Evkaf İdaresi’nin “İyilik Projesi”ni hiç incelediniz mi?  Bu projenin anlamı nedir?  Neye hizmet ediyor?  Niçin kuruldu?  Amaçları ne?

            Bütün bu soruların cevabı, o projenin derinliğinde ve kapsamındadır.

            Esasında “iyilik” kelimesi, bir iyi niyet ve yardım kavramını oluşturur.  Bu kavramı geniş boyutlu ele aldığımızda, şu fikir gelir akla.

            “Bu projenin temelinde insanlık, vicdan ve evrensel değerler bağlamında yardımseverlik vardır.”

            Bence temel düşünce budur.

            Osmanlı döneminden bugüne tam 450 vakıf kurulmuş ve bu vakıflar, tümden iyilikseverliğe ve ihtiyaçlı insanlara hizmet etmiştir.

            Ta eski yıllara gittiğimizde de, Osmanlı padişah ve hanedanlığınca nice hayır kurumları kurulmuş, fakir fukaraya yardım eli uzatılmış.

            Kadınların sığınma evleri o çağlardan başlar.  Günümüze kadar uzanan kadın sığınma evleri de o “iyilik projesinin” bir parçasıdır.

            Hani deriz ya...

            “İyiliği yap denize at, balık bilmezse halik bilir” derler ya, o darb-ı meseldeki derin anlam da iyilik mesajı veriyor.  Yani “İyilik yap” diyor.

            Esasında iyilik, insanoğlunun içgüdüsel yapısında oluşan bir duygudur.  O duygu düşünceye dönüşünce iyilik eylemi de kendini gösterir.  Bırakın...  Bazı insanların içleri de kapkaradır yüzleri gibi.  Hep fenalık düşünür ve kendi çıkarları için yaşar.  İşte önemli olan sadece kendiniz için değil, ihtiyaçlı insanlar için de yaşamanız ve duyarlı olmanızdır.

            Vakıflar İdaresi’nin yayınladığı pek çok yönlendirici ve mesaj verici yayınları vardır.  Bu yayınlardan birisi küçücük bir defterdir.  O defter, “İyilik Günlüğü” adını taşır.

            Yani tarihsel akışta günlük hayatınızda günlük yaptığınız iyilikleri o deftere not ettiğiniz zaman ve o zaman tükenince toplamda “Ben ne gibi iyilikler yaptım” sorusunu beraberinde getirir.  Bir yerde yaptığınız iyiliklerin muhasebesini yapar ve kendinizi sorgularsınız.

            Şu anda Vakıflar’ın gereçekleştirdiği bazı iyilik operasyonları nelerdir, şöyle bir göz atalım...

            -İhtiyaçlı öğrencilere okul kıyafetleri, İngilizce kitaplar, kırtasiye ve maske yardımı.

            -Bebeklere mama, bez, biberon ve bebek şampuanları.

            -İhtiyaçlı ailelerin evlerini tamir etmek.

            -Yine ihtiyaçlı insanlara kıyafet ve ayakkabı dağıtımı.

            -Çevre çalışmalarına katkı.

            -İlkokul öğrencilerine seri konferanslar verilerek iyiliğin anlatılması.

            -Uzman kişilerin eliyle çocuklara el sanatları ve kültürel faaliyetler düzenlenmesi.

            -Kuşlar için yuva yapma etkinliği.

            Ve daha yüzlercesi.

            Vakıflar’ın “iyilik projesi”nde gördüğünüz gibi herşey var.  O bağlamda sizlere verilen günlük defter, bir kaptan gibi sizin seyir defteriniz olmalıdır.

            Vakıflar idaresinde bölgelerde gönüllü iyilik temsilcileri var.  Bu insanlar sırf insanlara iyiliği öğretmek, içlerindeki fesatı yok etmek ve gerçek anlamda inasan olmayı öğretmektir.

            Hayatınızın kesitlerini şöyle bir taradığınızda elbette ki kendi bereysel iyilikleriniz de olmuştur. Kim bilir... Belki yolun bir tarafından öteki tarafına geçmek isteyen görme özürlü kardeşimizi elinden tutarak yolun diğer tarafına geçirmişsinizdir.  Bir otobüste ayakta kalan yaşlıya oturduğunuz koltuğunuzu vermişsinizdir.

            Hayatın gerçeğinde pek çok dramatik olaylarla karşılaşırız.  Hatırlıyorum...  Bir akşamüstü İstanbul’da fırından sıcak ekmek almak için içeriye girmiştim.  Bir küçük çocuk, vitrindeki ekmeklere öylesine aç aç bakıyordu ki, kendisine sormuştum.

            “N’oldu oğlum?  Ekmek mi alacaksın?”

            O zavallı çocuk bana acıklı filmleri hatırlatmıştı.

            “Abi param yok.  Evde bir hasta anam ve beş de küçük kardeşim var.  İşte öylece bakıyorum sıcak ekmeklere” deyince kendisine tam on tane ekmek alıp ellerine vermiş, cebine de yüz lira koymuştum.  Bilemiyorum...  İstanbul’da pek çok kullanılan çocuk var.  Ama bu onlara benzemiyordu.  O an düşünmüştüm.

            “Önemli olan bu zavallı çocuğa yardım elimi uzatmak ve bir iyilik yapmak.”

            Yani Evkaf’ın iyilik projesine olabildiğince katkı koymanın da bir erdem olduğunu düşünüyorum.

            Kısacası siz iyiliği yapın, kul bilmezse Allah bilir.