Kıbrıs Türkü’nün siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına damga vuran, unutulmaz İsmet Kotak aramızdan ayrılalı tam yedi yıl oldu.  11 Eylül 2011 tarihinde kaybettiğimiz Kotak dün mezarı başında anılırken şunlar geçmişti aklımdan:
“İsmet Kotak’ın yeri dolduruldu mu?”
“Onun gibi girişimci bir bakan ve milletvekili, Kıbrıs Türk siyasetinde çok önemli karar ve başarılara imza attı mı?”
Bu soruların sarmalında sevgili İsmet Kotak’ın anısına birkaç söz de ben yazmak istedim onun için.
Gerçekten onun yeri dolduruldu mu?  Bana göre doldurulamadı.
İsmet Kotak’ı hangi yönü ile ele alabiliriz diye düşünüyorum.  Düşünüyorum, çünkü onun hayatı ciltlere sığmayacak kadar geniş ve sınırsızdır.
Onu ilk tanıdığım dönemler, Dr. Küçük’le çalıştığımız Özel Kalem görevlerim dönemleriydi.  Bir de basındaki güçlü yazıları ve fikirleri beni ve benim gibi nice insanı çarpardı.  
Nisan 1968’de Denktaş tam dört buçuk yıl sonra adaya dönünce balıklama işlerin içine dalmıştı.  Dr. Küçük ise, tam dört buçuk yıl, o zor günleri Denktaş’sız va acılarla geçirmiştir.  İşte o dönemlerdir ki İsmet Kotak’ın yıldızı parlamaya başlamıştı.
Anımsadığım kadarı ile İsmet Kotak’ın bakan konumunda Geçici Türk Yönetimi’nde görev alması bu döneme rastlar.
Zaman zaman gerek Dr. Küçük’ün, gerekse Denktaş’ın makam odalarında buluştuğumuzda yürekten gelen siyasal görüşlerini ve Rumların acımasızlıklarına karşı yapılması gerekenleri uzun uzun anlatır ve bir fikir yumağı oluştururdu.
Her zaman “Zor Yıllar” olarak nitelendirdiğimiz 21 Aralık 1963 sonrasındaki çaresizliğimizin basamaklarında yine İsmet Kotak vardı.  Gazi Mağusa halkının ve yöresinin iletişim ağını yine o kurmuştu.  Mağusa Cambolat Radyosu’nu o ve arkadaşları kurarak, günlük yorumları yapar ve ambargolar altında ezilmiş halkın moralini, radyoda yaptığı şahane yorumlarla tarihe damgasını vurmuştur.
Onunla en yakın olduğum bazı belirgin tarihler vardır...
Bunların başında 20 Temmuz 1974 sonrasındaki Bakanlık görevleri ile gelen İskan politikası dönemlerindir. O günlerde görev yapmak yürek ve inisiyatif isterdi.  Ben o yüreği İsmet Kotak’ta gördüm.
Kolay mıydı bir savaş ve nüfus mübadelesi sonrasında binlerce göçmeni Rumlardan boşalan evlere yerleştirmek?  Hiç de kolay değildi elbette.
O günlerin zorlukları, sivil-asker ilişkisi ile gelişen Türk siyasetiydi.  İşte o sürecin içinde, İsmet Kotak vardı.
Harekat sonrasında bütün dünyanın gözü Kıbrıs Türkü’nün üzerine dönerken, hala dağlardan ve gizli yollardan kuzeye geçen göçmen kardeşlerimizin bir an evvel bir dam altına sokulması, onun da ötesinde kuzeyden, yani Türkiye’den KKTC’ye nakledilen nüfusun yerleştirilmesi ve sahipsiz arazilerin işletilmesi çok büyük bir işti.  İsmet Kotak o girdabın içinde çırpınıyor ve başarmanın dinamiklerini ortaya koyuyordu.
Özellike asker, Maraş ve Güzelyurt’un o günlerde açılmasına karşıydı.  İsmet Kotak, “Hayır efendim bu bölgeler açılacak.  İleride bir anlaşma olursa icabına bakılacak” demişti.
Ve yumruğunu masaya vurup o bölgeleri iskana açmıştı.  Savaş sonrası insanları sahipsiz ev ve arazilere yerleştirmek hiç de kolay değildi.  Yani benimseme açısından çok büyük bir psikolojik durum vardı.  
Onun dışında insanların egoları ve ganimetçilerin doyumsuzluğu da ortalarda dönüp duruyordu.  Kotak, işte o zor günlerin adamıydı.
Daha daha sayalım mı?
Mesela Kıbrıs Türk Basın Birliği’nin kurulmasında ve bu birliğin uluslararası alanda bir kimlik kazanmasında çok önemli bir görev üstlenen rahmetlik Kotak, bu birlik sayesinde KKTC ismi, bir siyasi kimlik olarak kendini göstermesini başarmıştır. Bugün hala Kıbrıs Türk Basın Konseyi olarak dünyada anılmakta ve kabul görmekta olan kurumun mimarı da oydu.
Rahmetlik İsmet Kotak’ı bir zamanlar televizyondaki NABIZ Programıma konuk etmiştim.  Uzun uzun hem iskan politikasını, hem memleket manzaralarını, hem de Rumların acımasızlıklarını konuşmuştuk.  O program çok ses getirmişti.
Velhasıl sevgili İsmet Kotak aramızdan ayrılalı tam yedi koca yıl oldu.  Onun aziz hatırası önünde saygı ile eğilir, ona Allah’tan gani gani rahmetler dilerim.  Kıbrıs Türk basınının duayeni İsmet Kotak...