ZANLI - SANIK SUÇLU

Yukarıda, başlıkta yazılan kavramlar , genellikle , hukukta ve Ceza Yasalarında yazılan kavramlardır .
Bu kavramlar , kolluk kuvvetlerini de, yakından ilgilendirmektedir .
Başka hangi kesimleri ilgilendirir ?
Tabii ki, basın yayını .
Medyayı, ilgilendirir .
Bu gün , bu kavramların daha ziyade medya ile olan ilişkilerini irdelemeye çalışacağız .
Tabii bunu yaparken de , dayanağımız , çağdaş demokrasi ve onun serdettiği
Çağdaş kurallar olacaktır .
Ülkemizde , her geçen zaman dilimi içerisinde, her nevi suç miktarları artmaktadır .
Katillikten tutun da , uyuşturucu , sirkat , tecavüz , çocuk istismarı , insan ticareti v.b .
Ülkede işlenen, suç çeşitlerini, artırmamız mümkün .
Yukarıda yazdıklarım , toplumu ilgilendiren önemli suç türleri .
Burada , bunu da yazmadan, edemeyeceğim :
Ülkelerde, ekonomik yapının bozulması , iyi gitmemesi sonucu da, işlenen suçları maalesef arttırmaktadır .
Bu, doğru orantılı bir durum, arz etmektedir .
Şimdi gelelim başlıktaki terimlere .
Zanlı :
İşlenen ve suç sayılan bir fiilin, şüpheli kişisini anlatır .
Zanlı veya şüpheli , emniyet tarafından, sorguya çekilebilir .
Mahkeme kararı ile de, tutuklanabilir .
Bu nedenle , mahkemeye de çıkarılabilir .
Fakat kişiyi, suçlu hale getirmez .
Sadece , suç olarak nitelenen fiilin soruşturulması için yapılan bir uygulamadır .
Soruşturmadan sonra , elde edilen deliller sonucu , kişinin o suçu işlediğine dair kanaat hasıl olur ise , zanlı aleyhine dava okunur .
İşte o andan itibaren kişi, sanık durumuna gelir .
Sanık demek , dava edilen kişi demek .
Kesinlikle , sanıklıkla kişi suçlu duruma gelmez .
Suçlu olup olmadığı, mahkeme kararı ile ortaya çıkar .
Mahkeme kararı olmadan , bir kişiye suçlu demek veya suçlu muamelesi yapmak ve/veya kamu oyuna, onu suçluymuş gibi lanse etmek, suç niteliği taşır.
Mahkumiyeti kesinleşmemiş bir kişi için , söylem ve tarzı ile onun suçluluğunu ortaya koymak , iyi niyetten yoksun bir davranış olsa gerek .
Bunlara değindikten sonra , medyamızın bu konuda kamu oyunu aydınlatmak için, verdiği haberlere değineceğim .
Bazı gazetelerimiz , bu konuda yazdıkları haberlerle. Zanlı veya zanlıları
sanki hüküm giymiş mahkumlar gibi, kamu oyuna lanse etmektedirler .
Bu, bence yanlış .
Haberde , zanlı olarak tutuklandığı yazılabilir .
Fakat, haberi veriş şekli .
Doneler ve ortaya çıkan bulgulara dayanılarak , kişilerin yani zanlıların o olayda suçluymuş gibi okuyuculara ve kamu oyuna aktarılması , bağımsız yargının yerini almaktan başka bir şey olamaz .
En son karar , bağımsız mahkemelerindir .
Günümüzde , bu Bayraktar cinayetinde görülmüştür .
Tutuklanan bayanının , bazı gazetelerde çıkan haberler doğrultusunda , sanık durumuna gelmeden , nerede ise , suçluluğu ilan edilecekti .
Bu insanların , onuru ve gururunu inciten olaylardır .
Olayları anlatış tarzı ve üslubu , zanlıların sanki kesinleşmiş mahkeme kararı varmış gibi , kamu oyuna duyurmak . Sonra da , serbest kaldıklarında, bunu bir iki kelime ile yazmak, bence, doğru bir davranış olmasa gerek .
Niye serbest kaldıklarını da , tutuklandıkları dönemde yazılanlar kadar orantılı olarak, kamu oyuna duyurulmalıdır .
Bu, bazı basınımızda, büyük eksiklik .
Bazıları ise , serbest kaldıklarını, suçsuz bulunduklarını, hiç yazmıyorlar .
Bu ise “ çamur at izi kalsın “ mentalitesini, oluşturmuyor mu ?
Bu konuda medyada , kalem sallayan çalışanlara büyük görevler düşmektedir.
Tutuklanana da , serbest kalana da, ayni özen gösterilmelidir .
Aksi halde , her tutuklanan manşetlere çekilir , sonra da serbest bırakılması
haber olarak ayni ağırlıkta okuyucuya verilmezse . Bunda iyi niyetin yoksunluğu ortaya çıkmaz mı ?
Haber yapılırken, burada, hassas bir dengenin oluşmasına, dikkat edilmelidir.
Gelelim bölgede , IŞİD ‘ ın durumuna ;
IŞİD , tüm engellemelere rağmen , Irak’ta ilerlemesini sürdürüyor .
IŞİD , İslam’ın Sünni mezhebini teşkil etmekte ve o ideoloji için savaşım vermektedir .
IŞİD’in faaliyetleri , İran yöneticilerini ciddi şekilde, endişelendirmektedir .
Irak ‘ ın, ABD tarafından işgal edilmesi döneminde , İran’a sığınan 130 askeri uçak , İran yönetimi tarafından , Haşimi yönetimine verilmiştir .
İran’ın en büyük dini lideri olan , Ayetullah Mekarim Şirazi , IŞİD’e karşı
Cihat fetvası vermiştir .
Diğer İslam ülkelerinden, IŞİD’e karşı , savaşmak için , Irak ordusuna katılmalarını da istedi .
Öyle görülmektedir ki , bölgemizde ve etrafımızda , yanan ateş , etrafa yayılarak, her tarafı, yakacağa benzemektedir .
Bundan, Batı ve ABD ‘ nin de hoşnut olmadığı, gözlemlenmektedir .
Irak’taki , Şii Haşimi yönetimini , ABD ve AB desteklemektedir .
IŞİD ‘ ni, Orta Doğuda , Sünni Müslümanlar ve onların yöneticileri desteklemektedir .
Kürtler ise , ayrı bağımsız devletlerini kurmak için , Kuzey Irak’ta faaliyetlerini sürdürmektedirler .
Irak , kaynayan büyük bir kazana, dönüşmüştür .
Bağımsız bir Kürt Devletine, İran , kesinlikle karşı .
Çünkü , bu , İran’ın coğrafyasına da, yayılma tehlikesi, içermektedir .
Gelelim, bizim ülkemizdeki duruma :
Liderler görüşmesini , bozuk hindi engelledi !
Sn . Anastasiadis’e yedirilen bozuk hindi , O ‘ nu hastaneye yatırdı .
Dolayısı ile , Liderler görüşmesi yapılamadı .
Bu gün, müzakereciler, görüşecek .
Görüşecek de, ne olacak ?
AB , Türkiye dayatması :
Ankara Protokol’ünü , kabul etmesi durumunda , AB ‘ de ilerleyeceğini açık seçik söylüyor .
Bu ne demek ?
“ Kıbrıs Cumhuriyetini kabul et ” demek .
Oynanan bütün oyun, bu .
Kıbrıslı Türkleri de , Amip hücresi gibi, içine alsın .
Böylece, bu iş bitsin .