Yasalar ve suçlar

Bir ülkede yasalar herşey demak değildir. Hele hele de bizim gibi bir ülkede.
Ve hele hele de şıp diye tepeden inme bir şekilde gelirse.
Yasa dediğin o ülkenin yaşam süreci ve pratiği içerisinden neşet ederse ancak etkilerinden söz etmek mümkün olur.
Vede dahası suç bağlamındaki yasalar, bazı istisnaları hedef almak üzere yapılır.
Ne demek istediğimi daha açık söyleyeyim.
Eğer bir ülkede herkes suçlu ise bir yada bir kaç yasa ile bunun önünü kesmeniz mümkün değil.
Peki ama bizde herkes suçlu mu ki!
Suçlu, hemde çok suçlu vede günahkar.
Bu ülkedeki kötü yönetimi yaratan yalnız  seçilenler olmasa gerek.
Ya seçenler!
Onlarda hiç mi suç yok!
Kendi oğlu yada kızını bir yerlere yerleştirmek üzere partiler arasında tercih yapan seçmenler çok mu masum!
Ganimet devri yağmasından yolunu bulanlar ve oyunu vede desteğini seçimlerde bu yolda kullananlar az mı suçlu!
Ya eşdeğer yağması.
Bu eşdeğer yağmasının günahına ve suçuna katılmayanmı kaldı ülkede.
Şu mal komisyonunun yapılandırılması esnasında üyeleri için bir şart konmuştu.
Eşdeğerden mal alanlar bu komisyona üye olamaz diye.
Çok zorluk çekildi oraya adam bulabilmek için.
Yani anlayacağınız bu toplum uluslararası konjöktörde de suçlu.
Ama diyeceksiniz ki ihtiyaçtan oldu tüm bunlar.
Mazeret değil sayılamaz bu laflar.
İhtiyaçlar, daha temiz, daha ölçülü, daha adaletli karşılanabilirdi.
Diyesim o ki, bu ülkede herkes suçlu, şahibeli.
Seçenler suçlu seçilenler suçlu.
Peki ama neye yazdım tüm bunları? Söyliyeyim.
Sayın Tufan Erhürman öncülüğünde bir dizi yasa yapımına girildi mecliste.
Bunlardan bir tanesi iyi idare yasası.
Kulağa hoş geliyor.
İyi niyetle yapıldığından da hiç şüphem yok.
Çünkü isim temiz bir isim.
İdare’de öyle suçlular var ki
Ya bekleyen dosyalar!
Öyle dosyalar var ki bu dosyaların kapağını açmaya kimsenin cesareti yok.
Yapanın yanına mı kalıyor!
Milad ne zaman! Bu yasa ile geçmişler aklanacak mı?
Ülkeyi düzeltme babında bir başka gayrette var gündemde.
Bundan böyle yolsuzluk türü bir suçtan, kamu görevlileri gibi, seçilmişlerde tüm varlıkları ile sorumlu olacaklarmış.
Oh negüzel, ne güzel!
Şimdiye kadar bu sorumluluk ve mükellefiyet kamu görevlileri için vardı da kaç kamu görevlisinden hesap soruldu.
Bir tane bile sayamazsınız.
Peki ama aynı mükellefiyet milletvekilleri ve seçilmişler için de getirilirse ne olacak?
Kocaman bir hiç.
Bu yöndeki gayrette boşuna olacak.
Ha birşeye yarayabilir!
Bu ülkede devlette bir bürokrasi oligarşisi var!
Bu oligarşi daha da güçlenecek!
Halka karşı, aman yavaş olalım, dikkatli olalım, yasalar var, başımız belaya girer! Gerekçesi ile halka götürülmesi gereken hizmetler aksayacak.
Ülkedeki yetki bunalımı daha da artacak.
Memur oturup keyfine bakacak, aylığı kapacak.
E, ne yapalım  yani! Yasada mı yapmayalım diyebilirsiniz.
Yapacaksın tabi ki.
Yalnız benim demek istediğim bu ülkede değerler yıkıldı.
Yenilerinin oluşması için ya çözüm misali radikal bir değişiklik yada birkaç nesillik bir zaman ister.