Türkiye’nin temel sorunu çağa yetişmek için sorması gereken sorular yerine modası geçmiş politik kategoriler içinde, çağdaş durumu sorgulamaya çalışmaktır.”

“Parçalanmış bir toplum bilinci Türkiye’yi tehdit eden iç ve dış odakların elini güçlendirir.”

“Toplum aydınlanması 80 milyonluk toplumun her katmanının katıldığı bilinçlenme süreci olursa anlam taşır.”

“Gülen ve yardım eden insanlarla ortak olun. Güzeli sevenlerle ortak olun. Yardım edenlerle ortak olun. Çocuklarımız daha iyi bir dünyada yaşasın. Sevgi ve yardımseverlik dağıtın.”

“Uygarlık basit ve tek boyutlu bir olgu değil. Bileşenleri içinde kültürün bütün verileri, bilim ve teknoloji, üretim, toplumsal örgütlenme, toplumsal davranışlar, toplumsal dayanışma var.”

“Türkiye’nin en büyük uygarlık boşluğu yapılaşmanın çirkinliği ve ülke kentlerinin tarihi doku ve karakterinin yok edilmesidir. Bu çağdaş Türk kültürünün vebasıdır.”

“Uygarlık, “insanca” dediğimiz sayısız davranışı içeren, kişiden başlayıp toplumlara yayılmış, sözlere, düşüncelere, atasözlerine, felsefelere, inançlara sızmış, dünyanın her köşesinde duyarlı, akıllı insanların davranışlarını yönlendirmiş, insanların birlikte yaşamalarına olanak veren toplumsal ve psikolojik davranış modelleridir. Temelde, insana saygıda temellenmiş olmalıdır.”

“Türkiye Ortaçağ kalıntısı kurumlara karşı çağdaş kurumlaşmayı gerçekleştirmek zorundadır, bu bilimselleşmektir, bunu Uzakdoğu gerçekleştirdi. Her ülkenin stratejisi farklı olmak zorunda. Bizim de şansımız var. Çünkü o yola 1923’te girdik. Kısa zamanda çok yol aldık.”

“Türk kültürünün entelektüel bir çekirdeğe gereksinimi var. Entelektüel çekirdek, bilgi birikiminden varılacak bir düşünsel aydınlanmadır. İnsanlara daha bilinçli ve duyarlı olmayı öğretecektir. Batıdaki bilgi birikimi bu aydınlanma olanağını o toplumlara sağlıyor. Dünya entelektüelleri gelecek sorunlarının içeriğini toplumlarına anlatmak için mücadele veriyorlar. Bizdeyse ilkel bir politik söz dalaşının yanında birleştirici bir söylem oluşmuyor.”

“Biz kimliğini koruyarak 2000 yıldan fazla yaşamış bir toplumuz. Bu övünme değil, tarihi bir gerçek. Çağdaş dünyaya eşit olarak katılma şansımız cahillerin tahminlerini boşa çıkaracak kadar güçlü. Kurtarıcı ilkeleri de Tevfik Fikret yüz yıl önce söylemiş: Özgürlük, bağımsızlık, namus ve umut. Özgürlük ve bağımsızlık için savaşmak, namussuza direnmek, umudunu yitirmemek, gerekli mücadele ilkeleri. Mücadele edeceklerimiz içeride ve dışarıda. Bu mücadelenin etkili olması için söyleminin toplumun cahil kesimine ulaşması ve bunun için halkın anlayacağı bir dil ve kavramlarla yapılması gerek.”

“Cumhuriyet’in ilk döneminde üniversiteyi bitirdim. Nitelikleri ne olursa olsun babalarımızın amaçları ve gururları ve bir ölçüde ahlâk ölçütleri, fedakârlıkları bizim kuşakta devam etti. Bugün de bu ülkede yetişen namuslu, inançlı milyonlar var. Bunlar partilere ayrılmış değil. Sadece namuslu, vatansever sağduyulu, cahil ya da okumuş insanlar. Türkiye ayakta, hükümetler, generaller, her biri başka telden çalan parti ve politikacılar, başkanlar, bakanlar sayesinde değil o dürüst insanlarla ayakta duruyor.”

“Türkiye’nin temel sorunu partiler, hırsızlıklar, karmakarışık kentler, yalan dolan değil. Bunlar her cahil toplumun tarih boyu hastalıklarıdır. Bunların tartışılması da çözüm için yeterli değildir. Sorun önce bunların tanımını, bilimsel analizini yapmak, sonra, onlar üzerinde yapılacak entelektüel tartışmanın durulaşmasıdır.”