YILDIZ KABARAN’IN ARDINDAN BİRKAÇ SÖZ...


Şayet geçmiş mücadele yıllarımıza dönecek olursak, onun Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nda ne kadar büyük hizmetler verdiğini yeniden anımsayabiliriz.
21 Aralık 1963 öncesi ve sonrasındaki zaman diliminde Yıldız Kabaran’ın bir cepheden bir cepheye koşan, Türkiye’den gemilerle gelen silah sevkiyatının başında önemli rol oynayan ve bölgedeki bölük komutanlığı ve muhtarlığı ile, adeta Yeşilırmak’ta bir marka haline gelen Yıldız Kabaran artık yok...
Onun o gidişine gerçekten üzüldük ve onun hatıraları ile hayallerimizi, hatta geçmişimizi yokladık.
Esasında TMT’nin örgütlenmesinde çok önemli görevleri olmuştur rahmetlik Yıldız Kabaran’ın. Yeşilırmak’ın denize açık konumu, herhalde o bölgede görev yapan “Bereketçiler”ine çok büyük avantaj sağlamıştır. Yeşilırmak, Erenköy gibi değildir. Batı topraklarımızın en güçlü cephesi olan Yeşilırmak’ın stratejik konumu, bir yerde doğu veya orta bölgelerimizin emniyet subabıydı diyebiliriz.
21 Aralık olaylarından sonra Erenköy’e çıkan üniversite gençliğine de çok büyük destek vermiş değerli bir komutandı Kabaran. Ta Lefke’nin en ucundan, Yeşilırmak giriş sınırına kadar koca bir bölgenin stratejik güçlenmesinde bir şahin gibi oradan oraya uçan bir kuş gibiydi rahmetlik.
Kabaran’ın muhtarlığı ile bölge komutanlığı birleşince, bölge halkının morali de daha bir güçlenmiştir. Devlet kapılarında bir sorun varsa, hemen hükümet kapılarına dayanır, olması gerekenin olması için mücadelesini sürdürürdü.
Köy insanı böyle durumlarda hem savaşır, hem de kendi topraklarını eker biçer. Kabaran da kendi topraklarına dört elle sarılmış fedakar ve cefakar bir insandı. Özellikle bölgenin çilek yetiştiriciliğine müsait oluşunun tescillenmesinde ve bölgeye çilekçiliğin gelmesinde de çok önemli görevleri olmuştur.
O öyle bir insandı ki, sırası geldiğinde Cumhurbaşkanı ile Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ile Meclis başkanı, bakanı ile bakan, müdürü veya müsteşarı ile biçim değiştirerek otoritenin timsali haline gelirdi.
Bence onun hayatında “korku veya çekince” yoktu ve olamazdı da. Efendi duruşu yanında köylü ama saf yapısı ile milliyetçiliğinin hamurunu yapınca, onun açamayacağı kapı olamazdı.
Tabii ki onun misafirperverliğini de unutmak mümkün değil. Rahmetlik Dr. Küçük yollar açılınca ilk tatilini Yeşilırmak’ta yaptığında, bize çok mutlu olduğunu söylemiş, hatta köyün muhtarı ve komutanı Yıldız Kabaran’ın kendisi ile çok ilgilendiğini ifade etmişti.
Sanırım onu en çok yıkan husus da, Annan Planı’nda hasbehas Türk köyü olan Yeşilırmak’ın taviz bölgesine verilişi ve bu toprakların Rumlara kalması meselesiydi. Ne kadar üzülmüştü Kabaran. Annan Planı’nı biliyorsunuz... Türkler o plana evet dedi, ama bir kısım halkımız da hayır dedi. Rumların “hayır”ları, bize başka kahırların yaşatılmaması açısından çok iyi olmuştu.
Böyle bir durum çıkınca rahmetlik Rauf Denktaş bayrağı eline almış, arabasına binmiş ve Yeşilırmak’ın yolunu tutmuştu. Denktaş’ın çıkışları ile Yıldız Kabaran’ın çıkışları örtüşüyordu. Her ikisinin de ortaya koymuş olduğu tavır, “Bu toprakları düşmana yedirmeyiz” mealindeydi.
Bu süreçteki mücadelede Denktaş Yıldız Kabarandan, Yıldız Kabaran da Denktaş güç alarak ortak ses çıkarıyorlardı. Yıldız Kabaran’ın köylülerini toplayarak sınırlarda ve meydanlarda verdiği ses hala kulaklarımızdadır.
Şayet bana, “Kıbrıs Türk mücadelesinde ilk yirmiye giren kişileri say” deseniz, ben şahsen o yirminin içine Yıldız Kabaran’ı koyardım.
Şimdiki nesiller bu mücadelenin anlamını ve derinliğini bilemez. Şimdiki nesiller açık denizden gelen silah yüklü gemiyi karşılamanın ve o silahları bölgelere sevketmenin ne olduğunu da bilemezler. Yıldız Kabaran’ın o zor süreçte ne sıkıntılar çektiğini de bilemezler.
Yıldız Kabaran ve onun gibi kahramanları unutmamız mümkün değil. Mükemmel bir baba, mükemmel bir komutan, mükemmel bir dava adamı, mükemmel bir dede ve aile reisi, mükemmel bir idareci ve mükemmel idealist Yıldız Kabaran’a Tanrıdan gani gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dilerim.