Başbakan Ersan Saner’le Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu açıklamalarda bulundular.

            “12 Nisan’da kapalı devre turizm uygulamasına geçiliyor.”

            Şu koronavirüs belasından kurtulmadığımız sürece daha pek çok alternatif çareler üretilecektir herhalde.  Hükümet bu kararı alırken, genel anlamda halkın sağlığını düşünerek turistlerin adaya gelişlerine bir çare üretti.   Esasında bir çıkış yolu aranıyor.  Turizmciler kan ağlarken, bu uygulamanın dahi adeta “sıçanın sidiğinin denize faydası olduğu” anlayışıyla bir yerden başlanmış oluyor turizm uygulamalarına.

            Kapalı turizmi şöyle tanımlamıştır ilgililer:

            “Yapılacak olan turizm pazarlamaları üç günlük olacak.  Gelecek olan turistlerin PCR testleri yapılacak ve bileklerine bileklik takılacak.  Bu üç günlük süre zarfında turistler tamamen otelde kalacak, sonra da süreleri dolunca adadan ayrılacaklar.  Bunun yanında otel çalışanları da hem PCR testi yapacaklar, hem de bu üç günlük süre zarfında hiç otelden çıkmayacaklar.”

            Henüz tam olarak yüksek sezona girmememize karşın, Kıbrıs’ın güneşli günlerinde turistlerin hem havuzdan, hem de denizden yararlanabileceklerini söylemek yanlış olmaz herhalde.

            Herhalde beş yıldızlı otellerde konaklayacak turistlerin otel gazinosundan yararlanmasına da izin verilecektir. Bence de bu imkanı sağlamak lazım kapalı devre turistlerine.

            Bu süreçte gazino işletmecilerinin de hayli zarar ettiği bir gerçek.  En azından damla damla bu çarkı döndürmek adına 3 günlük kapalı devre turistlerine gazinoların kapıları açılmalıdır diye düşünüyorum.

            Anladığımız kadarı ile bu üç günlük kapalı devre turizmi, sadece dışarıdan gelecek turistleri kapsıyor.  Yerli turistlerin bu imkandan yararlanma şansları olmayacak.

            Esasında bu çalışmanın ilki, bir pilot çalışma niteliğinde olacağını söylemek lazım.  Gelecek olan turist dışarı çıkmamayı, ada halkıyla temas etmemeyi, çarşı pazar alış verişlerine gitmemeyi kabul ederlerse mesele yok.

            Hepimizin de bildiği gibi gazino işletmecileri normal zamanda, bir program çerçevesinde Türkiye’den bazı önemli müşterileri için uçak kaldırırlar ve gazinodan elde edecekleri gelirle, açıklarını kapatırlar.  Bu dönemde bu olacak mı?

            Elleri bilekli turistlerin otelden ayrılmaları halinde gelecek sinyallerle yeniden otele dönmeleri sağlanacaktır.

            Bunun başka çaresi var mı?  Yok.

            Tabii ki çalışanlar içinde bu iş hayli zor.  Onlar çalışma sürecinde evlerine gidemeyecekler, aileleri ile temas edemeyecekler ve ilgilenemeyecekler.

            Programa dahil edilen otellerin yiyecek ihtiyaçları da belli tedbirler çerçevesinde gerçekleşecek herhalde.  Lakin yine de maske ve mesafe kurallarının uygulanacağı, hijyene dikkat edileceği hususu da konuşuluyor.

            İlk parti uygulamasından sonra da, diğer turist gruplarının ve otellerin belirlenmesi, yine hükümetin belli uygulamaları ile “kapalı turizmi” ile turiste hizmet edilmesi öngörülüyor.

            Olaya dramatik gözle baktığımızda, tatil yapacak insanların hem özgür, hem de tutsak günler geçirecekleri de kabul edilmesi gerekir.

            Tutsaklıkla özgürlük zıt ifadeler olsa da, bu uygulamada, mecburi ve zorunluluk ilkesi içerisinde bu iki ifadeyi bir arada görmek nasip olacak.

            Yine de hiçbir şey yapmamaktan iyidir kapalı devre turizm uygulaması.  Şayet bu uygulama tutarsa, sanırım bütün yaz dönemi de aynı yöntemle sürüp gidecek. Lakin kavurucu sıcaklar ve yüksek turizm sezonu başlayınca tepkiler kısmen azalmış olacak. 

            Bu uygulama insanlara “yarım mutluluk” verse de, yine bir mutluluktur. Bunu böyle görmek ve böyle algılamak lazım.

            Yani “Kapalı devre turizmi...”