"Prag’daki bazı dostlar 12 Temmuz’u 13 Temmuz’a bağlayan gece, BBC‘den Lefkoşa’nın dışında tankların Makarios’u devirmek üzere saldırıya hazırlandığını duymuşlar. Organizatörlerden derhal seminerden ayrılıp Kıbrıs’a dönmeyi talep ettim. Hatta yoldaşlardan bazıları benimle dalga geçti – Hristofyas, Makarios’a yönelik darbeye engel olmak için Kıbrıs’a dönmekte acele ediyor- diye." (Dimitri Hristofyas; Sessizleştirilen Tarih, sayfa 51, 2. paragraf)

1974 yılında AKEL in çömezlerinden olan Hristofyas’ın bile 12 Temmuz 1974 gecesi haber aldığı 15 Temmuz darbesinin, Makarios’u ve taraftarlarını, milli muhafızlarını, polis teşkilatını habersiz yakaladığına nasıl inanalım? "Hadi sen git darbeyi önle" diye şakalaşarak yollamış yoldaşları Hristofyas’ı ama darbeyi önleyememesi bir yana, herhalde büyük reis "Pipi"ye (Yunan Dışişleri Bakanı), Makarios’a, Lissarides’e haber vermeyi de unutmuş olmalı ki 15 Temmuz darbesi Makarios’u da AKEL’i ve Papayuannu’yu da Lissarides ve EDEK’i de, kısacası devlet ve hükümeti habersiz yakalamışşşşş.

İşe bakın, Çekoslavakya’nın Prag kentinde çocukların bile duyduğu darbe hazırlıklarını sadece darbenin yapılacağı Makarios ve onun müteffikleri duymamış.

Makarios’un danışmanı Bay Dr. İhsan Ali’den okuyalım:

"Coup d’etat"dan (darbeden C.D.) 2-3 gün evvel Efederiko dedikleri kuvvet alayının kumandanı tankları bir baskın neticesinde ele geçirmeyi kendisine ( Makarios’a C.D ) teklif ettiği halde ona da müsaade etmemişti. Halbuki bu yapılsaydı darbe teşebbüsüne girişemeyeceklerdi, Girişecek olsalar da akamete uğratılacaktı. Ama adamın kafası keşiş kafası. İnatçı. Kendi aklının kestiğini yapar, kimsenin fikirlerine gereken ehemmiyeti vermezdi. Ve işte o yüzden memleket CEHENNEM OLDU." (Dr. İhsan Ali’den Mektuplar. Galeri Kültür Yayın,ı sayfa 106. 4/10/74 tarihli mektup)

Şimdi Bay Hristofyas’ın tanıklığına bir süre ara verelim.

2 Temmuz 1974 tarihli mektubunda Bay Makarios, "Kıbrıs Cumhuriyetine sadece enosis gerçekleşecekse son verilebilir, eğer enosis gerçekleşmeyecekse Kıbrıs Cumhuriyeti güçlendirilmelidir" demişti.

Ve darbe yapıldı, tam 4 gün ne BM'den, ne AB'den, ne NATO, ne Varşova Paktı'ndan, ne ABD, İngiltere, Fransa gibi devletlerden kayda değer bir ses çıktı. Bütün söyledikleri İTİDAL idi ve bunu da Türkiye’ye söylüyor, tavsiye ediyorlardı.

15 Temmuz darbesinin "kabul edilemez" olduğunu söyleyen iki devlet vardı sadece: Türkiye ve SSCB. (O yıllarda Rusya yoktu, SSCB'nin yıkılması ile ortaya çıkan pek çok devlet ile birlikte Rusya’yı da kapsayan bir süper güçtü SSCB)

Ne anlama geliyordu Türkiye’ye İTİDAL tavsiye etmek, varın düşünün. Kıbrıs Cumhuriyetinin garantörleri arasında olan İngiltere de sesini çıkarmamış ve o da, Türkiye’ye itidalli- sakin ol, demekle yetiniyordu.

"İTİDALLİ" davransaydı Türkiye…..

( Not, yarın devam edecek )