Irkçılık falan yapacak değilim. Fakat şu soruya samimiyetle yanıt verelim.
AB kanı bize uyar mı?
Malum AB grubundakiler sadece AB grubuna kan verebilir.
Yani kendi dışındakilere kan veremez.
Bir başka deyişle AB grubu dışında iseniz, AB kanı size uymaz.
Fakat, AB sadece kendi grubuna kan verirken tüm kan gruplarından kan alabilir.
A’dan da alır, B’den de alır, AB’den de alır, 0’dan da alır.
Ancak iş vermeye gelince AB’dekiler o kadar cömert olamayarak sadece AB’ye verme durumunda kalıyor.
Bu nedenle AB grubu dışında olan bize AB kanı verilemez.
Bize, “AB kanı verilecek” deniliyorsa bilelim ki bu bir aldatmacadır, boş bir vaattir.


*


Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)’nın ambargo kararı ile büyük bir darbe yerken sersemledik.
Belki yere düşmedik ama sendeledik.
Kendimize gelene dek uzun süre uğraştık. Anavatan Türkiye’nin desteği ile ancak kendimize geldik.
Baktılar ki ABAD kararı bizi deviremedi, başka yöntemler devreye sokuldu. AB kendi kanından, kendi canından saydığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne kan vermeye, onu daha da güçlü kılmaya karar verdi.
Bu çerçevede gözünü karartarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni; uluslararası hukuk, uluslararası anlaşma dinlemeyerek AB üyesi yaptı. Onu bünyesine alarak üzerimize gelmeye başladı.
ABAD’tan sonra başka organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vasıtası ile hakkımızda hükümler verilmeye başlandı.
Rum vatandaşları KKTC’de malı, mülkü olduğu söylenen yerlere gelsin, bu mallar kendilerine verilsin denmeye başlandı. Bunun adının da “insan hakkı ve hukuku” olduğu ifade edildi.
Bazılarımız bu yönteme hemen uyum sağlama yönüne gitti. AB’nin belirlediği insan haklarına ve hukukuna saygılı olmamız gerektiğini söyledi.
Fakat, AB’nin hukukunun ve insan hakkının işine geldiği gibi çalışacağını bilmeyerek veya bilmezlikten gelerek bu yöntemin savunucusu kesildiler. Halkımızı da devletimizi de AB’nin cenderesine sokmak için seferber oldular.

*

Yasalarımızı, tüzüklerimizi, kısacası yaşamamızı AB’nin organlarının vereceği kararlara göre şekillendirmemiz gerektiği ifade edilmeye başlandı. Bu doğrultuda düzenlemeye gidilmesi eğilimine girildi.
Bu eğilim karşısında halkımız endişe ederek sormaya başladı:
“Bizim yaşam hakkımız ne olacak?
Bizim insan haklarımız ne olacak?
AB’nin insan hakkı ve hukuku acaba bizim hakkımızda ne diyor?
AB’nin emrettiği şekilde yaşamını düzenlemeye eğilimi olanlar, “merak etmeyin!” diyor.
“Merak etmeyin!..”
İyi de, AB sana yaşam hakkı tanıyor mu?
AB, senin hakkın olduğunu kabul ediyor mu?
Olmadığını ABAD kanalı ile bir kez daha gösterdi. Rum yargısının vereceği kararların geçerli olması gerektiğini belirtti.
Böylece Türkleri Rum’un inisiyatifine terk ediyor. Rumların vereceği kararlara uymasını istiyor.
Yani AB, ipin ucunu yine ortadan kalkmamız için çekti.
Buna karşın hala AB’den umutlu olup adalet bekleyenler şunu bilmelidirler ki AB’dekilerin kanı sadece AB grubundakilere uyar. Kendi dışındakilere uymaz.
AB’den kan alarak güçleneceğini sananlar boşuna yanılgıya kapılmasın. AB’den olmadıkları için AB kanı ile güçlenmezler ama zehirlenmeleri kaçınılmaz olur.