenk olmuştur dillere.

Misal ; seçimlerde iktidar olacak kadar oy alınmışsa hükümet olmak haktır ve lâkin hükümet olmanın gereklerinden başlıcası olan işleri yönetmek babında dişe dokunur bir icraat yoksa, hükümetlik hak mı olur yoksa gaspa mı girer.

Yine misal ; iktidar olacak kadar oy almadıysanız haktır muhalefet ve fakat hiçbir partinin hakkı olabilemez muhalefet olgusunu gasp etmek.

Kendiniz eğer tüzel kişiliğinizi hak olarak kullanmaktan vazgeçer de o tüzel kişiliği gasp etmiş olmanın keyfini sürmeye başlarsanız gasp ettiğinizi sandığınız tüzel kişilik insanlığınızı gasp eder de, B planından Z planına kadar sıralamaya başlarsınız söylenceyi.

Sorunlar üzerinde ahkâm kesilsin diye değil çözülsün diyedir ve kıt kaynaklarını KKTC için de seferber eden Türkiye’nin beklentisi ‘ şükran- anavatan edebiyatı değil, iş yapılmasıdır.

Ne olur yaralı parmağa işemeye başlayın, ben bilirim – biz biliriz demekten vazgeçip.

Bayrak hamaseti ve emek söylemi ile gün geçirmek hakkın kullanılması değil hakkın gasp edilmesidir