Asırlardan beri İslam dünyasında kadına verilmesi gereken pek çok hak, nihayet Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Salman tarihe geçecek, çağdaş düşünce sahipliği yıllarca söylenecek çok önemli kararlarını “son dakika” olarak bütün dünya ajanları vasıtasıyle duyurdu.
    Veliahtın yaptığı açıklama aynen şöyleydi:
    “Saygılı giyinmek şartıyla, kadınların çarşaf kullanmaları zorunlu değil.  Kadınlarla erkekler artık eşittir.  Kadınlar otomobil kullanabilecek, konser ve sinema izleyebilecek, yanlarında erkek olmadan koşabilecek.”
    Bunların yanında daha daha çok şeyler var herhalde. Hani “İnsanlık ve özgürlük” deriz ya...  İşte Suudi Arabistan’da uygulamaya konulacak bu reform harketi, gerçekten tarihe geçecek bir şey...
    Veliaht daha önce ülkesinin “Ilımlı İslam” a geçeceğini açıklamış.
    Esasında böyle bir kararı almak yürek ister.  Kim bilir o Veliaht bu kararı açıklayacak noktaya gelinceye kadar kendi iç dünyasında ve ülkesinin kamuoyunun yapısal olarak böyle bir uygulamayı kabul edip etmeyeceğini düşünmüştür.
    Gerçekte Suudi Arabistan gibi diğer Müslüman ülkelerde asırlardan beri uyguladıkları kadına baskı rejimi, artık bu kararla dünya, onlara bakış açısını değiştirek.
    Arap dünyasında kadını örtmek veya bunu zorunlu kılmak, tam bir işkenceydi.  Böyle durumlar gündeme geldikçe hep aklıma Iranlı bir doktorla bir Amerikalı hemşirenin evliliğinden olan kızının dramını anlatan film gelir.  Romanı da müthiş birşeydi.
    O filmin adı, “Kızım Olmadan Asla” idi.
    Bir düşünün...  Modern Amerika’da doğmuş büyümüş ve hayatın içine girmiş kadın, kocasının isteği üzerine İran’a gidecek ve  orada acı bir gerçekle karşılaşacak...  O Amerikalı kadına çador giydirmişti şu geri kafalılar.
    İlk kez ben ve benim gibii nice insan, “Çador” kelimesini o film ve kitaptan öğrendik.  Bir düşünün...  Bir kadın sokağa çıkacağında o simsiyah ve önünde kafes biçiminde bir peçesi olan o elbiseyi giyecek, giymek zorunda olacak.
    Hatta yabancı ülkelerden İslam dünyasına gidecek çağdaş basın mensuplerının uçaktan iner inmez örtünmeleri ne kadar saçma.
    İşte şu Veliaht bu tabuları yıkıyor. O tabular diğer İslam ülkelerine de yayılırsa, işte o zaman İslam dünyası da gerçek anlamda “Ilımlı İslam” anlayışı bütün müslüman kadınlarca kabul görecek.
    Lakin  unutmamak lazım...  Özellikle böyle reformları her müslüman kabul etmez.  Nerdeyse yobazlık derecesinde körü körüne İslamın şeriat kanunlarına tapanlar bu kararı onaylayacaklar mı?  Hiç belli olmaz.  Belki de şu Veliahta bir süikast düzenleyeceklerdir.  Böyle bir şeyi kesinlikle arzu etmiyoruz.   Ya olursa...  Bunun bir diğer adı da cehalettir maalesef.
    Şimdi artık bütün kadınlar, Suudi Arabistan’da başları açık gezebilecekler.  Özgür olmanın tadını çıkarabilecekler.  Herhalde makyaj da yapacaklar. Veliahtın “Saygılı giyinme” anlayışı çerçevesinde.  Saygılı giyinin ifadesinin gerçekteki anlayışı şudur:
    “Size bazı özgürlükler, bazı haklar verdiysek gidip fahişe olun demedik”tir.  Bu da doğru bir yaklaşımdır.
    Hele bir şu reformlar Suudi Arabistan’da hayata geçsin, kadınlar özgürlüğün tadını çıkarsın, işte o zaman artık dönüşü olmayan bir rejime adım atılmış olacak o İslan ülkesi.
    İran’daki geçmişi düşünelim..
    Kral Riza Pehlevi ve ailesini, aşırı İslamcılar alaşağı ettiklerinde, ülkenin başına o yobaz Humeyni gelmişti.  Ne kadar büyük ızdıraplar çekmişti insanlar o zaman.  Halbuki Kralın eşi Farah Diba çağdaş bir kadındı ve moern giyinirdi.
    İslam ülkelerinde değişim rüzgarları eserken, bizim Atatürk’ümüz, nur içinde yatsın, tam 95 yıl  önce kadınlara özgürlük ve eşitlik hakkı vermişti.  Kadınlara ve erkeklere kıyafet reformu getirmişti.  Yobazlığı ve örtünmeyi kaldırmıştı.
    Bunca yıl geçmesine rağmen özellikle Türkiye’de dinine aşırı düşkün insanların eşlerinin örtünmesi de bizi üzüyor.  Ama elden birşey gelmiyor.  En azından sadece başı türbanlı kadınların sokağa yalnız çıkmaları, araba kullanmaları ve çocuk ve eş dostları ile bir restoranta veya sosyal bir faaliyete gitme özgürlükleri var.  Yani şu anda değişim rüzgarlarının estiği bu zamanında, Atatürk’ü de anmış olduk. Daha ne isteriz?  Çağdaş düşünce ve çağdaş kadın anlayışı Türkiye’de olduktan sonra, örtünenleri de zaman değiştirecek diye düşünüyorum.
    Bomba gibi bir olay olarak hayatımıza düşen Suudi Arabistan’daki bu haber, bize bazı dersleri ve kanaatkar olmayı anlattı.
    Türk kadınının mutluluğunu gören İslam dünyası, bizimkiler gibi bir yapıya ne zaman ulaşabilecek, bilinmez.  Madem bir yerden başladılar, sonu da iyi gelecek diye düşünüyorum.
    Haydi hayırlısı...  İslam dünyasında kadınlara özgürlük ve eşitlik verilmiş...