Nihayet bir seçim daha bitti.  Seçim bitti, arkasında meydanlara savurdukları veya panolara astıkları büyük afişler ve pislikler kaldı.  Esasında bütün belediyelerin kaderidir bu.  Seçim sürecinde kullanılan el broşürleri ve savrulan propaganda malzemeleri, hep belediyelere düşen görevlerdir.  Tabii ki büyük kent merkezlerindeki  belediyelere düşen daha da çok görevler vardır, seçimler sonrasında.

            Sanırım yazım gazetede yayınlandığı sıralarda, bu seçimde kimin kazandığı kimin kaybettiği belli olacak.  En azından Pazartesi öğleye doğru daha netleşmiş olacak neticeler.

            Önemli olan bu seçimlerin halkımız için hayırlı olmasıdır.  Dünkü hükümet  veya hükümetlerin yapamadıklarını yeni hükümet veya hükümetler gerçekleştirir inşallah.

            Malum dün de yazdım...  Bütün seçim boyunca verilen vaadler ve söylenen sözler, gerçekte partilerin bir “söz senedi” gibidir.  Hangi parti ne vaad etmişse herhalde onun arkasında durmalıdır.  O bağlamda  rahmetlik Süleyman Demirel’in “dün dündür, bugün bugündür”  sözleri gibi verilen vaadlerin hasıraltı edilmemesidir önemli olan.

            Bütün seçim boyunca sadece adaylar ve partiler değildir yorgun düşen.  Bütün halk da yorgun düştü seçimden diyebiliriz.  Örneğin gece başınızı yastığa koyduğunuzda uyukunuzun ağır bastığı bir saatte, cep telefonunuza onlarca mesaj gelir gümbürdeyerek.  Yani adayların mesajları.  Ben şahsen o mesajlardan hem bezdim hem de yoruldum diyebilirim.  Hangi vatandaşa sorsanız, benim duygularımla size yanıt verecektir.

            Tabii ki herkesin merak ettiği en önemli şey, Ulusal Birlik Partisi’nin tek başına iktiadar olup olmayacağıdır.  Şayet UBP tek başına iktidar olamayacaksa, herhalde kendine yeni bir ortak veya ortaklar seçecektir.  Gönül UBP’nin tek başına iktidar olmasını ve ülkenin siyaset istikrarını yakalamasını söyler.

            Esasında UBP’ye en yakın olan parti DP’dir.  Bütün seçim boyunca bazı söylemler vardı DP’nin barajı geçemeyeceğine dair.  Ben şahsen DP’nin barajı geçemeyeceği diye bir düşünceye kapılmadım.  Hatta seçim sürecinde en dengeli konuşan politikacının Serdar Denktaş olduğunu söyleyebilirim.

            Nasıl olsa seçimler bitti, şimdi daha özgürce yazılarımızı yazabiliyor ve yorumlarımızı yapabiliyoruz.  O bağlamda beklentilere, seçim sürecindeki olumlu veya olumsuzluklara temas edebiliriz.

            Seçim sonuçları belli olunca, gerçekten sürpriz ve hiç beklemediğimiz isimler meclise girmeye hak kazanmış mı diye merak uyandırıyor insanda.

            Kamuoyunda bir kanı vardı.

            “Artık meclis gençleşmeli ve yeni politikacılar meclise girmelidir” diyordu halk.

            Bu düşünce veya bu beklenti sandığa nasıl yansıdı, merak ediyoruz doğrusu.

            Kurt politikacıların seçim sonuçları ile ilgili birkaç öğüdü vadır.

            “Seçim son gece kazanılır” derler.

            Gerçekten öyleymiş.  Aylarca kentleri sokakları gezmekten yorulur ve ayakkabı çürütürsünüz de, son gece dönen dolaplar, size kazanacağınız seçimi kaybettirir.  Liste savaşı başlar son gece. 

            “Şu filanın listesiydi, bu falanın listesiydi” teraneleri dönüp dolaşır ortada.

            Bir de sandık başında dönen dolaplar vardır.  Oy pusulalarını okuyanların pozisyonu da çok önemlidir.  Gerçekte seçim, o oy pusulalarının okunmasında gizlidir.

            Ne dolaplar döner durur o oy pusulalarının okunmasında.  Sandıklardaki oy pusulalarının okunmasında kaç tane adamınızı koyacak ve takip ettireceksiniz.  Bütün kentler ve köyler yüzlerce sandıkla dolu.

            Öyle kurnaz sandık sorumluları vardır ki, sempati duydukları adayların oylarını sırf yükseltmek için, başkasının oylarını o sempati duydukları adayın adını vererek listede onu yükseltmeyi becerirler.  İşte seçim o sayım esnasında kaybedilir.

            Kimse havaya girmemelidir seçim bitene kadar.  Bir aday gücü yettiği nispette sandıkları kontrol etmeli ve sonuçların doğru çıkmasını dört gözle beklemelidir.

            Yani anlayacağınız eğrisiyle doğrusuyla bir seçim daha geçti gitti ve o büyük fırtına dindi.

            Neticede önemli olan, seçimin halkımızın hayrına olacak şekilde sonuçlanmasıdır.