Önce kurumlar, sağlık kurumu, eğitim kurumu, turizm kurumu, adalet kurumu velhasıl aklınıza gelecek ve gündelik hayatımızı örgütleyip, organize ederken yarınlar için taş üstüne taş ekleyecek kurumlar.

Ve bu kurumların binaları ofisleri.

İşte devlet aygıtının alt yapısı bu.

Bu alt yapının üst yapısını da insanlar oluşturur.

Seçim bir alt yapı kurumudur ve üst yapısı da seçenler ile seçilenlerdir.

Seçenlerin, seçilenlerden yüzlerce kat daha fazla olduğundan hareketle asıl üst yapı kurumunun seçenler olduğunu söylemek de olası.

Olası amma.

Elde var olan kurumsal ve yasal yetkiler seçilenlerin asıl sorumluluk sahibi olduğunu da gösteriyor.

KKTC  devletinin kendisi,  asla ve katiyen içinde bulunduğumuz bu berbat, bu rezil, bu pespaye durumun sorumlusu değildir.

Bu devletin 1974 sonrasında yetkili makamlara oturan her bir kişidir suçlusu bu rezil durumun.

1975 de şimdikinden daha az sorunu varsaydı sağlık sistemimizin, o yıldan bu güne kadar makamlara oturan  her bir seçilmiş ve onun atadıkları sorumludur bu güne gelinmesinden.

Seçenler de habire kendi seçtiklerini değil başkalarının seçtiklerini sorumlu saymakla hastadır.

Ve bu hastalık sürüp gittikçe, her partili kendi partisini sütten çıkmış ak kaşık olarak sevdikçe bu rezillik bitmeyecektir.

Açık ve net.

Yüzyılı aşan bir direnişle, hürriyet mücadelesi ile kendi devletini kuran Kıbrıs Türkleri bu devleti yönetmekte eşsiz bir BAŞARISIZLIĞIN müsebbibidirler.

Bunun yarını yok. Hemen bu gün devlete devlet aşısı, seçmene seçici olma aşısı,  seçilene de sorumluluk ve dürüstlük aşısı vurulmalıdır.

Kim vuracak derseniz.

Derim ki, kendinizi sorumlu saymıyorsanız, böyle gelmiş, böyle gidecek ve batacak

GİDİŞAT

Önce kurumlar, sağlık kurumu, eğitim kurumu, turizm kurumu, adalet kurumu velhasıl aklınıza gelecek ve gündelik hayatımızı örgütleyip, organize ederken yarınlar için taş üstüne taş ekleyecek kurumlar.

Ve bu kurumların binaları ofisleri.

İşte devlet aygıtının alt yapısı bu.

Bu alt yapının üst yapısını da insanlar oluşturur.

Seçim bir alt yapı kurumudur ve üst yapısı da seçenler ile seçilenlerdir.

Seçenlerin, seçilenlerden yüzlerce kat daha fazla olduğundan hareketle asıl üst yapı kurumunun seçenler olduğunu söylemek de olası.

Olası amma.

Elde var olan kurumsal ve yasal yetkiler seçilenlerin asıl sorumluluk sahibi olduğunu da gösteriyor.

KKTC  devletinin kendisi,  asla ve katiyen içinde bulunduğumuz bu berbat, bu rezil, bu pespaye durumun sorumlusu değildir.

Bu devletin 1974 sonrasında yetkili makamlara oturan her bir kişidir suçlusu bu rezil durumun.

1975 de şimdikinden daha az sorunu varsaydı sağlık sistemimizin, o yıldan bu güne kadar makamlara oturan  her bir seçilmiş ve onun atadıkları sorumludur bu güne gelinmesinden.

Seçenler de habire kendi seçtiklerini değil başkalarının seçtiklerini sorumlu saymakla hastadır.

Ve bu hastalık sürüp gittikçe, her partili kendi partisini sütten çıkmış ak kaşık olarak sevdikçe bu rezillik bitmeyecektir.

Açık ve net.

Yüzyılı aşan bir direnişle, hürriyet mücadelesi ile kendi devletini kuran Kıbrıs Türkleri bu devleti yönetmekte eşsiz bir BAŞARISIZLIĞIN müsebbibidirler.

Bunun yarını yok. Hemen bu gün devlete devlet aşısı, seçmene seçici olma aşısı,  seçilene de sorumluluk ve dürüstlük aşısı vurulmalıdır.

Kim vuracak derseniz.

Derim ki, kendinizi sorumlu saymıyorsanız, böyle gelmiş, böyle gidecek ve batacak