Bitmez.

Geçmiş bitmez.

Çekirdek biter mi ki geçmiş bitsin.

Dal yeşillenir sonra çiçeğe keser ve meyve olgunlaşır, yenir ya da dalından düşer kurur yerde, yense de toprakta kurusa da çekirdek geçmişin mirası ve geleceğin ufkudur.

Bir ağacın tarihi gizlidir tek çekirdekte ve yeni ormanın gizli gücüdür.

Değil midir.

Geçmiş geçmişte kaldı, artık önümüze bakalım lafını şiar edinenden üçüncü sınıf politikacı olur da bir devrimci asla olmaz.

Şaşırmaya hazır mısınız.

Devrimci muhafazakârdır da aynı zamanda.

Tarihi değiştirdiği kabul edilen bütün devrimci kişiler,  halklarının geçmişindeki bütün insani değerlerin yarınlara taşınması amacı ile devrim eylemişlerdir ve zaten geçmişine yaslanmayan ondan haz ve hız almayan her hangi bir düşünsel siyasal felsefik hareketin en küçük bir başarı şansı yoktur,  olamaz da.

Lenin Rusların büyük tarihlerine ve en çok da Rusya’da Avrupa’da olduğu gibi ve kadar mülkiyet, toprak mülkiyeti olmaması geleneğine yaslanarak  ile başarıya ulaşmamış mıydı.

Devrimci muhafazakâr olmaz,  olamaz diyerek kendini aldatıp da aldanmış kendine bir Ortodoks , bir mümin, bir Taliban kadar inananlar bir düşünün bakalım.

1917 Avrupa’sında mı olmalıydı devrim yoksa,  o yıllarda Avrupa’nın çok gerisinde bir üretim ilişkileri sarmalında olan Rusya da mı.

Nerde oldu, niçin oldu.

Ve Brejnev’le başlayıp Gorbaçov ile süren devrimci muhafazakârlığın terk edilme süreci değil mi,  1980 li yılların sonunda kapitalizmle salakça REKABET eden SSCB nin bir üfürükte, iki şişe kola ve iki tur pin pon maçı ile yıkılıp da Roni’nin ( Ronald Reagan) dangala biştala    ( tahtaravalli ) partneri Gorbi’yi ( Mihael Gorbaçov )  (nükleer silahlanma dehşet dengesini hatırlar mısınız) tankın üstüne çıkan alkolik Boris Yeltsin’in hurra hurraaa  çekmelerine dayanamaması.

Rekabet ve rekabetçilik olmazsa olmaz bir lafazanlıktan ibarettir.  İnsanlar arasında rekabetçilik yoktur güzel insan ve güzel yaşama geçmişinde,  işte bu yüzdendir ki egemen söylem biçemini Rekabet üzerine dayandırıyor emperyal kültür.

İnsanca kültür rekabete değil imeceye yaslanmalıdır.

Devrimci muhafazakârlık tarihsel kültürümüzü güncele taşımak ve hep beraber dostluk dayanışma ile  el ele vererek imece mutlu olmaktır