Malum Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la  beraberindeki heyet bugün adamıza geliyor. Yarın da 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 47’nci yıldönümünde yapılacak kutlama etkinliklerine katılacaklar.

            Sanırım Erdoğan’ın bu gelişi, diğer gelişlerinden çok farklı olacak.  Çünkü kutlamalar nedeniyle program gereğince hem törenlere katılarak anlamlı konuşma yapacak, hem de KKTC Meclisi’nde tarihi konuşmasıyla güçlü mesajlar verecek.

            Erdoğan’ın Kıbrıs’a gelmeden önce yapmış olduğu açıklamaların, bize umut ve mutluluk vereceğine parmağımı basarım.  Gerçekten birçok insanın kafasında beliren soru şudur:

            “Acaba Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vereceği müjde nedir?”

Halkımız haksız da değil hani.  Herkes o sürprize hazırlanıyor.

            Erdoğan ne demişti Kıbrıs’a geliş arifesinde?

            “Kuzey Kıbrıs’a müjdesini, orada parlamentoda vermek istiyorum.  Güzel bir adımımız var.  Ön çalışmaları bitirdik.”

            Bu ifadeler bilmece gibi olsa da, kafalarda beliren olası mesajın, çok büyük ihtimalle, KKTC’nin tanınması yönünde ilk adımı atılması veya bu maksatla gerekli startın verilmesidir.  Ben şahsen öyle düşünüyorum, siz ne düşünürsünüz bilemem.

            Hatalı düşündüğümü söyleyemem.  Çünkü Kıbrıs gidişatında gerçekler ortadadır.  Rumların bütün barış kapılarını kapaması bir yana, ambargoları hala dünyanın gözleri önünde duruyor.

            Federasyon temelindeki çözümün kapısı da kapandığına göre, herhalde Erdoğan bize yeni bir hayat ve umut kapısı açacaktır.

            Erdoğan’ın şu sözleri de gayet yapıcı ve umut vaadediyor.

            “Temennim odur ki, bu yılki merasimlerimizle en güzel şekilde, gerek adaya, gerekse bütün dünya barışını tesis için mesajımız olacak” derken de o sürpriz açıklamayı büyük bir merakle beklemek bizim hakkımızdır herhalde.

            Bir de şu sözleri takıldı kafalara...

            “Ön çalışmaları bitirdik...”

            Ön çalışma dediği şey, acaba Azerbaycan’la atacağı ilk tanıma adımı mı?

Bu sürpriz açıklamayı sadece milliyetçi kesim beklemiyor, meclisi boykot ederek en büyük ayıbı ortaya koyan CTP ile TDP de bekliyor diye düşünüyorum.

            Gerçekten muhalefetin meclisi boykot etmesi, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na ve O’nun Türk milletine, Anavatan’a yapılan en büyük ayıp değil mi?

            Halbuki siyaset olgunluk ister.  Hissi davranışlara geçit vermez siyaset.  Siz ne düşünürseniz düşünün, siz neye muhalefet ederseniz ediniz ama meclisi boykot ederek, Kıbrıs Türklerini ve kendi siyaset anlayışımızı küçük düşürmeyiniz.

            Muhalefet sanır mı ki meclisi boykot etmekle çok büyük bir iş başardı.  Muhalif gazetelerde çıkan zehir zemberek yazılar ve küçük düşürücü ifadeler bence, Kıbrıs Türk siyaseti için ayıp ve utanç vericidir. Mecliste siyasi tarışma yapılmayacağına göre, tek bir milletvekili konuşma yapmayacağına göre, ne gerek vardı bu boykota?

            Muhalefetin meclisi boykot etmesi, kendilerince Türkiye’nin Kıbrıs politikasında etkin rol oynamasına yöneliktir.

            Şimdi ne olacak?

            Sayın Erdoğan, muhalefetin boş sandalyelerine bakarak mesajını verecek ve hiç kulağı terlemeyecek bu boykottan.

            Ben biraz da muhalefetin boykotunu, Donkişot’un yel değirmenleri ile savaşmasına benzetirim.

            Ne diyor veya ne düşünüyorsunuz siz?

            Türkiye bugün Ortadoğu’nun hem lideri konumunda, hem de en güçlü devletidir.  Suriye’de ve teröre karşı yapmış olduğu operasyonlar,  Ermenistan’ın Azeri topraklarından defedilmesi, milyonlarca Suriyeli göçmene yıllardan beri ev sahipliği yapması uydurmaca veya yapay hareketler değil, tümden dünya ve bölge barışını tesis için verilen mücadelelerdir.

            Her 20 Temmuz kutlamalarımız görkemli bir şekilde, Anavatan siyasilerinin de katılımları ile kutlanırken, Rum tarafında da protesto gösterileri yapılır.  Bu kutlamalarda da Rumlar yine kendi hatalarının tekrarının sinyalini vercekler esasında.

            Rumlar 20 Temmuz’u protesto ederken, 15 Temmuz Makarios darbesini, o darbede öldürülen nice Rum’un acılarını da düşünmelidirler.   Türkiye durduk yerde adaya askeri müdahalede bulunmamıştır.  Türk askerini adaya davet eden yine Rumlardı.  O darbe ve Nikos Samson’un “Biz Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağladık”sözleri yabana atılacak sözler değildi.  Yunan Cuntası’nın bir marifeti olarak yapılan bu darbe sonrasında kellesini kurtaran Makarios, Yunanistan’ın inadına ne demişti?

            “Türkiye derhal adaya müdahale etmelidir” demişti.

            O Makarios ki, ENOSİS için pek çok kardeşimizin canına kıymış, ENOSİS stratejileri hazırlamış ve ölümüne bir mücadele vermiştir.

            Gerçek olan odur ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.  Şayet 47 yıldan beri evlerimizde ve özgür topraklarımızda rahat bir uyku uyuyabiliyor ve Anavatan’la bütünlüklü politikalar üretiyorsak, iki eşit ama yan yana egemen devlet temelinde bir çözüm istiyorsak, bütün bunlar kahraman Mehmetçik sayesinde gerçekleşmiştir.

            Özetle...  Sayın Erdoğan’ın patlatacağı siyasi bombayı büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğiz.