Çok sık sorduğum sorudur kendime, kimdir insanın kendisi diye.

Yazılmadan kütüğe yok sayılır da insan, yanlış yazılırsa ne olur.

Ayıkla pirincin pirincini olur ki Aziz Nesin anlatmıştır Ne Yaşar Yaşamaz Yaşar da.

Yazıldığında kütüğe, doğru yazıldığında kim olur ki insan.

Vatandaşı olur devletinin ve evlâdı anne ile babanın.

İyi de,  bir kimlik midir devlete vatandaşlık ve aileye fert olmak.

Okula gider, öğrencidir ve öğrencilik ne yazık ki okul ya da öğretmenin, müdürün, müfettişin, bakanlığın, talim terbiye kurullarının özne olması- özne kabul edilmesi nedeni ile nesne olmak kalır öğrenciye.

Kendisi kimdir insanın ki, nesnesi sayılır devletin ailenin.

Kimdir insanın kendisi, çetrefil sorudur. Sorudur ki aman aman, can yakan yaman.

Çıraktır, kalfadır, ustadır, esnaftır, tüccardır mimardır, doktor ya da öğretmendir. Bütün bunlar kimlik midir.

Ya da kim olmak nedir.

Türkiye’de binlerce Yaşar Kemal adında insan yaşıyor olabilir de Yaşar Kemal dendiğinde bir tek kişi düşer öncelikle akla.

İşte bu kimliktir diyeceğim de yetmez ki.

Nice çobanlar, overlokcular ustalar mimarlar var ki popüler olmasalar da kimliktir her biri.

Bizim buralarda bir Hamit usta vardı ki ( nur içinde yatsın ) o da bir kim di, berber Ahmet de öyleydi, ve nice öğretmen içinde Aylın Örek tekdi, Ahmet Köroğlu da öyle.

Ne öğretmenlere öğrenci oldum yirmi yıl boyunca, çok azının izi kaldı benliğimde.

Kimi oldurursa insan kendinden odur kendi dersem,  yeterli olur mu.

Olmaz. Olamaz çünkü kalabalıkların böyle bir derdi yok. Küreselleşme unutturdu kimliği, birey birey sürüleştirip yek diğerinin tam da aynısı yaptı.

Okullar, öğrencilerini kimlikli yapmak için yeniden organize edilmelidir. Kim bilir belki de KÖY ENSTİTÜLERİ örnektir