Bilmem siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz...  Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel’in bir gün Kıbıs Türkü’nün başarılarına unutulmaz katkılar koyacağını, emekleyerek başladığı eğitim sektörünü kocaman bir üniversiteye dönüştürüp bütün dünyaya açılacağını ve en son başarısı olan otomobil üretimine geçeceğini...

            Esasında Dr. Suat Günsel’in başarıları saymakla bitmez.  Onun başarılarını sayarsınız da, sanırım siz her zaman onun önünde değil, onun arkasından koşarsınız.  Evvelki Girne Elexus Kongre Merkezi’nde gerçekleşen görkemli bir törenle, YDÜ AR-GE ekipğleri ile otomotiv MühEndisliği Bölümü tarafından ortaya çıkan prototip iki model “GÜNSEL” markalı araç halka ve basına tanıtıldı.

            Dr. Suat Günsel’in oğlu Prof. Dr. İrfan Günsel, en doğru teşhisi koydu o gece.  Bakınız İrfan Günsel ne demiş babası ve üretilen araçlarla ilgili.

            “Babamız Dr. Suat Günsel’in kurduğu hayali, bu tasarımdan hep birlikte tek vücut, tek yürek , büyük bir inançla, gece gündüz çalışarak gerçeğe dönüştürdük.”

            İrfan Günsel’in söyledikleri gerçekten çok anlamlıydı ve tam da babası Dr. Suat Günsel’i anlatıyordu.

            Onun başarı filmini birazcık geriye saralım...

            Sanırım yıl 2010 du.  Bir gün değerli dostum Dr. Suat Günsel bizzat beni telefonla arayarak şöyle demişti:

            “Osman Bey, yarın bütün gazeteci arkadaşları üniversiteye davet ettim, birlikte bir kahvaltılı basın toplantısı yapacağız.  Katılırsanız sevinirim.”

            Kendisine konunun ne olduğunu sorduğumda, bana “Sürprizdir” demişti.

            Üniversiteye vardığımda bütün arkadaşlarla bir yerde toplanmış ve bizleri bir servis arabasına aldırarak ünüversite açıklarında bir araziye doğru yol almıştık.  Hepimiz de büyük bir merak içindeydik.  Ve bir arazi içine yerleştirilen kalın inşaat örgülerini görmüştük.  İşte o an sürprizini açıklamıştı.  Lakin ondan önce hepimizin bu temel demirlerinin üzerine çıkmamızı rica etmişti.

            Demirden örülmüş temel malzemesinin üzerine çıktığımızda bize şöyle demişti:

            “Arkadaşlar, şu anda üzerine bastığınız demirler, Tıp Fakültesi ve devasa hastanenin temelleridir.  Bunu ilk kez size açıklıyorum.”

            Gerçekten o haber bizim için çok büyük bir sürpriz olmuştu.  İşte o an, hep birlikte hatıra resmi çekmiştik.  O resimler hala albümlerimde duruyor.

            Ve bir süre sonra da Türkiye’den Türk siyasileri de temel atma töreni için Kıbrıs’a gelmişlerdi.  Tam önümde, dönemin TC Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve ekibi oturuyordu.  Muazzam bir kalabalığın katılımı ile o temel atma töreni yapılmış ve geleceğe bir imza daha atmıştı Dr. Suat Günsel.

            Şimdi binlerce tıp fakültesi öğrencisi bu fakültede eğitim görerek doktor çıkıyor.  Sadece doktorluk değil, hemşireler de yetişiyor.  Bunun yanında modern cihazlarla donatılmış 209 tek kişilik odalar ihtiva eden hastane, ülkemizin çok büyük bir boşluğu doldurmuş ve doldurmaya da devam ediyor.

            Tıp Fakültesi’nin temellerinin atıldığı gün aklıma Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın sözleri gelmişti.

            Önemli bir başarı için Kıbrıs’a gelen ve YDÜ’nün bir başarısına tanık olan Prof. Dr. İhsan Doğramacı şöyle demişti:

            “Ben de çılgınım ama, Dr. Suat Günsel benden daha çılgın.”

            Tabii ki bu sözler ironik bir tanımlama olarak algılansa da, temelde o sözler, Dr. Suat Günsel için bir takdir ve övünç sözleriydi.

            Kim bilir daha nice adam veya bilim insanı ne düşünceler geçirmiştir kafasından, Dr. Suat Günsel’in araba üretimine geçeceğini duyunca.

            Acaba “Dr. Suat Günsel’in yeni bir çılgınlığı mı?” diye düşünmüşler mi?

            İşte bazı kişilerin çılgınlık diye tanımladığı bu başarılar, Kıbrıs Türkü’ne onur vesilesi olmuş ve daha da olacağa benziyor.  Kim bilir... Belki bir gün Kıbrıs Türkü’nün ilk uçağını da yapar...  Neden olmasın?

            Ondan sonrası...

            Evet ondan sonrası bu arabaların pazarlanmasına ve kabul görmesine kalıyor.

            Malum Türkiye de araba üretimine geçiyor.  Türkiye’de de üretilecek araba veya arabaların haberleri çarşaf çarşaf çıkıyor gazetelerde.

            Ve biz de şunu geçiriyoruz kafamızdan.

            “Kıbrıs Türkleri,  araba üretiminde Türkiye’nin önüne geçmiştir.”

            Bu sözler Türkiye’yi küçültmek için söylenmiyor.  Bu sözler, şu küçücük adada, özellikle KKTC topraklarında Dr. Suat Günsel’in muazzam vizyon ve yaratıcılığı, hayalleri ve idealleri ile  bütün dünyaya ve özellikle Rumlara güçlü bir mesaj veriyor.

            Bir gün baskıya girmek üzere on ikinci kitabım için Rumların “Kıbrıs Kütüphanesine” gitmiştim ISBN almak için.  Malum KKTC tanınmadığı için mecburen Rumlara muhtaç oluyoruz, ISBN için.  Her ne ise...

            O kütüphaneye gittiğimde, hayal kırıklığına uğramıştım.  Neden?  Çünkü hala “Ben koskoca bir Kıbrıs Cumhuriyetiyim” martavalları ile dünyayı aldatan Rumların öylesine bir zavallı kütüphaneleri vardı.  Kütüphanenin müdürü bana bir kahve ikram ettiğinde kendisine şöyle demiştim:

            “Lütfen bir gün benim konuğum olur musunuz, birlikte bir yemek yiyelim.   Bu arada size Yakın Doğu Üniversitesi’nin devasa kütüphanesini de gezdirmiş olurum.”

            O kütüphane sorumlusu bey beni kibarca  reddetmiş ve biraz da ezilmişti.

            İşte o an, bir kez daha Dr. Suat Günsel ve onun başarıları ile gurulanmıştım.

            Ve araba üretimleri, Dr. Suat Günsel’in son başarıları olmayacak diyor ve isteyenle bahse de girebilirim.

            Başarılarının daim olmasını dilerim, dostum Dr. Suat Günsel...