YENİDEN 1960 ANAYASASINA DÖNMEK Mİ? ALLAH YAZDIYSA BOZSUN!

            Rumlar bu kez New York’a, yeni bir oyun ve yeni bir taktikle gittiler.  Tabii ki Rumları çok iyi tanıdığımızdandır ki, bunun altında da türlü şeytanlık olduğunu görebiliyor ve anlayabiliyoruz.

            Anastadiadis kendince Güterres’e şöyle demeye çalışıyor:

            “Görüyorsunuz Sayın Guterres?  Biz yine iyi niyet jesti olarak 1960 Anayasasına dönelim diyorum ama Türkler yine kabul etmeyecekler.”

            Gerçekte tavır onu gösteriyor.  Yani yine zamana oynama ve kendilerini sözde aklama...

            Anastasiadis bu öneriyi masaya koyduğu zaman, herhalde Türk heyeti şu soruyu yöneltecek Anastasiadis’e.

            “Sayın Anastasiadis, bu yolları ve bu kapıları çok gerilerde bıraktık.  Şayet eskiye dönecek olsaydık, çoktan dönerdik, bunca dökülen kanlara, giden canlara ve güvensizliğe rağmen.  Şimdi kapanmış defterleri değil, yeni ve güven veren alternatifleri konuşalım.  Gelinmiş olan 57 yıllık uzun yol bize göstermiştir ki, çözüm için çalınan bütün kapılar teker teker kapanmıştır. Şu anda açık kalan tek kapı, yan yana iki egemen ve eşitlik temelinde iki devlet, bir çözüm kapısıdır.”

            Sanırım Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre’deki önerilerini yeniden masaya koyacak ve bir adım geri atmayacak.  Ki, öyle olması gerekir.

            Zavallı Denktaş hayatını verdi yapılan ikili görüşmelerde.  Kleridis’le masadaki çatışmaları, ortada olan derin ayırım ve güvensizlik, ta buralara kadar uzandı.  Yani karşılıklı güvenin olmadığı bir çözümü hayal bile edemez insan.

            Anastasiadis sanır mı ki, 1960 Anayasası’na dönülürse, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi bir hayata girilirse, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi ortadan kalkacak?  Şayet Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin, önerdiği şekil içinde ortadan kalkacağını ve Türk askerinin adadan gideceğini sanıyorlarsa çok büyük yanılgı içindedirler demektir.

            Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üç buçuk yıllık ömründe ne kadar sıkıntılar yaşamış Kıbrıs Türkü?

            Anlaşamalara göre olması gereken 70:30 paylaşımı, hiçbir zaman adil bir paylaşım içinde olmamıştır.

            Memur atamalarında, köy yollarının tamir ve iyileştirilmesinde, elektrikten yoksun yerleşim yerlerine ulaştırılmasında, her zaman öncelik Rum köylerinin olmuştur.

            Dış ülkelerle ilgili bursların dağıtımında da Rumlar hep önde olmuşlar ve Türk öğrencilerin hakları yenmiştir.

            Hele bir düşünün pasaport dairesinde pasaport elde etmeyi.  Ne kadar zorluklar çıkartırlardı Türklere?

            Devlet dairelerinde hangi Türkün işi bir su gibi aktı gitti?  Hiçbirinin.

            Anastadiadis’in sözünü ettiği 1960 Anayasası döneminde, Başpiskoposluğun silah deposu haline geldiği, yine EOKA’nın hortladığı hususu da bilinen bir gerçek.

            Makarios’un anayasa maddelerini değiştirme isteminin arkasında yatan düşünce de ard niyete dayanıyordu. O nedenle dememiş miydi Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda.

            “Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni niçin kurduk?  ENOSİS’e bir sıçrama tahtası olsun diye.”

            1960 Anayasasına dönelim de şu çilekeş halkımız yeniden büyük göçlere ve büyük sorunlara mı maruz kalsın?

            Hala daha tarih kitaplarında duruyor banyo küvetinde katledilen Binbaşı İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun kanlı bedenlerinin resmi.

            Üzerinden 57 yıl geçmesine rağmen, hala toprağın altından kayıp Türklerin kemikleri çıkıyor.  Babasız ve sevgisiz bırakılan Türk çocuklarının acılarının ve yaşanmışlıklarının hesabını kim verecek?  Yeniden bunları yaşamak için mi 1960 Anayasasına döneceğiz.

            Sanırım Anastadiadis “1960 Anayasası’na dönelim” derken, kendisi de inanmıyor söylediklerine.  Ama sırf masaya birşeyler koymak adına bu saçma öneriyi BM Genel Sekreteri’nin önüne koyuyor.

            1960 Anayasası’ymış.  Hadi canım siz de...  Bunlar çok geride kalmış modası geçmiş önerilerdir.  Dr. Küçük’le Denktaş mezarlarından kalksalar, bütün dünyayı Anastasiadis’in başına yıkarlar herhalde.  Belki de kendisine, “Bu ayak oyunlardan artık vaz geç, Türklerin hayatı ile oynamayı da bir tarafa bırak” diyecekler.

            Ne kadar saçma, değil mi?

            Madem 1960 Anayasasını yaşatacaktınız, 1963’te neden binlerce insanı evlerinden, yuvalarından ettiniz?  Hem ne kadar ayı ve kabul edilmez bir öneridir şu “1960 anayasasına dönelim” maskaralığı.