Yenilmek ya da yanılmak da var hayatda.

İnsan kalmayı başarabilmek önemlidir yanılmış olmayı kabullenerek ve yenilgiyi vakarla.

Spor müsabakasından söz ediyor değilim ki orda da geçerli bu.

Ortada bir devlet yoktu daha Kıbrıs Türkleri siyasal örgütlenmeye başladığında.

Ne KATAK kurulurken hükümet olmak gibi bir derdi vardı ne de Kıbrıs Türktür Partisinin.

Demek ki siyasal örgütlenmeler için ille de ve mutlaka hükümet olmak diye bir şart olmamak gerekir.

Siyasal örgütlenmeler kuruldukları ve hayatiyetlerini sürdürdükleri dönemlere göre farklı ilkelerle hareket edebilirler, etmelidirler.

Kıbrıs adasında Türk ve komşularımız Elen siyasi partileri o zamanın koşullarının normali olarak sömürge idaresine karşı direnmek ve diğer yandan da bir birlerine karşı tedbirli olmak amacıyla kurulmuşlardır.

2019 yılından bakarak KATAK, Kıbrıs Türktür Partisi, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonunu eleştirmek elbette her bir kişinin ve kurumun hakkı yeter ki bu eleştirme olsun ve tarihinin koşullarına uygun yapılsın.

Nacak diye bir gazeteyi yerden yere vururken,  komşularımızın Mahi gazetesi veya AKEL in yayın organları da dahil gazetelerinin yayın politikalarını bilmek gerekmiyor mu.

Tarih bilmeden, okuyup öğrenmeden yazmak hatta tarih profesörü olmak da olası şu dinine yandığım Kıbrıs adasında.

1958 / 59 yılına gelinceye kadar en az 100 rumu  da solcu oldukları için katletmiş olan EOKA’nın daha başlangıç bildirisi ile adayı Yunanistan’a bağlama mücadelesi içinde olduğunu, ve Makarios’un  enosis mücadelesinin daha da eski olduğunu bilmeyen mi var.

Hal böyleyken ‘ doğduğum yıl olan 1959 yılında Kıbrıs’da Türklük, Rumluk yoktu’ diye başlayan kitabında, sürekli olarak Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Türk liderliği, Kıbrıs Türk partileri diye yazan bireyin,  AKEL in direktifinden sonra entel bireyler arasında moda olan ‘ kıbrıslıtürk- Kıbrıslı türk’ saplantısına kapılarak hatta bunun baş aktörlüğüne soyunarak, siyaset konuşmak, halka hitap etmek üzere kürsüye her çıktığında ‘ kahraman, cefakâr Kıbrıs Türkleri diye söze başlayan Dr Fazıl Küçük’ten söz edeceğinde bile Kıbrıs Türkü değil de, Kıbrıslı türk- Kıbrıslıtürk diye kendince tanım yapması ayıp olmuyor mu.

Herhangi bir Niyazi, Mehmet, Deniz kendisinden söz edeceğinde Kıbrıslı, Kıbrıslıtürk, diye tanım yapabilir, gördüğü lûzum üzre öyle konuşlanabilir.

Ama Kıbrıs Türklerinin lideri olarak ölmüş birini keyfince Kıbrıslı türk - Kıbrıslıtürk olarak tanımlayamaz ve adı KIBRIS TÜRK ÖĞRENCİ BİRLİĞİ ( KTÖB ) olan bir örgütün adını elli yıl sonra Kıbrıslıtürk öğrenci birliği yapamaz.

Yaptığı anda tarihi yanıltmaya çalışan bir tarihçi olur.

Temennileriniz gerçek olmayınca yanıldığınızı kabul etmek erdemdir