Ne Kıbrıs dünyanın merkezidir, ne de Kıbrıslıların meselesi dünyanın  ana meselesidir. 1968 Yılından bu yana tam 50 yıl geçti, ve başlangıçta “toplumlararası görüşmeler” denen Kıbrıs müzakereleri 2018 yılında tam elli yaşındadır artık.
50 yaşına gelen her insan bayağı deneyimli olur, sabırlı olmayı ve de en önemlisi insan olmayı öğrenir. Çevresi de, 50’sini bulmuş toplum bireylerinden büyükleri olarak daha fazla anlayışve erdem bekler söyleyecekleri sözlere de kulak verir, önem verir. Bu bireylerin olgunlaşması, ve daha da önemlisi akıllanmasıile ilgili bir süreçtir ve toplum-birey etkileşiminin daha da verimli hale gelmesini sağlar, hatta sağlamalıdır diyebiliriz.
Adına ne derlerse desinler, 16 Nisan gününe takvimlenmiş “sosyal yemekte” bir araya gelecek liderlerin, üzerinde elli tane mum yanan pastaya beraber üfleyerek verecekleri “happyfifty” görüntüleri şimdiden merak konusudur.
Pastanın ve mumların parasının gazlardan  elde edilecek olan gelirlerle ve faizi ile beraber karşılanacağı duyurulursa, eminim bu pasta için de yatırımcılar bulunabilir şimdiden! Ne gam!
İsviçre’de 2016 ve 2017 yıllarında yapılan görüşmelerde, Mont Pelerin, Cenevre ve CransMontana safhalarında, izin taleplerinde bulunanlar, erteleme isteyenler, “hazır değiliz” diyenler ve en sonunda sonuca gidecek karar verme aşamasında “çişigelenler”lerin seçim derdi de bittiğine göre, umarız ki artık ciddi ciddi konuşmanın ve anlaşmanın ya da anlaşamamakta anlaşmanın zamanı gelmiştir.
İki toplumlu , iki kesimli ve siyasal eşitliğe dayalı federal bir Kıbrısın yaratılması hala mümkün. Bugüne kadar neden yaratılamadı acaba? Ona bir bakalım. Kanımca bir araya gelecek olan iki lider de, 50 yıldır niye bir çözüm bulunamadı? Sorusuna karşılıklı olarak yanıt vererek, “starter” yemeklerini almaya başlayabilirler. Hafiften hafiften, ara sıcak yemekler gelmeye başlamadan birbirlerinin, kara gözlerine, kara kaşlarına yandıkları için değil, “iş” yapmak için buluştuklarını hatırlamalarına  birer bardak “merlot” şarabı da yardımcı olur. Yemeğin menüsüne göre içki tercihleri değişebilir tabii..Amazivaniya günlerinin çoktan geride kalmış olduğuna eminim.
O başlangıçtaki siyasal flört günlerinde içilenzivaniyadan mı desem yoksa,Akdenizdeki enerji kaynaklarından mı desem pek de hayır gelmemişti görüşme süreçlerine.
Kapı çarpıp  sigara molasına çıkanların, daha sonra da “Enosis” referandumunun kutlanması vesilesi ile ELAM’cı seçmenlerin gönlüne seçim yatırımı yapma operasyonlarına girişenlerin bugünkü gerçek acendası nedir? Allah bilir, bir de kendileri tabii!
1963 yılından beri, Tek toplumlu ya da Rum toplumlu olarak tek ayakla yoluna devam eden, edebilen bir Kıbrıs Cumhuriyeti, bu gidişatın artık sonuna gelindiğini ve BM ve AB üyelikleriyle de olsa, bölgede Yunanistanla birlikte diğer ülkelerle oluşturdukları üçlü ekonomik, siyasal ve  askersel ittifaklar da olsa, bir şekilde 55 yıldır çıkılan yolun artık sonuna  hızla gelinmekte olduğunu farkında mıdırlar acaba?
Umulur ki adamızda, bunca yıldır karşılıklı olarak yaşanmış acı ve zorluklardan sorunlardan sonra, sadece Kıbrısımızı değil ama tüm bölgeyi ateşe sürükleyebilecek ortamların yaratılması siyasetlerine son verilip, işbirliği, çözüm ve barış yoluna girecek adımlar atılmaya başlanır.
Adadaşlar akıl ve vicdan yolundan hareketle, aynı adada yaşamanın bu adadaki her türlü varlıkları ve Kıbrıs’a ait tüm kaynakları adil olarak paylaşmaktan geçtiğini , ortaklaşmaktan geçtiğini artık anlarlar herhalde.
Eğer tüm Kıbrıslıları temsil edecek olan bir devletin iki toplumlu olacağını söylüyorsak, ve kabul etmişsek, Tek toplumlu, sadece Rum toplumlu bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM ve AB üyelikleri de olsa, “Kıbrıs sorunu”nun özü olduğunu da
bilmeliyiz. Ve bu 55 yıllık öz ortada durduğu sürece, gittikçe artmakta olan risklerin bir gün kontrolden çıkabileceği de bilinmelidir.

Haa, Rum liderliği risklere oynayacak kadar siyasal hovardalığa soyunmuşsa, ya da yakın müttefiklerinin güdümlemesiyle cesaretlenerekyeniden bir kumar oynamayı göze almışsa Kıbrıs’ta, bunu da yakında anlayacağız.
Kıbrısın bu bahar mevsiminde gerçekten iyi niyet,sevgi ve saygı çiçeklerinin açmasını istiyoruz. Açıp açmamasına karar verecek olanlar 55 yıldır tek (Rum) toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kullanıcılarıdır, hem de 1959-60 uluslararası anlaşmalarının yarattığı hukuku çiğneyerek. 16 Nisan “happy fifty” partisinin temel gündemi budur ey adadaşlar. HADE BAKALUM!