Ateşin yakıcılığından söz ederken…

İspet et derse size…

Ezbercidir bir,  ki bu ezbercilik ispat edilmemiş gerçeğin gerçek olamayacağı ezberidir ve bu nevi ezbercilikler beterdir.

Gözünün görmediğini kabullunemez bu bireyler.

Ancak öğretmen diye ezberlediği biri söylerse, o zaman durum daha da vahimdir.

Başöğretmeni ona sütün siyah olduğunu belletmişitir ki, ne keçiden ne koyundan ne inekten sağılan, bu başöğretmen lâkırdısı ile başa çıkamaz çıkabilemez.

Kerrat cetveli ile, Kıbrıs adasında olup bitenleri KÖGEF zihniyetindeki dernek aklı ile bellemiş olanlarla tartışılmaz asla.

Gözü bröşürde görmüştür, kulağı da dernek başkanın ağzından duymuştur ‘ böl ve yönet’ safsatasını, o artık örgütte, örgütle bir olmuştur ve Kuran İncil hükümlerinden bile daha tahakkümcüdür kulağının duyduğu buyurma.

Buyrulmuştur. Uyulacaktır.

Elbette ki kendini gaza dolduruşa getirerek bir başcağızına sıkı bir birey olarak kendi kendiciğini de tahakküm altına alan bireylerimiz de az değildir.

Dedikleri dediktir çaldıkları düdük.

O bireyler düdük çalarken biri kalkar da  boru çalmaya başlarsa, birey  aa ne güzel düdük çalıyorsun der.

Üflemeli bütün çalgılar düdüktür çünkü onun için ve o birey olmaktan mütevellit, çaldığı düdüktür dediği de dedik.

Velhasılı kelâm denirdi eskiden anlatıların bir yerinde ve sadede dönülürdü.

Velhasılı kelâm, açık olsun kulağınız gözünüz bütün duyu organlarınız.

Kendinizi bulgulara- bulduklarınıza esir etmeyin.

Öyle bulgular vardır ki birey birey canınızı yeseniz bulamazsınız.

Ne Eflâtun Cem Güney okudunuz ne de ‘Lefke sayıklamaları’

Lefke sayıklamaları da ne, diyorsanız ki duyuyorum.

Sayıklamama verin kendi bireyinizi sayıklayıp durun.