Bahçeniz yoksa saksıya, saksı olmaz ise yoğurt kaplarına.

Ekin bir şeyler ne olursa.

Asıl önemli olan okullarda pratik tarım olmalı.

Her okulda kümes olmalı, her sınıfın iki metreye üç metre tavlası olmalı, sınıflar üretme yetiştirme konusunda bir birleriyle yarışmalı.

Öğrenciler kendilerine ayrılmış tavlaları çapalamalı ekmeli sulamalı.

Her okulun maskot hayvanı olmalı.

Keçi kuzu tavşan horoz maskotu olan okullardan yetişecek öğrencilerin canlılar ile sevgi bağları daha sıkı daha gelişmiş olmaz mı.

Akıl sesim köylerini okulsuzlaştıran partilerden, hükümetlerden neler bekliyorsun a Cumhur diyor da gönül sesim,  iste daha çok iste diye ayak diretiyor.

Örneğin Mesarya bölge okullarında en güzel çiçek tavlası, en verimli marul, lahana, soğan tavlası hangi okulun diye panayır tadında günler düzenlenemez mi.

Okullar panayırı günlerinde anne babalar kendi çocukluklarının oyunlarını oynayarak geçmişin geleceğe bağlanmasına katkı koyamaz mı.

Düşünün bir önceki nesillerin tarhana çorbasının nasıl yapıldığını bilmeyen yeni neslin geçmiş ve gelecekle bağı sakat kalmaz mı.

Nenesinin masallarını bilmeyen çocukların, Plevne savunmasını bilmesi çok anlamlı olur mu.

Nasreddin Hoca fıkralarını dinlemeden büyüyenlerin,  ne oturdukları dalı kesmelerine ne de parayı verenin düdüğü çalmasına hayret etmelerini beklememeliyiz değil mi.

Dünyanın merkezi eşeğimin bastığı yerdir dediğini Nasreddin Hoca’nın önemsemediği için eğitimle ilgili  bakanlık, kurumlar öğretmenler ve sendikaları,  yeni doğan ve devamla ilkokul çağında olan çocuklar için dünyanın merkezinin kendi doğdukları köy- kasaba –mahalle- şehir olduğunu da içselleştirebilir mi.

Evet dünyanın merkezi evidir çocukların, okuludur, mahallesi köyüdür ve biz yıllardır bunu ihmal ve hatta reddediyoruz.

Sonrası mı.

Olduğumuz yere bakın ve hayal edin sonrasını eğer hayal etme yetiniz varsa.

Kodlama dersleri, çip teknolojileri çağındayız mı diyorsunuz.

Kodlama dersi, bilgi sayar programcılığı dersi verdiniz de karşı mı çıktık