Başka bir hayat mümkün diyerek besledik ilk gençliğimizi.

Gençliğimiz başka bir hayat, güzel bir hayat için mücadele ile geçti.

Ve onlar başka bir hayatı çaktılar alnımıza Türkiye’de ve KKTC’nde.

Onlar mı kim.

Biz olmayanlar, bizden olmayanlar.

Sevdikleri hatta tutkuyla bağlandıkları, bağımlısı oldukları tek şey para olanlar.

Para dediğim de sakın ola Türk lirası sanmayın.

Dolar, Euro pound.

Onlar onlardır da biz kimiz, kimlerdeniz.

Nazım, Kartal’lı Kâzım demişti ya.

Çarıklılar işte, hani Mehmet Başaran’ın, Çarığımı Kaybettiğim Tarlalar kitabında çarığını kaybedenler. Mücahitler

Sonrasında da evini barkını, köyünü mecbur bırakılıp karın tokluğu için göçe, kaybedenler.

Sermayesini biriktirirken azınlık, ümüğüne basılarak kuru ekmek parasına emeğini kiralayanlar.

Sermayenin Bekçi Murtaza’sı marifeti ile yorgunluktan uyudu diye fabrikada, tezgâh başında  jurnallenenler.

Bekçi Murtaza,  bekçi olmadan önce babasıydı oğlunun, onu bekçi yaptılar başparmağı sandı kendini Menderes’in Bayar’ın.

Sonra bir gün.

27 mayıs oldu.

Soluklandık az biraz.

Ve Morrison Süleyman ile yeniden başladılar.

Kibrit suyu dökmeye niyetli olanlar kökümüze ve yüzümüze kezzap atanlar.

Evren diye biri peyda oldu.

ABD bizim çocuklar başardı dedi.

Sonrası mı.

Geldik bu güne.

Berbat rezil bir hayat mümkündür ve ona lâyıksınız diyenlerin sürüyor hükmü