İşinde gücünde iş ve ekmek peşindeki Türkiye türklerinin Kıbrıs ve sorunu hakkındaki bilgisizliklerine şaşırmalı mıyız. Hayır, ben şaşırmıyor gayet doğal buluyorum. İş, siyasetçi, gazeteci Türkiye türklerinin Kıbrıs konusundaki hamasetlerine gelince onlara da acıyorum. İncindiğim, Kıbrıs söz konusu olduğunda incindiğim, şeylerin başında Kıbrıs türk siyasetçileri, gazetecileri, yazıcıları, ve entellerinin cehaleti ve veya tercihleri gelir. Nasıl ki karpuza kavun deseniz karpuz bunu umursamadan karpuz olarak kalırsa, makamınız ne isterse olsun, öyle konan ve tarihe mal olan bir ismi değiştirmeniz olası değil ve fakat sizin tatmininiz dört dörtlük olacak diye 20 Temmuz 1974 Barış Hareketine de, askeri operasyon demeniz gerçeği değiştirmez (askeri olması harekertin barış amaçlı olmasını değiştirmiyor) ama dar çevrenizi sevindirir . Öyle yaptınız, allah iyliğinizi versin. Versin de az düşünün Türkiye’nin, bir başka garantör ülke olan İngiltere’ye birlikte müdahale edelim çağrısı olumlu yanıt bulsaydı, Kıbrıs son 50 yılı böyle mi yaşardı. Bir düşünün 15 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye’nin bu darbe kabul edilemezdir açıklamasının bir benzerini BM, o zamanki adıyla AET ( şimdiki AB) yapsaydı ne olurdu. Bir tek SSCB 15 Temmuz darbesinin kabul edilemez olduğunu söylemişti Türkiye dışında. BM ve NATO, o zamanki adıyla AET (AB) Türkiye’yi itidalli davranmaya çağırmak yerine, Lefkoşa’daki elçilerini geri çağırsalar ve bu darbenin kabul edilemezliğini söyleseler çok farklı bir vaziyet ortaya çıkmaz mıydı. Birlikte yaşadığımız tarihi uzun uzun anlatmıyacağım Ve fakat, Ayşe Tatile Çıksın paralosanın niçin kullanıldığını bilmemek diye bir hakkı yoktur hiçbir Kıbrıs türkü gazateci ve siyasetçinin. Cenevre’de fedrasyonu öneren onlarca yıl geçmişte olduğu gibi yine türk tarafı idi ve rum yunan ikilisi, en son Annan Referandumunda olduğu gibi OHİ demişti. Kantonal fedrasyonu da önerdik, çok kantonlu federasyon da önerdik hepsi OHİ karşılığını aldı ve görüşmeci rum da sözüm ona en ılımlı rum siyasetçisi olan Klerides idi. Bunları bilmiyorsanız gazete genel yayın yönetmeniyim, yazı işleri müdürüyüm, yazıcısıyım yorumculuktan beslenirim diye pohporozlanmıyacaksınız. Hele de, her hangi bir spor organizasyonu esnasında Mersin deki stadyumda, İstanbul daki salonda geçit törenine katılan Kıbrıs Cumhuriyeti ekibini ve  bayrağını ele alıp da ‘’hani da tanımazdı Türkiye’’ diye zevzeklik etmiyeceksiniz. Türkiye’nin bu günkü koşullar altında Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması ancak aklını peynir ekmekle yemesi ile izah edilebilir. Siz aklınızı peynir ekmek gibi yediyseniz,afiyet olsun. Ve bir hatırlatma Türkiye Cumhuriyeti,. 1960 da kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin ve onun anayasasının garantörüdür. Türkiye’nin garantörü olduğu bir devleti tanımadığını hukuken ilan etmesini beklemek, Kıbrıs ve sorunu hakkında hiç kafa yormadığınıza işarettir. Saygılar.