Kaleci Rüştü topu İlker’e verirdi.

İlker  iki adım sürer, Högh’e, Högh Bekletmeden Uche’ye.

Uche sağa sola baktıktan sonra Högh’e atar, üç metre yürür topla Högh ve İlker’e.

Defalarca ve haftalarca.

Yetti be dedim.

Gel gör ki dünyanın her yerinde aynı sıkıcılıkla oynuyordu takımlar.

Bu modern ‘ çağdaş ‘ futboldu.

Sözüm ona bilimsel veriler ile hareket eden teknik direktörler aynısın tıpkısı olmuştu.

İlk orda mı fark ettim.

Dünyanın her ülkesi, her şehri de aynılaşıyordu.

Çocuk parklarına bakın,  aynı plastik sözde oyun aygıtları ile donanmış. Lekoşa’da yaşayan çocuklar ile İstanbul’da yaşayan çocukların, Berlin’de, Moskova, Kophenag, Toronto, Canberra, Pekin, Merzifon hiç fark etmiyor aynısının tıpkısı aygıtlar.

Oslo kenti için yapıldığını varsaydığınız  balıkçı heykelinin tıpkısını Girne’de, Ankara’da Pire’de görmek mecburi.

Ne okuyorsa Madrid ilkokullarında çocuklar aynı dersleri transfer ediyor, etmek istiyor teachersler kendi schollarına.

Dünyanın neresinde isterse olsun aynı seremoni ile başlıyor bütün maçlar. Türk sineması diye Yahşileştiriliyor vahşi batı ve ille de tanınmalı batıda da Tarkan.

Niye ama niye.

Zeki Müren özel bir kültürün şarkıcısıydı, Ruhi Su özel bir kültürün özel sanatçısı.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan, Yunus Emre damarından gelen ressam, Nuri İyem de öyle.

Bizim bize benzememizi istemiyorlar.

Onların aynısı olalım karbon kopyaları olalım istiyorlar, hangi lisanda konuşsak da İngilizce düşünelim istiyorlar hem de Amerikan tarzıyla.

Kültür emperyalizmidir emperyalin en güçlü ve etkili bombası.

Bombalıyorlar bizi.

Direnecek miyiz.

Ben direnecem.

Sorsanız eğer dünyanın en iyi şairi Süleyman Uluçamgil’dir ve onun has arkadaşı, sonra da Hasan Hüseyin gelir, Dağlarca ve Ceyhun Atuf Kansu.

İngiliz olsaydım Şekspir derdim, Elen olsaydım Ritsos.

Şekspir benim için kırkıncı sırada, Ritsos kırkbir.

Her millet kendini korumalı dünya o zaman güzel.